Hayata çamurla tutundu seramikle kendini keşfetti

Seramiği hem mesleği, hem de tutkusu haline getiren Tuğba Polat Özgünç, kurumsal hayatın yaşantısına kattığı olumsuz tabloyu bu sayede aşmış biri. Çamura dokunarak yeniden bir hikaye yazan ve markasını oluşturan Özgünç, ürettiği ürünlerle daha fazla insanın hayatına dokunmayı amaçlıyor.

Haberin Devamı

 Hayata çamurla tutundu seramikle kendini keşfetti


KÜÇÜK yaşta yaptığımız birçok eylem, tutku ya da hobi aslında yarınlara dair önemli ipuçları veriyor. O dönem kurulan düşler, gelecekte açılacak kapılarının da anahtarı kimi zaman... Bu, Tuğba Polat Özgünç için de bu böyle olmuş. Güzel sanatlara ilgisi küçük yaşta başlayan, nişasta ve tutkalı karıştırıp seramik hamuru elde ederek hayallerine şekil veren Polat, inişli çıkışlı iş hayatına yıllar sonra yine çamurla yön vermiş. Kuşadası’nda ürettiği seramiklerle yeni hikayeler yazan, Marika Ceramics’in kurucusu Tuğba Polat Özgünç’le girişimcilik yolculuğunu konuştuk.


MÜKEMMEL YOL ARKADAŞI
1980 İzmir doğumlu Özgünç’ün güzel sanatlara ilgisi çok küçük yaşlarda başlamış. Sürekli bir şeyler boyayan, nişasta ve tutkalı karıştırıp bir tür basit seramik hamuru elde ederek hayallerini somut hale geçiren Tuğba Polat Özgünç, seramiğin bir çocuğun kendini keşfedebilmesi için mükemmel bir yol arkadaşı olduğunu düşünmüş. Bu ilgi ve merakla, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Çini Tasarım Bölümü’nü kazanmış. İsteyerek gittiği bölümde bazı dersler hariç çok da severek okuyamadığını söyleyen Özgünç, “Çini çok prensipli ve disiplinli bir bölüm. Bu yüzden çini sanatına çok saygı duyuyorum. Çünkü kendi iç dünyanızı bu kadar net ve sınırlayıcı unsurlarla dışa vurabilmek gerçekten takdiri hak eden bir unsur” diyor.

Haberin Devamı

Hayata çamurla tutundu seramikle kendini keşfetti

* “Benim için tutku seramiği ortaya çıkarana kadar yaptığım yolculuk ve keşif dünyası” diyen Tuğba Polat Özgünç, fırın öncesi yaratım sürecini de tamamen bir meditasyon olarak görüyor.


İNANILMAZ SÜRPRİZLER
Bu durum okulu bir dönem uzatmasına neden olmuş. Tek dersten uzattığı için çok boş zamanının olduğunu paylaşan Özgünç, bu süreçte çalışmaya karar vermiş. Bu süreçte İsmet Bağrıyanık adındaki çini sanatçısıyla tanışan Özgünç, o süreci şöyle anlatıyor: “Ben okurken ailem Kuşadası’na taşındı. Ben de onların yanına geldiğimde iş arayışına başladım. İşte, çocukluğumdan sonra çamura yeniden kavuşmam o dönemde oldu. Atölyenin kapısından girdiğimdeki o hissi hiç unutmam. Çünkü benim için başka bir dünyanın içine dalma serüvenim başlıyordu. Bunun heyecanı vardı. Okuldayken hazır olarak pişmiş gelen tabaklara, ‘bünye’ dediğimiz şeye ben şekil verecektim ve bu konuda sonsuz özgürdüm. Buradaki sınır tanımayan özgürlük hissi hayatıma seramikle devam edeceğimin sinyallerini veriyordu. Seramiğe beni tutkuyla bağlayan en önemli kısım tabii ki yaptığım işin fırına girdiği ve yaklaşık 24 saat bekledikten sonraki kavuşma anıydı. Emek, sabır, heyecan, bazen hayal kırıklığı, bazen inanılmaz sürprizler ve tatmin!”

