Davutoğlu: Çözüm Süreci’nde nehrin yarısını geçmiştik...

BAŞBAKAN ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, seçime bir haftadan az bir süre kala İstanbul’da bazı köşe yazarlarıyla bir araya geldi, sohbet etti.

Haberin Devamı

Sohbet sırasında Başbakan’ın söyledikleri özetle şöyle:
- Türkiye’ye yönelik bir suçlama var, işte Ortadoğu’yu ve Suriye’yi biçimlendirmek için çaba sarf ediyor diye. Hayır, Suriye ve Ortadoğu’yu biçimlendirmek için bir müdahalemiz olmadı. Biz hep Arap Baharı bağlamında gördük gelişmeleri, halkların kendi kaderlerine müdahalesi olarak gördük ve destekledik. Bize yapılan onca teşvike rağmen hiçbir Türk askeri sınırın öteki yanına geçmedi, askeri bir müdahalemiz olmadı.


- 2013’te Mısır’daki darbeden beri bölgede esas katledilen şey demokrasi umudu oldu. Bakın diktatörler yeniden ortaya çıktı. Biz müdahaleci bir tutum izlemedik ama bölgede demokrasi kuşatıldı. Bölgede demokrasinin yükselmesi, Türkiye’nin de yükselmesi demekti. Bu manada Türkiye de kuşatılmak istendi.

Haberin Devamı


- Biz ancak zorlandığımızda, mesela Suruç saldırısı sonrası IŞİD’e, Ceylanpınar saldırısı sonrası da PKK’ya yönelik askeri müdahaleye başladık; ilk kez milli güç unsurlarını kullandık, çünkü kendi iç güvenliğimiz tehlikedeydi. Ulusal güvenlik söz konusu olduğunda tereddüt etmeyiz; iki günde 458 PKK hedefini vurduk; IŞİD’in Kuzey Suriye’deki bütün hedeflerini birden vurduk. Bunların çoğu için karadan topçu ateşi yeterli oldu zaten.

Davutoğlu: Çözüm Süreci’nde nehrin yarısını geçmiştik...


- Suriye’de çözüm, Türkiye’nin yer almadığı bir denklemden çıkmaz. Türkiye’nin yer almadığı bir denklemden Ortadoğuda yeni dengeler de çıkmaz. Bakın Türkiye, Rusya, ABD, Suudi Arabistan birlikte Suriye konuşuyor. Şu an Dışişleri Bakanımız Paris’te 9 ülkeyle buluştu, Suriye konuşuyor.


- Rusya’nın Suriye’de savaşa girmesi Esad’ın güçsüzlüğünğü gösteriyor. Esat güçlü olsaydı Lübnan’dan Hizbullah gelip savaşa girmezdi. Onlar yetmedi, İran doğrudan geldi. Şimdi İran da ayakta tutamıyor Esad’ı, Rusya geldi.


- PYD ve PKK, Türkiye’de paralel yapı ile paslaşıp Türkiye’yi IŞİD yanlısı göstermeye kalkıştı. Bu sayede sözde Türkiye ve AK Parti şeytanlaşacak, PKK ve PYD de meşruiyet kazanacaktı. Ama hesapları yanlıştı, onlara meşruiyet veren şey IŞİD’e karşı savaşları değil Türkiye’de yürüyen Çözüm Süreci’ydi.

Haberin Devamı


- PYD’ye söylediğimiz çok açık. Fırat’ın batısına geçerlerse vururuz, oradan Türkiye’ye PKK sızması olursa vururuz, PKK buradan oraya kaçarsa vururuz. Nitekim geçenlerde iki botları vuruldu, mesajı aldılar sanırım.


- Esad bugün göstermelik bir seçim yapacakmış. O seçimi 2011’de biz teklif ettiğimizde yapmış olsaydı Suriye’de içsavaş olmazdı ve kendisi de büyük ihtimalle bugün hâlâ iktidarda olurdu.

- 2013 yılında Çözüm Süreci başladığında PKK’nın silahlı unsurları Türkiye’den ayrılıp Irak üzerinden Suriye’ye geçseydi ve rejime karşı savaşsaydı biz bundan rahatsız olmazdık. Ama öyle olmadı, PKK’lılar kaldı, onun yerine Rojava devrimi denerek 17-18 yaşındaki çocukları IŞİD’in önünde savaşa sürdüler, gelen cenazeler üzerinden de Türkiye’yi karıştırmak istediler.

