Konuşanlar setinden

Çok zeki, müthiş zeki.

Haberin Devamı

Hani insanlar merak ediyor ya, program önceden hazırlanıyor mu, ekip bilgileri toplayıp önüne koyuyor mu, olan biten kurgu mu diye...
Hayır kurgu değil.
Hazırlık, ön çalışma da olmuyor.
Bizzat yaşadım, şahit oldum.
Bir “Konuşanlar” çekim gününde, programa çıkmadan 2 saat kadar önce buluştuk Hasan Can Kaya ile. Bu hafta fragmanı yayınlanacak olan yeni filmi “Çok Aşk” üzerine konuştuk.
Ben çekimden bir yarım saat önce “Ekiple toplanayım” demesini bekledim. Demedi, makyajı yapılırken bile hâlâ konuşuyorduk, yanımızdan ayrılıp direkt çekime geçti.
“İçeride kimler var, bir fikrin var mı?” diye sordum, “Asla sormam kim var diye” dedi. İşte böyle hazırlıksız çıktığı her programdan bir şeyi çıkarmayı, lafı gediğine oturtmayı, güldürmeyi ve reyting yapmayı başarıyor. Ve bu konuda gerçekten de tek.
Sıkı bir “Konuşanlar” ve Hasan Can Kaya hayranı olarak, önünde eğiliyor, helal olsun diyorum.

Haberin Devamı

En iyi bildiğim şey çok âşık olmak

Ve gelelim Hasan Can Kaya ile 24 Şubat’ta vizyona girecek olan filmi “Çok Aşk” ve sinema üzerine konuştuğumuz röportaja.
Uzun konuştuk, ilk bölümünü bugün paylaşıyorum sizlerle, kalanını perşembe günü burada okuyabilirsiniz... İlk olarak film işine nasıl girdiğini sordum ona, “Çocukluğumdan beri filmciyim” diye başladı söze.
- Ben çocukluğumdan beri filmciyim, 15 yaşımdan beri setlerde çalışıyorum. Yazarlıkla, mizahçılıkla paralel gitti set hayatım. Sonra 10 yıl senaristlik yaptım. Senaristliğin son 5 yılında komedyenlik de vardı. Sonrasında ünlü oldum. Mutfaktan da değil, mutfağın inşaatından geldim kamera önüne. 

◊ Ne tarz filmler seviyordun?
- Hangi tür olduğu önemli değil, bir filmi sevmem için iyi film olması yeterli. Nuri Bilge Ceylan filmlerini severim. Bu demek değil ki sadece ödüllü filmleri seviyorum. Aynı türün kötü örneklerini sevmem mesela. Popcorn aksiyonun da, romantik komedinin de iyisi olursa severim. Her türün iyi örneğinin hastasıyım. Ben lisedeyken varoşlarda film izleme seçenekleri bu kadar fazla değildi. Korsan indiriliyordu ya da film bilgisi sağlam olan korsancılardan alınıyordu filmler. Lisedeyken “Ekmek Teknesi” setinde staja başladım ve sektörün her yerinde çalıştım. 19 sene olmuş. 6 sene set işçiliğinden sonra senaristliğe başladım. Ki bu da nadirdir. Sektörde senarist olarak sipariş işlerde çalıştım hep. Film yapacak güce ve olanaklara sahip olduğumda da kendi filmimi yapmaya karar verdim. İsmi “Çok Aşk”. Âşık bir çocuğun ve fonda değişen Türkiye’nin öyküsü var. 

◊ Çok aşk derken; bir kişiye mi âşık yoksa her şeye mi?
- Onu filmi izleyince göreceksiniz. Ama filmin izleyenleri düşünmeye teşvik edeceği aşikâr.Oyuncular filmi kabul etsin diye özel bir şey yapmadım. Senaryo hepsini ikna etmeye yetti. Uğur Yücel de dahil olmak üzere hiç kimse ile teklifi götürürken yüz yüze görüşmek zorunda kalmadım kabul etsinler diye. Kendim de oyunculuğu bu kez çok ciddiye aldım, oyuncu koçu ile çalıştım. Umarım uzun yıllar sonra da akılda kalan, insanların keyifle izlemek isteyeceği bir film yapmışızdır. 

◊ Filmin konusundan bahsetsek...
- Sıra dışı bir aşk hikâyesi. Uçlarda bir adamın bütün hayatını değiştiren aşkının hikâyesi.

◊ Biyografik şeyler var mı?
- Tabii ki var ama birebir olduğunu söyleyemem. Benim en iyi bildiğim konu bir şeye çok âşık olmak. Bizim işle ilgili şunu diyebilirim; herkesten daha fazla izleniyoruz, reytinglerimiz çok iyi ama komedyenler arasında en komik ben miyim, bir şey diyemem. Ama şu konuda çok iddialıyım, bu işi en çok ben seviyorum. En çok ben âşığım. Benim şartlarımda, benim geçtiğim sınavlardan geçip bu işi bu düzeyde yapmak kolay değil.

◊ Sınav derken?
- Çok mücadele verdim. Ben senaristken tanıyan bir yapımcı “Biz sen bu kadar gözümüzün önündeyken seni nasıl es geçtik acaba” dedi. Bu da meslek aşkımın sınavı. Benim başka çarem yoktu. Hiç platonik âşık bir adamla karşılaştın mı mesela? Konuyu dağıtır, kızı gömer ama sonra sigarasından bir fırt çekerken bir bakışını yakalarsın ve orada olduğunu görürsün. Bu kadının onun cenneti ya da cehennemi olduğunu anlarsın. Bu senin hem yeteneğin hem lanetin. Başarılı olursan cennetin, başarısız olursan cehennemin. Bence her şeyin sırrı bu. Meşhur bir laf var ya, “İstemek yetenektir” diye, kesinlikle doğru. Hayatla ilgili ilham veren bütün adamlar tutkulu adamlardır.
Tutkulu bir teknik direktörü dinleyin, futbol oynamak istersiniz. Tutkulu insan o işi yaparken güzelleşir. İyi dans eden bir kız güzel olmasa bile onu izlerken âşık olursunuz. Cem Mumcu’nun geçen bir cümlesi vardı, “Anda kalan insan en seksi insandır” diyordu. En çok seven insan en güzel insan bence. Zaten hayat onların sayesinde var. Bugün hayatımızı kolaylaştıran her şey o konuyu haddinden fazla seven, o konu üzerine kafa yorarken dışlanmış, deli muamelesi görmüş insanlar sayesinde var. En duygulu şarkılar o şarkıları yazmak için hayatını feda etmiş, çok âşık insanlar sayesinde var. Ben de mesleğime çok âşığım. 

 

Yazarın Tüm Yazıları