Parmağınızı oynatın yeter

Bugüne kadar yapılan iyi hayat araştırmalarının tamamı bize net ve açık olarak gösterdi ki sağlıklı yaşamın vazgeçilmez şartlarından biri de “HAREKET ETMEK”tir.

Haberin Devamı

Ama bilelim ki bunun için mutlaka her gün yürümek, koşmak, hoplamak, zıplamak ya da herhangi bir egzersizi düzenli olarak yapmak zorunda değiliz. Yeni ve güvenilir araştırmalara bakılırsa bedenimizin hareket mucizesinden faydalanmasını sağlayabilmemiz için “parmağımızı oynatmamız” bile yetiyor. Şaka bir yana, anlaşılan o ki egzersizin de “MAKRO”su -yani şiddetlisi- ve “MİKRO”su -yani hafifi- var. Bu nedenle “Vaktim yok” ve benzeri bahaneleri bir kenara bırakıp fırsat buldukça hareket etmemiz, tembelliği ve durağanlığı bir yana bırakıp kaslarımızı, eklemlerimizi çalıştırmamız lazım.

UNUTMAYIN: Hareket etmek zorundasınız. Oturduğunuz sandalyeden kalkıp bulunduğunuz mekânda kısa bir tur atmanız, hatta oturmayı bırakıp sadece ayağa kalkmanız bile geçici de olsa bir egzersiz çözümü olabiliyor, işe yarıyor. Yeni yapılan bir çalışmanın oturmak yerine ayağa kalkmayı tercih etmeniz durumunda insülin direncinizi neredeyse yüzde 20 oranında azaltabileceğini gösterdiğini bir kenara lütfen özenle not edin.

Haberin Devamı

Parmağınızı oynatın yeter

İYİ BİLGİ 1

BAĞIŞIKLIK İÇİN HANGİ TAKVİYELER

GÜÇLÜ bir bağışıklığa en çok bugünlerde ihtiyacımız var, bağışıklığı güçlendirmenin önemli ve etkili yollarından birinin ise akılcı bir takviye planı yapmak olduğu doğru bir yaklaşımdır. Özellikle son 10 yılda esen “D vitamini rüzgârı”, vitamin ve mineraller yanında “kurkumin, kuersetin, fisetin, resveratrol” ve daha pek çok antioksidan ve antienflamatuar doğal mucizenin de güçlü birer bağışıklık dostu olduğunu bize net ve açık olarak gösterdi. Özellikle KUERSETİN, COVID-19 salgını döneminde en çok konuşulan bağışıklık desteklerinden biri oldu. Elma, soğan, lahana, domates, üzüm, çilek, kiraz gibi yiyecekler ve çay gibi içeceklerle de kazanabileceğimiz bu doğal maddeyi pek çoğumuz COVID-19’a karşı güçlenmek için destek olarak da kullandık. Ama o bağışıklık desteklerinden bir tanesi var ki daha önce de hep gündemdeydi, son yıllarda ise gündemdeki yerini iyice pekiştirdi: ZERDEÇAL. İsterseniz gelin zerdeçal bilgilerimizi yeniden hatırlayalım.

Haberin Devamı

İYİ BİLGİ 2

GÜNDE NE KADAR ZERDEÇAL

Peki, zerdeçal bu kadar güçlü bir bağışıklık desteği ise “Onu ne ile ne zaman ve nasıl tüketmemiz daha doğru olur?” sorusunun cevabı aslında düşünüldüğü kadar karmaşık değildir. Zerdeçalın en çok kullanıldığı geleneksel Hint mutfağında neler yapılıyorsa onu dikkate almak yeterli olur. Geleneksel Hint mutfağında günde ortalama bir iki çay kaşığı toz zerdeçal tüketiliyor. Zerdeçalın önemli bir sorunu bağırsaklardan öyle kolayca emilememesi, bağırsak bariyerini geçip kana kolayca ulaşamaması. Karabiberle birlikte tüketildiğinde ise zerdeçalın bağırsaktan emilimi ciddi ölçüde artıyor. Eğer ortamda biraz da yağ (zeytinyağı, tereyağı) mevcutsa o zerdeçalın emilimi zirveye ulaşıyor. Emilimi arttırmak için zerdeçalı karabiber ve yağla karıştırdıktan sonra ısıtmakta da fayda var. Isıl işlem zerdeçalın etkinliğini maksimuma çıkarıyor.