Haberin Devamı


BEŞİNCİ PARTİ AK PARTİDEN DEĞİL MHP’DEN ÇIKACAKTIR


- Çözüm Süreci’nde nehri yarıya kadar geçmiştik. Ama o sırada birileri arkadan PKK’ya seslendi, dön geri dedi, onlar da dönmeye kalkıştı. Şimdi geri dönmeye de takatleri yok, suyun ortasında kaldılar. Ben defalarca söyledim, biz nehri geçmeye kararlıyız.


- Çözüm Süreci açısından 6-7 Ekim, tabiri caizse uyandırıcı ve şoke ediciydi. Daha o gece güvenlik toplantısında ben ‘Bir daha bu günleri ve geceleri yaşamayacağımız şekilde tedbir alalım’ dedim. Sürece bir şans daha verelim dedik ama her aşamasında elimiz havada kaldı. Dolmabahçe mutabakatı bir mutabakat değil PKK/HDP tarafının ‘Biz silah bırakma kongresi topluyoruz’ dediği tek taraflı bir irade beyanıydı. Sayın Akdoğan ve Ala’nın orada bulunması onlara cesaret vermek içindi.

Haberin Devamı


- AK Parti’nin tek başına iktidarının engellenmesinin yegâne yolu, Meclis’e dördüncü partiyi de sokmaktı. Bu HDP olmak zorunda da değildi; gücü olsa paralel kendi partisini sokardı.


- Ne zaman ki Demirtaş o ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ konuşmasını yaparak AK Parti’yi ve Sayın Cumhurbaşkanı’nı doğrudan hedef almaya başladı, işte bu Çözüm Süreci’nin bitişinin işaret fişeği oldu. Zaten seçim sonrasında strateji daha da netleşti, savaş söylemi hâkim oldu ve PKK süreci bitiren cinayetlerine başladı.


- Ama Türkiye sert karşılık verince bunlar şaşırdı, bizi hazırlıksız sanıyorlardı. Oysa biz 6-7 Ekim sonrası talimat vermiştim, ‘Çözüm sürecini bunlar bitirecek biz o güne hazırlıklı olalım, neye ihtiyacınız varsa şimdiden söyleyin temin edelim’ demiştim güvenlik birimlerine. Nitekim daha ilk gün önümüze 458 hedef kondu, iki günde bunların hepsini vurduk.

Haberin Devamı


- Bizi iç güvenliği ihmalle suçlayanlar var. Onlar Suriye’de IŞİD’i vurmaya başladığımız gece Türkiye’de polis eliyle kaç yüz IŞİD’li topladığımızı, PKK’yı vururken bu örgütün şehir yapılanmasına nasıl bir operasyon yaptığımızı, DHKP-C’lilere nasıl göz açtırmadığımızı biliyor mu?


- Bu mücadele terör bitene kadar devam edecek. Şimdi göz boyamalık bir çatışmasızlıktan söz ediyorlar. Onların dilinde çatışmasızlık gri bir alan. Çatışma olmayacak, operasyon olmayacak ama onlar yol kesecek, haraç alacak, gençleri dağa kaldıracak... Hayır, çatışmasızlık beyaz olmalı; silahlar bırakılmalı, silahlı unsurlar gitmeli. Başka türlü olmaz artık.


- 7 Haziran öncesinde HDP, anti-AK Parti cepheye katıldı ve bu yolla oylarını yüzde 8-9’a kadar getirdi. Ama seçimden birkaç gün önceki Diyarbakır saldırısı bir anda Kürt oylarını bu partide konsolide etti.


- Hangi iktidar terörle mücadele sürerken seçime gitmek ister? Bu bizim aldığımız en riskli karardı. Sadece kendimizi düşünüyor olsak operasyonu kasım sonrasına ertelerdik.


- Diyarbakır saldırısı 7 Haziran öncesi yapıldı. O seçimin sorusu HDP’nin barajı geçip geçemeyeceğiydi. Ankara saldırısı ise farklı bir ortamda yapıldı; bu seçimin sorusu AK Parti’nin tek başına gelip gelemeyeceği. Herhalde aklı başında hiç kimse Ankara saldırısı AK Parti tek başına gelsin diye yapıldı, buna yarasın diye yapıldı demez. Tam tersine saldırının hedeflerinden biri de AK Parti’nin tek başına gelmesini engellemek.


- Bence beşinci parti konusunun kendisi değil ama bunu Devlet Bahçeli’nin dile getirmesi önemli. Partisinin içinde sıkıntılar yaşayan, sertçe eleştirilen Bahçeli dikkatleri başka yöne çekmek için bu lafı söyledi. Seçimden sonra bir beşinci parti çıkacaksa bu AK Parti’den değil MHP’den çıkacaktır, tabii grup kurabilirler mi bilemem.

Yazarın Tüm Yazıları