O da bizim Henri’miz

Fahri Aksoy’un dünyanın en ünlü naif ressamlarından Henri Rousseau’a (Gümrükçü Henri) benzettiği Tamer Şahinoğlu, 50’sine gelmeden iş insanı kimliğini bırakarak tüm odağını resme vermiş. Bugün çalışmalarına Bodrum’da devam eden ve Art Basel Miami Sanat Haftası’na katılamaya hazırlanan Şahinoğlu’nun hedefinde bir de sanat köyü kurmak var.

Haberin Devamı

O da bizim Henri’miz

BAZI beceriler sanki sihirli bir el değmişçesine ortaya çıkıveriyor. Tabii bu yeteneği zaman içinde geliştiren, emek verenler ise isim oluyor. Hatta ünleri dünyalara yayılabiliyor. Çocuk yaşta resim yapmaya başlayan, öyle ki bu yeteneğini o yıllarda dükkanların camlarına mekanın ismini yazarak renklendiren Tamer Şahinoğlu da işte böyle biri. Gümrük komisyonculuğu yaptığı yıllarda bile resimle bağı hiç kopmamış. 1999’da taşındığı Bodrum’da mobilya ürettiği süreçte de bu tutkusu hep devam etmiş. Ama bir gün girişimciliği bırakıp tüm odağını sanata vermiş. Girişimci ruhunu tuvallere yansıtan, eserleri İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika, Çin, ABD, Kanada ve Yunanistan gibi ülkelerde sanatseverler tarafından toplanan Şahinoğlu ile hem girişimcilik, hem de sanat yolculuğunu konuştuk.

Haberin Devamı

O da bizim Henri’miz

* Bodrum’un yanı sıra Amerika’da da stüdyosu olan Tamer Şahinoğlu, “Senenin 4-5 ayını Kalifornia’daki, yazları ise Bodrum’daki atölyemde geçiriyorum” diyor.


DÜKKAN CAMLARINA YAZI
Tamer Şahinoğlu, 1962’da Sakarya’da dünyaya ‘merhaba’ demiş. İlk ve ortaokul eğitimini de burada tamamlamış. Resim becerisi de o yıllarda başlamış. Genetik faktörlerin payı var mıdır bilinmez ama dedesi de hattatmış. “Yaptığım gözlemlerin de etkisiyle ve resme olan ilgimle birkaç bakkalın camına işyerlerinin ismini yazdım. Hatta babamın bir arkadaşının akaryakıt istasyonu vardı. O istasyonun tankerinin üzerine biraz zor olsa da markanın adını yazmıştım: Petrol Ofisi... Tüm bunlar Sakarya Taraklı’da yaşandı” diyen Şahinoğlu, lise eğitimini ise Adapazarı’nda yatılı olarak tamamlamış. Bir yandan İstanbul’da gümrük komisyoncusunda çalışarak kariyerine yön veren Tamer Şahinoğlu, öte tarafta da üniversite eğitimine Dokuz Eylül Üniversitesi’nde devam etmiş.

Haberin Devamı

O da bizim Henri’miz

Tamer Şahinoğlu oldukça ilginç bir hikayesi olan ve dünyanın en yalnız balinası olarak nitelendirilen 52 Hertz’i de tuvaline aktarmış.

 


GÜMRÜKÇÜ HENRİ GİBİ
Şahinoğlu, üniversiteyi bitirdikten sonra ağabeyiyle İstanbul’da gümrük komisyonculuğu üzerine bir ofis açmış. İşte bu süreçte ünlü sanat tarihçisi Sezer Tansuğ’la yolu kesişmiş. O süreci şöyle anlatıyor: “Resimle ilgilendiğimi öğrenince eserlerimi istedi. Resimlerimi götürdüm, gösterdim. ‘Sen naif ressamsın’ dedi ve beni Fahir Aksoy’la tanıştırdı. Bu tanışma bana sanat dünyasının kapısını da aralamış oldu. İbrahim Balaban, Mehmet Pesen ve Nedim Günsur gibi tanınmış sanatçılarla bir araya geldim. 1990’da ilk karma sergiye katıldım. Bu süreçte Aksoy, ‘Henri Rousseau diye bir ressam var. Sen onun gibisin. Dünyanın en ünlü naifidir o. ‘Gümrükçü Henri’ diye de geçer, çünkü gümrük memurymuş’ dedi. O nedenle mesleğimi söylemem konusunda da utanmamam tavsiyesinde bulundu. Çünkü bu kadar değerli isimlerin arasında yer alıp bir de başka bir iş yapmak noktasında çekincelerim oluyordu.”

