Sellerin maliyeti belli oldu

DÜZCE, Zonguldak, Bartın, Kastamonu, Samsun, Giresun, Ordu...

Haberin Devamı

Birkaç gün içinde sel afetinin vurduğu iller. İşyerleri, konutlar, araçlar sular altında. Son iki aydır da Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde kuvvetli sağanak sonrası sel ve su baskınları yaşanıyor; baskınların neden olduğu ekonomik kayıp da artıyor. Sigortacılara göre son aylarda yaşanan sel afetlerinin yarattığı ekonomik kayıp 3 milyar TL’ye yakın. Sigortalı kayıp ise 300-350 milyon TL. Bu da şu anlama geliyor ki, toplam ekonomik kaybın yüzde 10’unu sigortacılar karşılayacak. Şaşılacak bir durum mu; değil. Detayını anlatacağım ama kısa bir analiz yapayım,

YÜK DEVLETİN SIRTINDA

Türkiye’de depremden sonra en fazla can ve mal kaybına yol açan afet sel. Hemen hemen her yıl 200 civarında sel baskını yaşanıyor, bunların 25’i, ciddi maddi kayıplara neden olurken, baskınlar yılda ortalama 100 milyon dolarlık ekonomik kayıp yaratıyor. Özellikle son beş yılda mayıs ayı ile eylül ayı arası artık sigortacılara göre afet sezonu. Bu dönemde başta sel olmak üzere hortum, fırtına, dolu olayları sıklıkla yaşanıyor. Nedeni ise, iklim değişikliği. Nitekim bu dönemde afet zararları nedeniyle sigortalı hasarlarda yüzde 30’un üzerinden artış yaşanırken, sigortacılar son 5 yılda 25 milyar liraya yakın tazminat ödedi. Afetlerin yarattığı ekonomik kayıp ise bunun kat ve kat üzeri.

Haberin Devamı

İşin ilginci, Karadeniz’de olduğu gibi hemen hemen yer yıl aynı bölgelerde sel baskını yaşanıyor ve kıymetlerin değeri arttığı için ekonomik kayıp da her geçen yıl büyüyor. Şunu anlıyorum; sosyal devlet gereği, afetlerin yarattığı kaybın telafisinde devlet etkin rol oynuyor. Beklenti de bu yönde. O nedenle de her sel sonrası devlet büyükleri afet bölgesine gittiklerinde, ‘merak etmeyin devlet yaralarınızı saracak’ diyor.

Hal böyle olunca da devletin üzerine büyük yük biniyor. Peki, doğrusu bu mu? Doğrusu, bu yükü sigorta sisteminin üstlenmesi. Ama olmuyor. Tıptı, son bir-iki ayda yaşanan sel afetinin yarattığı ekonomik kayıp 3 milyar TL olmasına karşın, bunun sadece yüzde 10’nun sigorta sistemi tarafından karşılanacak olması gibi. Bu tablo hiç değişmiyor.

Haberin Devamı

YÜZDE 10’UNU ANCAK KARŞILIYOR

Sel felaketlerinde meydana gelen ekonomik kaybın bölgesine göre değişmekle birlikte kimi bölgede yüzde 4’ünü, kimi bölgede yüzde 10’unu sigortacılar karşılayabiliyor. Neden? Çünkü her 3 araçtan 1’nin kaskolu, her 4 konuttan 1’i sigortalı, küçük ve orta boy işletmelerin de yüzde 70’i sigortasız da ondan. Karadeniz’de belli bölgelerde her yıl sel afeti yaşanması, bu afetlerde de araç, konut, işyerleri ciddi zarar görmesine rağmen; maalesef, sigortalılık oranı bir türlü artmıyor.

Artmamasının nedeni de devletin yaraları saracağına yönelik beklenti. Sele kapılan aracın yerine yenisini devletin vermesi, selde malı zarar gören esnafın malının yenisini devletin koyması, selde makinesi zarar gören KOBİ’ye yeni makineyi devletin vermesi mümkün mü? Belki düne kadar devlet zararları bir şekilde ama az ama çok telafi edebiliyordu. Bugünkü şartlarda, yani enflasyon ve dövizdeki artış nedeniyle kıymetlerin ve değerlerin arttığı ortamda tüm yükü devletin sırtına yüklemek ne doğru, ne de mümkün.

Haberin Devamı

AFET SİGORTASINA GEÇİLMELİ

Peki, ne yapmak lazım? Başta kamu yönetimi olmak üzere tüm kesimlerin, artık afetlerde sigortayı etkin kılacak sistemi geliştirmesi gerekiyor. Bu zorunlu mu olur, başka türlü mü olur, devlet destek mi olur; işin o tarafını bilemem. Ama şunu biliyorum, vatandaşta bilinç oluşsun deniyorsa; bugüne kadar oluşmadığı görüldü. Mesela, DASK’ın sadece depremi değil, başta sel olmak üzere afetleri kapsaması ve adının da Zorunlu Afet Sigortası (ZAS) olması iki yıldır gündemde. Bu sisteme bir an önce geçilebilir.

Yazarın Tüm Yazıları