Haberin Devamı

Peki aşırı tüketiminin bir zararı olabilir mi? Maalesef evet! Mutfağınızda zerdeçala daha sık yer açın ama safra taşı veya böbrek taşı probleminiz varsa lütfen dikkatli olun. Miktara gelince... Zerdeçaldan optimum bir yarar elde etmeniz için taze zerdeçaldan 0.5-1 santimetrelik bir bölümü yiyeceklerinize eklemeniz ya da bir çay kaşığı kadar toz zerdeçalı, çeyrek çay kaşığı kadar karabiberle karıştırmanız yeterli olacaktır.

Parmağınızı oynatın yeter

İYİ BİLGİ 3

ZERDEÇAL KANSERİ DE ÖNLER Mİ

ZERDEÇAL sadece bağışıklığı güçlendirip iltihaplanmayı azaltmaz, zerdeçal sadece antioksidan gücüyle paslanmaya fren olmaz. Uzmanlara göre de zerdeçal tüketimi arttıkça kansere yakalanma ihtimalimiz azalabilir. İyi bir sağlık bakımı almamaları, kâfi ölçüde hijyenik bir yaşam sürme şansı yakalayamamaları, beslenmelerinde gerekli mükemmelliklere ulaşamamalarına rağmen Hindistan halkında Avrupa ve Amerikalılara oranla “kalınbağırsak, meme, mide, böbrek, akciğer ve prostat kanserlerine daha seyrek rastlanmasının” arkasında bol ve sık-düzenli zerdeçal tüketiminin olduğu biliniyor. Zerdeçalın bol tüketildiği Okinawa Adası’nda da kanserlere daha seyrek rastlanıyor. Zerdeçalın kanser önleme ve mevcut bir kanserin tedavisini destekleme yönündeki faydalarını araştıran uzmanların en ünlüsü Dr. Bagavmall ve ekibi. Bu ekip Houston’daki (ABD) ünlü MD. Anderson Cancer Center’da araştırmalarını sürdürüyor. Tabii ki başka merkezlerde de benzer çalışmalar var ve neredeyse tümünün ortak kanısı şu: Zerdeçal desteği kanserle mücadelede işe yarayabilir!

Haberin Devamı

Parmağınızı oynatın yeter

İYİ BİLGİ 4

NEDEN İYOTLU TUZ KULLANALIM

ÜLKEMİZİN suyu ve topraklarında maalesef yeterince iyot yok. Toplum olarak iyot fakiriyiz. Zaten bu nedenle de iyot eksikliğine bağlı guatrın en yaygın olduğu ülkelerden biriyiz. Bunu önlemenin yolu her gün tüketilen en ucuz besinlerden birine –örneğin ekmeğe ya da tuza- iyot eklemekten geçiyor. Yirmi yıl kadar önce bu nedenle tuza iyot ilavesi süreci başlatıldı. Tuz üreticilerinin çoğu tuzlarına her bir gram için 70 mikrogram iyot eklediler. Neticede iyot ihtiyacı sorunumuz önemli ölçüde çözülmüş oldu. Bu sayede de guatr sıklığı azaldı, iyot eksikliğine bağlı gelişme bozuklukları, zekâ problemleri önemli ölçüde minimuma indi. Ne var ki o iyotlu tuzların kullanımı konusunda çoğumuz hâlâ bilgi fakiriyiz. Nemli, güneş gören, aşırı sıcak ortamda tutulan iyotlu tuzdaki iyodun uçup gideceğini, yani faydanın sıfıra inebileceğini bilmiyoruz. Hatta çoğumuz bu tuzları yemeklere soğukken değil, sıcakken, pişirirken ekliyoruz. Neticede de iyodun faydasını sıfıra indiriyoruz. Lütfen eğer tiroit nodülünüz, haşimoto hastalığınız veya iyot alerjisi gibi bir probleminiz yoksa iyotlu tuzdan vazgeçmeyin. Bildiğim kadarıyla kaya veya deniz tuzunun bile iyotlusu üretildi ama bu tuzları güneş görmeyen, serin, rutubeti az, düşük ısılı yerlerde saklayın ve yemeklere sadece iyice soğuduktan sonra ekleyin.

Yazarın Tüm Yazıları