Prof. Dr. Güliz Onat

Emzirmeyi sonlandırma konusundaki emzirme efsaneleri

12 Mart 2021
İnsan yavrusu önce doğarken anne karnının huzurundan, sıcaklığından, yumuşaklığından, sonra da yaşamda ilk memeden sıyrılır. Bu sıyrılış kimi zaman halk arasında doğru bilinen yanlışlardan yani emzirme efsanelerinden dolayı zamanından önce olabilir. Bu yazıda, emzirme efsanelerinin her birini bilim ışığında tartışarak, emzirmeyi şefkatle en uygun zamanda sonlandırmaya yardımcı olmak amaçlanmıştır.

Memeyi emzik gibi kullanıyor

Bebekler yalnızca karnını doyurmak için değil, duygusal zorlanmalarla başa çıkabilmek ve sinir sistemlerini düzenleyebilmek, yaşama güven duyabilmek için de emerler. Dokunulmaya, fiziksel temasa, kucaklanmaya bir yetişkinden çok daha fazla ihtiyaç duyarlar. Hatta fiziksel temas onlar için hayatidir. Hatta savaş zamanı dokunulmayan esirgeme yurtlarındaki çocukların öldüğü görülmüştür. İsmine Marasmus Sendromu denir. Dolayısıyla eğer ki bebeğiniz memeye sıkça gelmek istiyorsa, ihtiyacı var demektir. İhtiyaçlara "anında" karşılık bulmak insan yavrusunu güvende hissettirir. İleride kim olacağını belirler. Sakinleşmeye, kucaklanmaya, sevgi almaya ihtiyacını karşılama isteği, memeyi emzik gibi kullandığı anlamına gelmez ve emzirmeyi sonlandırmayı gerektirmez.

Çok uzun emen bebekler, ileride bağımlı kişilik yapısı geliştirir

Emzirme süresi için otorite kurumlar iki yıl ve üzeri notunu düşerek, ucunu açık bırakırlar ki, anne-bebek ne zaman hazır hissederse o zaman sonlandırsın diye.

Bir kişiliğin şekillenmesinde tek parametre "emzirilme süresi" değildir. Kişilik oluşumu, mutifaktöriyel olarak şekillenir. Eğer ki bebek hem uzun süreli emzirilip, hem de bağımsızlığını kazanması gereken dönemlerde engellenirse, o zaman normallik dışı durumlar gelişebilir. Bir anne hatırlıyorum; bebeğini babasına dahi kucaklatmaktan kaçınıyor, sürekli kendinde olmasını istiyor ve bunu yapmak için "emzirmeyi" bir araç olarak kullanıyordu. Bu durumda annedeki bir bozukluğun, bebeğe yansıması olasıdır. Ancak uzun süreli emzirmek, tek başına bir etken değildir. Emzirme, çocuğun bağımsızlığının desteklenmesiyle kol kola yürüyebilir. Emzirmeyi erken sonlandırmayı gerektirmez. Uzun süreli emziren annelerin hikayelerinin yer aldığı pek çok kaynağa internetten ulaşabilirsiniz.

Uzun süreli emzirmek, memelerde sarkma yapar

Maalesef bu konuda kanıt temelli bir araştırma sonucu olmamakla birlikte, literatür bize memedeki asıl değişikliklerin hamilelikte oluştuğunu söylüyor. Yani uzun emzirmek değil, hamilelik olayı baş başına değişikliklerden sorumludur. Pek çok anne, memelerde sarkma sebebi olarak, ani memeden kesme ve kısa süreli emzirmenin buna yol açtığını deneyimledi. Destek olduğum pek çok anne de bu şikayeti yaşamadan uzun süreli emzirdi. Ancak egzersiz yapmak önemli. Tüm beden olduğu kadar, pektoral (göğüs) kaslar için de yararlıdır (Klinisyen sezgilerim, arkaya yaslanarak emzirme pozisyonunda emzirmenin bu sorunu önlemede yararlı olabileceğini de fısıldıyor bana).

