Paylaş
Demiş ki, “Kenan Işık astral seyahatten gelmek istemiyor.”
Çünkü Güney’e göre astral seyahat ‘nirvana’ymış.
Büyük bir mutlulukmuş, oraya giden gelmek istemezmiş.
Bakın bir yere kadar eyvallah.
Bazı açıklamalar yapılabilir.
Yok uzaya gittim, yok pandemiyi gördüm vesaire gibi sözlere biz güleriz, eğleniriz.
Fakat hasta biri hakkında böyle saçma açıklamalar yapmak çok hadsizce, çok ayıpça.
Artık bir yerde son bulmalı Güney’in bu tarz açıklamaları ya da konuşturulmamalı kendine gelene kadar.
Ben utanıyorum artık.
Yeter yahu!
Rezillik mi? Popülerlik mi?
Güzel söylenmiş şarkıcı Aydilge...
“Utanma duygusunu yitirdik.
Rezil olayım ama yeter ki popüler olayım duygusu hakim insanlarda” demiş.
Çok doğru...
Eskiden bir endişe vardı.
Ya rezil olursam düşüncesi hakimdi.
Konuşulana, yapılan edilene dikkat edilirdi.
Artık yok böyle hassasiyetler.
Ünlü olmayı geçtim 2 gün konuşulmak için bile rezilliği göze alanlar var.
O yüzden çok katılıyorum Aydilge’nin sözlerine.
Sayısız örnek de verebiliriz ünlü olmak için rezil olmayı göze alanlardan.
Hatta bence zaman zaman isimleriyle konuşmak lazım belki (hani olmaz ama) yüzleri kızarır...
Kime ne?
Sertab Erener uzun bir aradan sonra yeni klibiyle dönünce değişen yüzü gündem oldu. Gördüm, okudum.
Daha çok eleştiriler var o yorumlarda.
Peki şu soruyu sormak istiyorum size...
Size ne kardeşim?
Sesi değişmiş mi, yok!
Aynı keyfi veriyor mu, evet!
Şovunu yapmış mı, evet...
E bu durumda eleştirmek, sert yorumlar yapmak da nedir?
“Ne Sertab kalmış ne Erener” diyorlar...
“Tanınmayacak halde” diyorlar.
Valla bir şey diyeyim mi size?
Böyle sözlere kulak asmamayı artık herkes öğrenecek gibime geliyor.
Çok az kaldı yani. İşte o zaman nereye sataşacağını şaşıracak o ortalığı karıştıranlar.
2 skandal
2 skandal haber gördüm geçen hafta. Biri Patiswiss CEO’su Elif Aslı Yıldız’ın koca bir markayı nasıl yerle bir ettiği haberiydi.
Kendilerinden çikolata alan bir kullanıcıya verdiği yanıtla skandallar zinciri başladı.
Sonra ortaya çıktı ki kadının diploması bile sahteymiş.
Markanın İsviçreli Patiswiss ile hiç alakası yokmuş.
Üniversitelerde ders olarak okutulası bir olayı seyrettik aslında.
2 günde koca bir marka nasıl çökertilir diye mini bir dizi bile olabilir. Bu saatten sonra yeni CEO gelmiş filan hiç önemi yok.
Bu leke çıkmaz onların üzerinden.
Bir diğer skandal ise 23 Nisan kutlamalarında yaşandı.
Ufacık çocuklar, Dilan-Engin Polat çiftini canlandırdı.
Bir çocuk Dilan Polat’ın ‘Enerci’ şarkısıyla dans ederken başka çocuklar da polis kılığında gelip kızı güya gözaltına aldı.
Hadi onlar daha çocu’...
Peki ey aileler, ey okul yönetimi siz de mi çocuksunuz?
Nasıl izin verirsiniz böyle bir gösteriye?
Anne babalarında mı aklı uçtu gitti anlamıyorum ki?
Yoksa çocuklarınız gündem oldu, üç-beş gün konuşuldu diye mutlu musunuz?
Allahım sen aklımızı koru!
Âşık oldun tamam da belediyenin suçu ne?
Eskişehir Tepebaşı’nda bir delikanlı sevgilisiyle ayrılınca beraber oturdukları bankı alıp eve götürmüş.
Bankın üzerinde kocaman ‘Tepebaşı Belediyesi’ yazıyor.
Sonra bu genç arkadaşımız sosyal medyasında bu fotoğrafı paylaşıp demiş ki, “Beraber oturduğumuz bankı eve getirdim. Ben mi seni sevmedim...”
E tabii Tepebaşı Belediyesi de sosyal medyasından, “Aşka ve aşk acısına saygımız sonsuz da olsa lütfen bankı aldığınız yere bırakınız” diye bir mesaj paylaştı.
Nefis paslaşmalar bunlar.
Günümü güzelleştirmişti...
Paylaş