Dünyanın elini ayağına dolayan sonbahar

Gerçi her şey ilkbaharda başladı ama sonbahar da aynı kafa karışıklığıyla geldi eylülde.

Haberin Devamı


Okullar açıldı açılmadı, nerede kim nasıl açtı, orada karantina mı başladı derken kafamız karışık, odalarda online okullar kurup, paldır küldür girdik sonbahara.
Avustralya’da yaşayan arkadaşlarım yine karantinada.
Akşam 8’den sonra sokağa çıkmak yasak.
Maskesiz çıkmanın cezası 200 dolar, evine birini çağırmak kişi başı 1600 dolar.
Günde, bir evden sadece bir kişi bir saat dışarı çıkabiliyor, egzersiz yapmak için.
Almanya’da yaşayan kuzenlerim üç haftadır okula gidiyorlar.
Bir sınıfta birinde koronaya rastlanırsa, bütün sınıf ve o çocuğun görüştüğü bütün diğer sınıftaki arkadaşları da karantinaya.
14 gün okul yok. Bugüne kadar, toplamda, sırf o okulda 1200 kişi karantinaya alınmış. Okul açık mı açık.
İngiltere’de Ayşe’nin çocuklarının okulu ‘2 vaka görürsek okulu kaparız’ demişler.
Herkes, her yer, kendi çapında, kendi yöntemleriyle çözümler üretmeye ve işleri yürütmeye çalışıyor.
Türkiye’de tanıdığım tatilden dönen birkaç aile, biz deli miyiz okula Güney’den de bağlanırız deyip, geri döndüler.
Küçüklerin online ekranında, bir minik surat ve bir yetişkin dirseği.
Onları ekran başında tutmak kolay değil.
“Bir koşup geleyim, bana acil turuncu lazım, canım muz istedi” diyen bir topluluk.
Hele benim oğlum gibi, ilkokula başlayanların işi en zor.
Daha okul nedir bilmeden, okulu ilk kez böyle öğreniyorlar.
Yani okul böyle başladı ve belki de okulları hep böyle olacak.
Belki eğitim artık evlerden olacak ve bizim eski sistem demode olacak bilmiyorum.
“Eskiden okul vardı, gidilirdi, teneffüse çıkılırdı” diye anlatacağız belki.
İnsanlar tehdit algıladıklarında değişiyorlar. Değişebiliyorlar. Kriz anlarında.
Bir kriz oldu ve değişiyor dünya.
İşe gitmek, okula gitmek, seyahat etmek değişiyor.
Şehirde olmak mı doğada olmak mı tartışması açıldı.
Bir yandan koronadan daha büyük bir kriz, şu an koronanın arkasına saklanmaya çalışıyor, ki o da iklim krizi.
Asıl onun büyük değişimlere yol açması gerek davranışlarımızda.
Plastik kullanmamamız, tüketimi minimuma indirmemiz, benzin kullanmamamız, kırmızı eti mümkünse yemememiz gerekiyor.
Dünyaya gaz yaptı, onu hasta etti insanlık.
2017’de, Norveç’in Bergen şehrinde kıyıya vuran bir balinanın midesinden 30 değişik plastik çıkmış.
Ukrayna’dan tavuk paketi, Danimarka’dan dondurma paketi ve İngiliz patates cipsi paketi.
‘Balinadaki dünya’ demişler buna.
Zaten artık balina en toksik hayvanlardan biri ilan edilmiş dünyada.
Yediği yosunlar da zehirliymiş. Toksik bir balina düşünebiliyor musunuz?
Anladınız beni, balinalardaki plastikler, ekranda dirseklerle açılmış online okullar...
Okyanusları ve ormanları olan, geceleri ay ışığında bize dinozor hikayeleri anlatan ve ciğerlerimizi nefesle dolduran muhteşem bir gezegene, hayat ile ödüllendirilerek gelmişiz.
Gezegenin bazı sonbaharları karmakarışık geçecek ama pes edecek ve onu yüz üstü bırakacak değiliz.

Yazarın Tüm Yazıları