Paylaş
Bu hafta sonu ise Çarşı bizleydi, hep birlikte ormandaki köpeklere kulübe ve mama dağıttık. 35 araba, 2 minibüs ve 1 TIR’la, 200 kişi yola çıktık pazar günü.
Konvoyumuzu görenlerin çaktıkları selamla ilerledik ormanın derinlerine.
Bizi gören dört ayaklı dostlarımız akın akın geldiler yanımıza, yemeklerini yemeye, kulübelerine bakmaya.
Çarşı’nın atölyesinde el emeğiyle yapılan kulübeleri ormana bırakmamızın ardından kocaman bir şenlik ateşi yakıldı.
Benim gibi Beşiktaşlı olan Murat Başaran aldı eline gitarı, hep birlikte şarkılar söyledik, yemek yedik ve semaverden çayımızı içtik.
Bizim için pek güzel bir pazar günüydü. Ama en güzeli köpeklerin bu kışı kulübelerinde geçirmeleri, yağmur, kar ve rüzgardan korunmaları olacak.
Sağ olasın Çarşı.
Bu akustik projeye dikkat!
Murat İlkan ve Metin Türkcan.
İkisine de hayranım.
İkisi de sevdiğim adamlar.
Pentagram’ın solisti Murat İlkan bir süredir vokal hocam üstelik.
Ben şanslıyım ki aynı şehirdeyim, ondan ders almak için her hafta Ankara’dan gelen öğrencileri bile var.
Sesin sihirbazı Murat ve gitarın sihirbazı Metoboy Metin, 1993 yılında başlayan beraberliklerini akustik bir projede sürdürüyorlar.
Repertuvarları, daha önce yer aldıkları gruplarda ve kendi solo projelerinde icra ettikleri şarkıların yanı sıra çalmaktan ve söylemekten zevk aldıkları şarkılardan oluşan ikili, kadrosuna bas gitarda Alper İlkan’ı, kemanda Ceren Deniz ve İpek Görür’ü katarak yoluna devam ediyor.
Bu gece Kadıköy’de Ağaç Ev’deler.
Ben Ferda Anıl Yarkın’la Swissotel Gabbro’da sahnede olacağım ama Anadolu yakasında bulunanlar “Murat İlkan & Metin Türkcan Akustik” projesini kaçırmasınlar.
Ayrılmadık, yola devam
Son bir haftada iki ünlü çiftten benzer söylemler işittik, bir yanda İdil ve Mert Fırat, diğer yanda ise Beren Saat ve Kenan Doğulu.
İkisi de dedikodulara karşı ayrılmadıklarını, birlikte olduklarını açıklamak zorunda kaldılar.
Aslında şöyle yapsak; taraflar kendileri açıklamadan haklarında yapılan dedikodulara kulak asmasak. Biz fısıltı gazetesinin önüne geçsek.
Onlar da hiç takmayıp, açıklama bile yapmasalar, prim vermeseler.
Bu dedikodular boşa çıksa, değersizleşse.
Güzel olmaz mı?
Kaz ciğeriniz eksik olsun
Kaliforniya, 2012 yılında işkenceyle elde edilen ve en vicdansız yiyecek olan kaz ciğerinin satışını yasaklamıştı.
2017’de bu yasağı delmeye yönelik bir önerge sunuldu.
Yasağın yeniden değerlendirilmesi istendi.
Neyse ki yasalar en azından Kaliforniya’da artık vicdandan yana.
Önerge reddedildi.
Keşke bu yasak dünyanın her yerinde, özellikle de Fransa’da geçerli olsa.
Zavallı kazların metal borular boğazlarına sokulmak, hatta
delinmek suretiyle
maruz kaldığı işkence, kapitalist sistemle birlikte dünyadan silinse.
Paylaş