Haberin Devamı

Hayata çamurla tutundu seramikle kendini keşfetti

* Anne tarafı Yugoslav göçmeni olan Tuğba Polat Özgünç, ailesinin küçükken onu ‘Marika’ diye çağırdığını söyleyerek, “Anlamı ‘küçük kız’ demek. Ben de yıllar sonra markamı Marika yaptım” diyor.


İLK ETAPTA ÜRKTÜLER
Bu atölyede 4 yıl çalıştıktan sonra işlerinin yolunda gitmemesiyle birlikte Tuğba Polat Özgünç de yeni arayışlara girmiş. Ve doğduğu topraklara, İzmir’e dönüp kurumsal hayata başlamış. Birkaç iş deneyiminin ardından bir GSM operatöründe müşteri danışmanlığı yapmış. Ama bir dönem sonra iş stresi, toplantılar, eğitimler, hedef beklentileri derken kurumsal hayattan soğumaya başlamış. Bu soğuma da beraberinde başarısızlığı getirmiş. Beş parasız, işsiz ve kredi kartı borçlarıyla Kuşadası’na ailesinin yanına dönen Özgünç, “Çalışmamam gerekiyordu. Yine bir atölye çıktı karşıma. Çamura yeniden dokunmak beni mutlu etti. Bir süre sonra bu işi bize devretme teklifi geldi. Eşim de ben de hayatımız boyunca hiç ticaret yapmamıştık, esnaflık nedir bilmiyorduk. İlk etapta biraz ürktük. Sonra, ‘Hayat karşımıza böyle bir imkanı boşuna çıkarmamış olsa gerek’ diyerek ve ‘Hiçbir şey kazanamasak bile denemeye değer’ diye düşünerek kabul ettik. Eşim gemi acentesindeki yöneticilik görevini bırakıp atölye&dükkan işine daldı. Ben üretirken, o atolyenin idare ve benim hiç anlamadığım mali işlerini yönetti. İşler gayet de iyi gitti” diyerek, Marika’nın doğuş öyküsünü paylaşıyor.
 
KOCA BİR DÜNYA VE BİLİM DALI
EŞİNİN geçtiğimiz yıl yeniden tutkusu olan gemilerine dönüğünü söyleyen Tuğba Polat Özgünç, “2 yıldır hem idaresini, hem de satışını devraldığım, ürettiğim atölyemde bu sene 10’uncu yılımı devirdim. Aslında kendi atölyem olunca seramiğin koca bir dünya ve hatta bir bilim dalı olduğunu keşfettim. Aslında atölyem benim okulum oldu. Hala öğrenmeye ve keşfetmeye devam ediyorum. Kendi atölyemde çalışıyor olmamın en güzel kısmını soracak olursanız, ürettiğim şey her neyse, ‘Acaba bu satılır mı, beğenilir mi?’ kaygım olmadan yaptığım her şeyin çok sevilmesi ve hemen hemen dünyanın her yerine ulaşması diyebilirim” diyor.

Haberin Devamı

 
EKLEKTİK BİR TARZ
ATÖLYE ve dükkanın bir arada olmasının kendisi için büyük şans olduğunu ifade eden Tuğba Polat Özgünç, “Üst katta ürettiklerimi alt kattaki dükkanımda insanlarla buluşturup tepkilerini görme imkanı çok özel. Seramiği üretmenin haricinde nasıl sunulduğuyla ve sunulan ortamın dekorasyonuyla ilgilenmekten de çok keyif alıyorum. O sebeple dükkanın dekorasyonunda seramiği doğal malzemelerle eklektik bir tarzla sergilemeyi tercih ediyorum. Dükkanım haricinde sosyal medyadan gelen yoğun ilgi ve talepler sonucunda önümüzdeki günlerde webten ulaşılabilir olmak için çalışmalara başladım. Pandemi öncesi İspanya’ya ihracatımız oldu. Gelecekte buna yeni yerler eklenecek” bilgisini paylaşıyor.

  



Yazarın Tüm Yazıları