Haberin Devamı

O da bizim Henri’miz

* Tamer Şahinoğlu, ilk ortak sergisini 1990’da açmış. 50’nin üzerinde karma sergiye katılan Şahinoğlu, ilk kişisel sergisini ise 1995’te İstanbul Beyoğlu Sanat Galerisi’nde sanatseverlerin beğenisine sunmuş. Tamer Şahinoğlu, Paris, Milano, Miami, İstanbul ve Bodrum’da sergiler açarak kariyerine devam ediyor.


FAHRİ AKSOY’U DİNLEDİ
Bir yandan hem karma, hem de kişisel sergiler açan Tamer Şahinoğlu, bir yandan da kendi işini de büyütmek adına emek veriyormuş. Bu süreçte mobilya alanında ithalata da başlamış. 1999’da yaşanan depremle birlikte Bodrum’a taşınma kararı alan Şahinoğlu, “Bodrum’da mobilya ve aksesuvarları ithalatının yanı sıra bir de üretim atölyesi kurdum. Kendi tasarımlarımla üretim yapmaya başladım. İyi de ilgi görüyordu. İsmimiz ‘Matahari Mobilya’ idi ama ‘Tamer Şahinoğlu Masif Mobilya’ olarak da geçiyordu. İsmimize güveniyordum. İhracat da yapıyordum. Yunanlı biriyle ortak oldum, orada da mağaza açtık. 2004’teki global kriz bizi de etkiledi. Yanımızda 30-35 kişi çalışıyordu. ‘Zirvede bırakalım’ dedik ve personelin tüm haklarını vererek üretim sürecini 2007’de noktalama kararı aldım. Fahir Akoy’un, ‘50’li yaşlarda emekli ol ve olgunluk döneminde odağını resme ver’ sözünü bir yerde hayata geçirmiş oldum” diyor.

Haberin Devamı

 
İLHAM KAYNAĞI TÜRKİYE
TAMER Şahinoğlu, eserlerinin önemli bir parçası olan Türkiye’nin çok kültürlü ve zengin tarihinden ilham alıyor. Aynı zamanda birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış bu ülkenin geniş arkeolojik zenginliği de yine ona ilham olmuş. Şahinoğlu’nun çalışmaları Türkiye’nin iki kıtaya yayılan doğası ve denizinden temalarla besleniyor. Airbrush, impasto ve spatula gibi çeşitli teknikleri aynı anda kullanan Tamer Şahinoğlu, hikaye anlatımı, temaları ve canlı renkleri kullanımıyla sanatseverlerin dikkatini çekmeyi başarmış. Ege’de bolca bulunan kaktüsler, balıklar, tersaneler, kayıklar, beyaz evler ve ışık ışınları Şahinoğlu’na her zaman ilham vermiş. “Bu temaları yaratıcı spatula tekniğiyle tasvir etme şekli benzersiz sanat tarzının önemli bir yönü” diyen Tamer Şahinoğlu, tasvir etmeye çalıştığı kavramları açıkça sunmak yerine izleyicinin ortaya çıkarmasına izin veriyor ve bu tutumu onun eleştirmenler ve sanat tarihçileri arasında saygı kazanmasına neden oluyor.

 
MİAMİ YOLCUSU
TAMER Şahinoğlu bu aralar hummalı bir hazırlık içinde. Amerika’da katılacağı bir fuar için çalışmalarını Bodrum’daki atölyesinde sürdürüyor. Şahinoğlu, “Geçtiğimiz yıl katıldığım Art Basel Miami Sanat Haftası’nda Türkiye’yi temsil eden birkaç sanatçı arasındaydım. Bu yıl 6-10 Aralık’ta yapılacak etkinliğe yine katılıyorum. 2022’de karma bir yapının içinde yer almıştım ama bu yıl kişisel sergimle yerimi alacağım. 12 eserle katılmayı hedefliyorum. Temam da deniz. Tabii birtakım sürprizler de olabilir” diyor.

Haberin Devamı

 
HEDEFTE SANAT KÖYÜ VAR
TAMER Şahinoğlu, resim sanatına gönül vermiş bir isim. Bu bakış açısıyla geleceğe dair çok güzel hedefleri var. Bunları şöyle anlatıyor: “Bir sanat köyü kurma fikri var. Tamamen gençlerin üretkenliğini artıracak bir alan olsun istiyorum. Hem tatillerini yapacakları, hem de üretecekleri bir yer düşünüyorum. Bunu da bedelsiz yapmak gibi bir düşüncem var. Sanat dünyasına katkım olsun istiyorum. Bunu bir festivale taçlandırmak gibi de hayalim var. Bir diğer hedefim de üç boyutlu bir çalışma. Bu büyük eseri de Bodrum’a kazandırmak için çalışmalarımı sürdürüyorum.”

 

 

Yazarın Tüm Yazıları