Gece emzirmeleri diş çürüğü yapar

Yazının Devamını Oku

Emziren anneler koronavirüs aşısı olabilir mi?

18 Ocak 2021
Gündemdeki konulardan biri de koronavirüs aşıları üzerine. Aşılar güvenli mi, yan etkileri var mı? Peki emziren anneler için aşılar güvenli mi? Bu yazımda aşılar konusunda henüz yeterli veri olmamasına rağmen, eldeki verilere göre son bilgileri size aktaramaya çalışacağım. Bölüm sonunda kaynakça yer almakta ve her paragrafın sonunda parantez için kaynak numarası belirtilmektedir.

Şu anda denemelerde 50'den fazla koronavirüs aşı adayı var. Bunların detaylarına, onaylanma durumlarına erişebileceğiniz Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine bu linkten ulaşabilirsiniz. 

Infant Risk Center’ın açıklaması:

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin görüşü

BIONTECH/PHIZER Avrupa aşısı ve emzirme (01.01.2021 güncellemesi)

SINOPHARM

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği’nin açıklaması

Kaynakça

 

Yazının Devamını Oku

Koronavirüs ilaçları süte geçer mi?

11 Ocak 2021
Koronavirüs pandemisi baş döndürücü bir hızda yeni veriler ortaya koyarken, son güncel verileri takip etmek oldukça değerlidir. Emziren annelerin en çok merak ettikleri konuların başında; Koronavirüs ilaçlarını emziren anneler kullanabilir mi? Koronavirüs aşısı emziren anneler için güvenli mi? gibi sorular geliyor. Sevgili anneler, iste bu yazıyı sizler için koronavirüs salgınında doğum sonu bakım ve emzirme konusunu en güncel öneriler ve kılavuzlar eşliğinde sunabilmek amacıyla hazırladım.

Kabaca genel tabloyu çizersek

26 haziran 2020’ye dek koronavirüslü 3 bin 985 gebe kadın vakasını bildiren 161 orijinal çalışma sonuçlarının sistematik derlemesinde;

Koronavirüsün anne sütüne geçme durumu

Favipiravir ve emzirme

Hidroksiklorokin ve emzirme (01.01.2021 güncellemesi)

Sağlık Bakanlığı Görüşü  Güncellenme Tarihi: 16 Ekim 2020 Eklenme Tarihi: 16 Ekim 2020

Koronavirüs hastası anneden emzirirken bebeğine hastalık bulaşır mı?

Sonuç olarak sevgili emziren anneler, “hastalık yoktur, hasta vardır” ilkesinden yola çıkacak olursak, durumun sizdeki seyrine göre, doktorunuzla birlikte vereceğiniz bir karardır bu. Doktorunuzdan emzirirken koronavirüs ilaçları kullanma konusunda size aydınlatılmış onam yapmasını yani yarar, zarar, riskler ve yan etkileri hakkında detaylıca bilgilendirme yapmasını istemek bir hasta hakkıdır.

Yazının Devamını Oku

Çarpık ayak (Pes ekinovarus) ve emzirme

6 Ocak 2021
Adına pes ekinovarus (PEV) denilen bu hastalık, bebeğin ayağının içe doğru dönmesiyle karakterize bir durumdur. Neyse ki henüz elastik yapıda olan kas-iskelet sisteminin avantajı ile bu durum, doğumdan sonra bir dizi alçı ve gerekirse operasyon ile kendi doğasında olabilecek en sağlıklı formuna kavuşabilir.

Çarpık ayaklı bir bebeği emzirmek şimdi her zamankinden daha kıymetli

Çünkü anne sütündeki epidermal büyüme faktörleri operasyon sonrası iyileşmeyi hızlandırır ve antibakteriyel özellikler sayesinde bebeğin bağışıklık sistemi, operasyon sonrası enfeksiyon riskine karşı güçlenir. Emzirerek, sağlıklı bir temel atılır.  Yara iyileşmesi için gerekli olan tüm bileşenler anne sütünde mevcuttur. Üstelik bu bileşenler, diğer yöntemlerden daha çok fayda sağlar. Operasyon ya da alçı uygulamalarında oluşabilecek ağrı hissine karşı, anne sütü en doğal ağrı kesicidir.

