Babam beni hiç sevemedi

Boyumdan dolayı engelliyim. Bu durum yüzünden babam beni sevemedi. Beni hiçbir zaman da kabullenemedi...

Haberin Devamı

Merhaba Güzin Abla, size yazıp yazmama konusunda çok kararsız kaldım. Sonuçta ben çok genç bir birey değilim. Ayrıca derdimi size yazsam da aslında hiçbir şey değişmeyeceğinin bilincindeyim. Ama yine de sıkıntılarımı paylaşmak istedim.
Ben boydan dolayı engelli bir bireyim. Ailemle yaşamaktayım. Bir kamu kuruluşundan yakında emekli olacağım. Sorunum babamla ilişkilerimden kaynaklanıyor. Küçüklüğümden beri beni sevemedi, durumumu kabullenemedi. Hep bana hakaret ederdi.
Sakat muamelesi yaptı. “Sokağa çıkıp senin yanında yürüyemem” derdi. Bundan ötesi yok herhâlde.
Annem beni savundukça, hep canım anneme dayak attı. Tabii, beni de sık sık döverdi.
Ama annemi engelimden dolayı bırakıp gidemedim.
Kardeşlerimden de hiç destek göremedim. İki kardeşim var, ikisi de evli.
Babam kız kardeşimi okuttu, matematik öğretmeni yaptı. Ona hep “prenses” der. Amerika’ya gönderdi dil öğrenmesi için...
Erkek kardeşimi de okuttu, meslek sahibi yaptı. Ama benden hep uzak durdu.
Bana karşı davranışlarını gören üvey baba zannederdi...
Daha çok yazacak şeyim var ama sizi sıkmak istemem.
Aslında ruhen çok hastayım, inanın hiç yaşama sevincim yok. Mutsuzum, hep asık suratlıyım.
Ne yapacağımı bilemiyorum, bana bir akıl verin lütfen...
Rumuz: Asık suratlı

YANIT

Haberin Devamı

Pek çok okurum zaten sizin gibi bana yazarken, içlerini döktüklerini, sorunlarını paylaşırken rahatladıklarını söylüyor. Bu bile beni mutlu ediyor.
Demek ki okurlarım için gerçekten bir abla, güvenilir bir dost olarak bir intiba yaratabilmişim...
Gelelim şimdi sizin durumunuza...
Anladığım kadarıyla siz genellikle tıbbi anlamıyla nanizm denen, halk diliyle cücelik diye tanımlanan bir rahatsızlıktan şikâyetçisiniz.
Cücelik hastalığı yüzde seksen kalıtımsal bir hastalıktır.
En sık görülen cücelik tipi akondroplazidir.
Kişiler, kendilerine cüce denmesinden hoşlanmıyor.
Sanırım sizin gibi, kendilerini tanımlarken “ufak, tefek” biriyim demeyi tercih ediyor.
Türkiye’de genel olarak “kısa boyluluk” olarak tanımlayacağımız bu engelin çeşitli alt tipleri var.
Yine de işin en tatsız tarafı Türkiye’de bu engel grubuna dair özel bir örgütlenme yok.
Oysa genellikle her açıdan engellilere uyumlu dernekler varken, elbette böyle bir derneğe de ihtiyaç var.
Böylece sorunlarınızı birlikte görüşmek, çözüm üretmek, paylaşmak imkanı bulabilirdiniz.
Kaç yaşında olduğunuz önemli değil önemli olan yine de bir işte çalışma imkanı bulmuş olmanız.
Hayatınızı kazanabilmeniz, kendi ayaklarınız üzerinde durmayı bilmenizdir.
Bir insan için en önemli şeylerden biri, işe yaradığını hissedebilmektir.
Babanız istediği kadar sizi görmezden gelsin, sizi yok saysın, size diğer kardeşlerinize gösterdiği ilgiyi ve sevgiyi göstermesin...
Sonuçta sizin bu yaşa kadar hayatını kazanmayı başarmış, olgun ve aklı başında bir birey olduğunuzu kabul etmek zorunda.
Sanırım sizin tek hatanız babanızın bu olumsuz tavrı sonucu, kendinizi toplumdan soyutlamak, sosyalleşmekten kaçınıp, içinize kapanık yaşamayı seçmek olmuş.
Oysa sizin de bildiğiniz gibi artık bu kısa boylu, ufak tefek insanlar dizilerde rol alıyor, çocuklar tarafından büyük ilgi ve sevgiyle karşılanıyor, değişik alanlarda kendilerini gösterme ve zekalarını ortaya çıkarma fırsatı buluyorlar.
Çünkü artık herkes tarafından çok iyi biliniyor ki sizin yapınızdaki insanlar, eskiden düşünülenin tam aksine, çok parlak zekaya sahip, her alanda söz sahibi olabilecek düzeyde insanlardır.
Bu nedenle sakın babanızın bu büyük yanlışına kapılıp kendinizi küçümsemeye kalkışmayın.
Emekli olduktan sonra mutlaka bir şekilde sosyalleşme fırsatı aramaya çalışın.

Yazarın Tüm Yazıları