Anne sütü ve güven duygusu onun için her şeydir

Ayrıca anne-bebek arasındaki duygusal bağ güçlenir. Yaşama yeni başlayan bir bebek için emzirilmek, hayata GÜVENmek anlamı taşır. Bu onun için her şeydir. Hastane ve tedavi sürecinde kısa süreli yaşanabilecek anne-bebek ayrılığına karşı, emzirmek bu ayrılığın olumsuz etkilerini en aza indirmeye yardımcıdır.

Ponseti ve Achilles Tenotomi

Doğumdan sonra bir seri alçılama tekniği ve aşil tentonunun operasyonunu gerektiren ve takibinde yine bazı ortezleme gibi müdahaleleri gerektiren, ismine ponseti denilen metot tüm dünyada sayısız sağlık kuruluşu tarafından onaylanmıştır. Literatürde ponseti yöntemi ile tedavi edilen PEV’li hastalarda yüzde 75 ile yüzde 95 arasında başarı oranları bildirilmiştir.

Bilinenin aksine nadir bir durum değil

ABD’de görülme sıklığı 1000 doğumda 1 iken; Çin’de 1000 doğumda 0.39, Mauriler ve Polonya toplumunda 1000 doğumda 6.8 olarak bildirilmiştir. Türkiye’de yumru ayak/çarpık ayak görülme sıklığı ile ilgili yeterli bilgi yoktur. Sağ ya da sol ayakta veya her iki tarafta da görülebilir. Erkeklerde kızlara göre daha sık görülmektedir.

Yazının Devamını Oku

Emzirme ve botoks güncellemesi

30 Aralık 2020
Bu konudaki ilk yayınlarda botoksun herhangi bir yan etkisinden bahsedilmemişti ancak 8 Kasım 2020 tarihindeki güncellemesinde Specialist Pharmacy Service (sps.nhs.uk)’deki öneri: “Bebek sütten kesilene kadar kozmetik kullanımını erteleyin” şeklinde oldu.

Bir tür zehir olan botoks, emzirmeye engel mi?

Bu konuda çalışma verisi maalesef bulunmamakta sevgili anneler. Risk gruplamasında en güvenli kategoriden bir sonraki olan “güvenli” sınıfında yer alır. Botoks yaptırırken kullanılan ilaç her şeyden önce sistemik değil, lokal etki gösteriyor yani sizin damarınıza değil, sadece ihtiyaç duyduğunuz bölgeye veriliyor. Botoksta yaygın olarak kullanılan ilaç, yüksek molekül ağırlığı nedeniyle kana karışmadan, hızlı ve güçlü bir şekilde uygulanan bölgedeki kas plağı tarafından emiliyor. Böylece süte karışma ihtimali azalıyor.  Hatta literatürde tanımlanmış bir örnek bile var. 36 haftalık doğan ve yemek borusundaki bir rahatsızlıktan dolayı henüz anne karnındayken botulinum toksini tedavi amaçlı verilen bebek, gayet sağlıklı ve ilacın yan etkileri görülmeden doğdu. Botulism olan bir annede, bebeğe toksinlerin anne sütü ile geçmediği bildirildi. Doğru kullanıldığında annede sistemik emilim olmaz. Bu nedenle anne sütünde bulunması beklenmez (https://www.sps.nhs.uk/medicines/botulinum-a-toxin/).

Trivedi ve arkadaşlarının (2017) derlemesinde, botoksta yaygın kullanılan ile ilgili güvenlik verileri yetersiz olsa da, sistemik emilim ve hamileyken plasenta yoluyla geçiş göz ardı edilebilecek düzeyde olduğundan, prosedürün güvenli olabileceği bildirilmiştir (M.K. Trivedi, G. Kroumpouzos, J.E. Murase, A review of the safety of cosmetic procedures during pregnancy and lactation, International Journal of Women's Dermatology, 2017; 3(1):6-10).

Anne sütü mucizesine bir kez daha güvenin

Ayrıca anne sütü öyle bir mucize ki; içindeki IgA, bu toksinin anne sütüne geçmesi durumunda hemen yok edebiliyor. İşte anne sütünün bu savunucu özelliği herhangi bir hastalık etkenine karşı da aynı şeyi yapıyor. Böylelikle anne sütü alan bebekler hastalığı anne sütü almayanlara göre daha hafif atlatıyorlar.

Yeni yılınızı şimdiden tebrik ederim, parıl parıl ışıldadığımız günlerde buluşmak dileğiyle.

Yazının Devamını Oku

Emziren anneler Covid-19 aşısı olabilir mi?

8 Aralık 2020
Aşı çalışmalarının umut vaat etmesi, hepimizi bir yandan sevindirirken, bir yandan da endişe duymaya itiyor.

Aşı çalışmalarına ilişkin veriler henüz netleşmemişken, emziren ya da bir bebek bekleyen kadınların aşı hakkındaki merak ettikleri soruları cevaplamak amacıyla bu yazıyı hazırladım.

Öncelikli grup sağlık çalışanları

Hastalık Kontol ve Önleme Merkezi’nin 03 Aralık 2020 tarihinde açıkladığı rapora göre:

Şu anda, hamileler ve emziren kadınlar arasında, Covid-19 aşısı hakkında tavsiye vermek için, aşının güvenliği ve etkililiğine ilişkin veri bulunmamaktadır. mRNA aşılarının henüz emzirme döneminde güvenli olduğu kanıtlanmamıştır (1).

Faz 3’ün sonuçları beklenmeli

Sağlık personeli, Covid-19 aşısını alacak ilk grup bireyler arasındadır. Sağlık çalışanları arasında elbette hamile olan ve emziren kadınlar bulunmaktadır. Hastalık Kontol ve Önleme Merkezi, hamile veya emziren sağlık çalışanlarına Covid-19 aşılarının kullanımıyla ilgili diğer hususlar, faz III klinik araştırmalarından elde edilen veriler ve FDA Acil Kullanım İzni koşulları gözden geçirilene dek beklenmesini tavsiye etmektedir.

Sağlık personeli ve kadın aşı konusunda karar alırken, bunu ortak almalı

Emziren kadınlar, aşı olma kararı konusunda, sağlık personeli ile ortak karar alma sürecine girmeye teşvik edilmelidir.

Yazının Devamını Oku

Farkındalıkla emzirme

4 Aralık 2020
Meme, bir canlıyı besleyebilme yeteneğine sahip harika tasarlanmış bir organ... Ona gereken özeni gösteriyor musunuz? Mesela pompa yaparken, ona sanki bir muslukmuşçasına mı davranıyorsunuz? Aç/kapa düğmesi olan bir makina gibi mi hissettiriyorsunuz?

Dr. Emoto’nun su deneyi- Kelimelerin etkisi

Memenin, canlı hücrelerden oluştuğunun farkına varmalısınız. Yeri gelmişken Japon bilim insanı Dr. Emoto’nun suyla ilgili bir deneyinden bahsetmek isterim. Bir barajdan ve bir Zen budistinin kutsadığı sudan örnekler alıp, “karanlık alan mikroskobunda” bu örnekleri fotoğraflamış. Baraj suyu ile kutsanmış su molekülünün resmi arasında farklar elde etmiş. Kutsanmış su, harika bir kristal fotoğrafı vermiş. Suyun, söylenenlere tepki verdiğini tespit etmiş. Ardından damıtılmış su şişeleri alıp, üzerlerine yazılar yazmış. Birine “teşekkür ederim” yazmış. Diğerine “beni hasta ediyorsun, seni öldürcem” yazmış, diğerine ise hiçbir şey yazmamış. Sonra sudaki moleküler değişimleri fotoğraflamış. Hatta elde ettiği su kristallerinin sergisini paylaşıldığı bir videoyu Youtube'da bulabilirsiniz (Japon bilim insanı-Emoto Su Deneyi, İletişimde Kelimelerin Gücü). "Su Büyük Gizem" (WATER) Filminden bir bölüm için: Youtube'a "Dr. Masaru Emoto- Suyun Gizli Mesajı" yazın.

Dr. Emoto, bu değişimlere sebep olan itici gücün “düşünce” ya da “niyet” olduğu sonucuna varmış. “Eğer düşünceler suya bunu yapabiliyorsa, %85’imizin su olduğu bedenimizde düşüncelerimizin bize yapabileceklerini hayal edin.”

Memelerinize şefkatle dokunun ve “sütüm yetmiyor”, “sütüm yok” gibi kelimelerinizi “harika bir bedene sahibim ve memelerim yetecek kadar süt üretiyor” ifadesine dönüştürün.

“Hastayım, sütüm azaldı” yerine “iyileşmeye başladım ve sütüm arttı” , “Bebeğime süt ürettiğin için teşekkür ederim”, “Bilge bedenime şükürler olsun”… şeklinde dönüştürün. Unutmayın ağzınıza en yakın kulan kendinizin ki. Ne söylediğinizi ilk önce siz duyarsınız.

Kendinizin söylediği negatif cümleleri aşağıdaki tabloya yazın ve onları dönüştürmeyi deneyin.

Bebeğime yetecek kadar süt üretmeye niyet ediyorum.

Yazının Devamını Oku

Doğumu “farkındalıkla” yapmak

14 Kasım 2020
Günümüzde internette doğumla ilgili en çok aranan kelimelerden birisi “doğum ağrısı” kelimesi. Bu aslında bize kadınların doğum deyince ilk akla “ağrı” kelimesinin geldiğini gösteriyor. Kadınlar doğum yapmaktan bu ağrı nedeniyle haklı olarak korkuyor.

Doğum korkusunu azaltmanın yollarından biri de bilgilenmedir. Çünkü kişiler bilinmeyenden korkar. “Doğumu bilirlerse, korkuları da azalır” teorisinden yola çıkarak, günümüzde pek çok doğuma hazırlık sınıfları açılmıştır. Bunlardan biri de “Farkındalıkla Doğum” yaklaşımıdır.

Farkındalık kavramı

Farkındalık kavramı; yargılamadan, bir amaç doğrultusunda, «şu ana» dikkatle odaklanmaktan doğan bir bilinç halidir. Bir beden-zihin uygulamasıdır. Kökleri, meditasyon uygulamasına dayanır.

Farkındalık gereklidir çünkü farkında olarak; hem düşüncemizle, hem de duygularımızla olan ilişkimize yakından bakarız. Böylelikle doğum sırasında istendik yaklaşımı sergileriz. Gevşeyebilir ve bebeğe yol verebiliriz. Çünkü zihnimizdeki düşünceler, duygularımızı, bu da; davranışlarımızı etkiler. Eğer farkındalık kasını pratik yaparak geliştirebilirsek, doğum deneyimimizi tümüyle etkileyecek olan "doğum algımızı” kontrol edebiliriz.

Farkındalık, “şu an ne hissediyorum” sorusuna kişinin kendi düşüncelerini, duygularını ve bedenini gözlemlemesi yoluyla verdiği cevaptır.

Şimdiki ana odaklanarak,

“Farkındalıkla doğum” nedir?

Farkındalıkla doğum; Nancy Bardacke tarafından sistematize edilen ve “mindfulness-farkındalıkla doğum” olarak adlandırılan teknik, kadınların doğum korkusunu dönüştürmeye yardımcı olabilir. Bu yaklaşımda, hamilelik döneminde bir seri buluşmalar, nefes ve farkındalık meditasyonu pratiklerinin yer aldığı toplam dokuz haftalık bir doğuma hazırlık kursu ile kadınlardan günlük koşuşturmaları içinde yavaşlamaları, oturmaları ve içlerine bakmaları istenir. Nefese odaklanma pratikleri, bebekle bağ kurma ve duyguları hissedip, farkındalıkla doğum sırasında kullanma üzerine çalışılır.

Yazının Devamını Oku