Türkiye deprem fırtınasına mı tutuldu

Tam da olası İstanbul depremini konuştuğumuz bugünlerde sabah 08.28’de Marmara Denizi’nin 7 km. derinliğinde 4.2 büyüklüğünde bir deprem oldu. Bir saat öncesinde Bafra’da 3.8, 00.40’ta da Kahramanmaraş’ta 3.7 büyüklüğünde depremler gerçekleşti. Bundan bir gün önce de Kayseri’de -sadece 6 dakika içinde- ilki 4.7, iki ve üçüncüsü de dördün üzerinde iki deprem daha oldu. Anlayacağınız sallanıyoruz! Bitmiyor, bitecek gibi de durmuyor. Bir deprem fırtınası mı tutulduk? Neden sallanıyoruz? Ve dahası, ki cevabı en çok merak edilen sorulardan biri, yeni faylar mı oluştu? İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi, jeolog Prof. Dr. Okan Tüysüz ile konuyu masaya yatırdık.

Haberin Devamı

FAY GERÇEĞİ İLE YAŞAMAYA ALIŞMAK GEREKİYOR

‘Gel önce neden sallanıyoruz?’ sorusundan başlayalım diyor Prof. Dr. Tüysüz, ‘Önce bu soruya cevap verelim ki ‘boş’ korkular olmasın.’ Şöyle devam ediyor: “Dünya sanılanın aksine cansız bir varlık değildir. Kayalar da hareket eder, ancak bu hareket bizlerin fark edemeyeceği kadar yavaştır. Tırnağımızın uzaması gibi... Ki ondan da yavaş. Jeolojik olarak, aşağı yukarı 20 milyon senedir, Arap levhası bu yavaşlıkta -senede 15 milimetre bir hızla- kuzeye doğru Türkiye’yi iteklemektedir. Bu ittirme ile önce Doğu Anadolu yükselmiş ve sıkışmıştır.

Ancak kuzeyde gidecek yeri kalmadığı için -Doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu fay
ları tarafından- bu kez de batıya doğru bir ittirme başlamıştır. 6 Şubat’ta yaşadığımız büyük deprem ile de Doğu Anadolu Fayı’nın EAF kolu bu tarz bir ittirme ile 3-8 milimetre arasında batıya kaymıştır.”

Haberin Devamı

Türkiye deprem fırtınasına mı tutuldu

ANADOLU İTİLİP ÇEKİLİYOR

“Öte yandan Ege’de Girit’in güneyindeki hatlar da Afrika ve Anadolu’yu senede birkaç santimetre hızla, kendine doğru çekmektedir. Yani doğudan iteklenen Türkiye batıdan da çekilmekte ve bu çekilme yüzünden Ege Denizi ve Ege bölgesi de kuzey güney yönünde genişlemektedir. İşte bu itme-çekme hareketleri fay oluşumlarına neden olur. Bu faylar, belli zamanlarda; stres ve gerilme artışları ile sürtünme kuvvetini aşarak kırılırlar. Bu kırılma da deprem üretir. Depremler bu coğrafyada insanlar yokken de olmuştur, insan nesli yok olduktan sonra da var olmaya devam edecektir. Ve bizler de mecburen bu faylarla birlikte yaşayacağız, alışmak zorundayız. ‘Faylar sönecek, depremler bitecek’ gibi bir beklenti içine girilmemesi lazım.”

FAY TARTIŞMALARI KAFA KARIŞTIRMAKTAN BAŞKA BİR İŞE YARAMIYOR

O zaman 485’i bilinen ve belki bir o kadar daha varlığından haberdar olmadığımız faylar üzerinde oturuyoruz. Yani tehlike sanılandan daha büyük. “Doğru” diyor Prof. Dr. Tüysüz. O halde gücümüzü ‘Kaç tane aktif fay hattı var?’ sorusuna cevap aramak yerine fay hatları üzerinde daha güvenli nasıl yaşarız sorusuna vermemiz gerekiyor. “Şimdi aynı dilden konuşmaya başladık” diyen Prof. Dr. Tüysüz, şöyle devam ediyor: “Fay nerede var nerede yok, yeni fay mı eski fay mı gibi tartışmaların bize hiçbir katkısı yok! Geçen birisi yazmış:

Haberin Devamı

“Yağmur yağsa fay hareketi durur mu?” Fayın gücünün 10-15 kilometre derinden geldiğini sadece ben binlerce kez söyledim. Hâlâ yağmur ve deprem ilişkisi kuran var. ‘Anadolu batıya kaçıyor’ dedim ya. Diyorlar ki ‘İstanbul Boğazı kapanacak mı?’ Çünkü kafasındaki Avrupa, İstanbul Boğazı’nın batısı Asya’nın doğusu. Oysa benim söylediğim batı yönlü bir kayma ve bu da yerin onlarca kilometre altında zaten. Dolayısıyla bu fay tartışmalarının inan kafa karıştırmaktan başka yararı yok. Onun yerine bu faylar üzerine güvenli yapılar nasıl yapılacak? Bunları konuşmalı.

Türkiye deprem fırtınasına mı tutuldu

İNSAN HAYATI BOYUNCA YENİ BİR FAY OLUŞMAZ

İkinci ve bana göre en önemli soru: Yeni faylar mı oluştu? Fay haritaları değişir mi? Çünkü hemen hemen her gün bir biliminsanının ‘Yeni fay bulundu’, ‘Bu eski değil yeni fay’ başlıklı açıklamalarına denk geliyorum. Jeoloji konusunda derin bir bilgim de olmadığından dolayı yazılıp-çizileni ben mi yanlış anlıyorum? Paniklemeli miyim? Prof. Dr. Tüysüz, diyor ki:

Haberin Devamı

“Panikleyecek bir durum yok. Tüm Anadolu’da bildiğimiz, keşfedilen aşağı yukarı 485 adet diri fay var. Diri fay ne demek? Geçmişte deprem üretmiş, gelecekte de deprem üretme potansiyeli olan fay demek. İnsanın yaşam süreci boyunca, ki 70-80 yıl diyelim ortalama, fay oluşmaz. Milyonlarca yıl alır bir fayın oluşumu. Yani şu an mevzu bahis olan ‘yeni fay’ tanımı ‘yeni oluşmuş’ DEĞİL orada yüzyıllardır duran ama daha önce varlığından haberimiz olmayan, bilmediğimiz faylar. Jeologlar tek tek tüm fayların nerede olduğunu bilmez. Bir fayın varlığı ancak ‘kırılma’ ile anlaşılır. Deprem olur ve biz anlarız ki orada bir fay var. En son 1996 yılında yürürlüğe giren Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası, AFAD tarafından 18 Mart 2018 yenilenmiş ve yeni harita 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 1996’dan bu yana da aşağı yukarı 200 kadar daha yeni fay haritaya eklenmiştir. Maden Teknik ve Araştırma Genel Müdürlüğü (MTA) bu fay haritalarını yenilemeye devam ediyor. Şu an sorsanız ‘485 diri fay var’ diyecekler ama ekleyecekler: “485’i basılı ama 500-550 adet. Araştırıyoruz.” Ne zaman ki araştırma tamamlanıyor, basılıyor işte o zaman bu yeni veriler hepimize açık hale geliyor.”

Haberin Devamı

BİR SORU BİR CEVAP

HAARP DEPREMİ TETİKLER Mİ

HAARP teknolojisi depremi tetiklemiş ya da bu sallantıların sebebi olabilir mi?

Saçmalık. Şaklaban çok. Yani hangi saçmalığa cevap verelim, şaşırdık. Biri diyor ki ‘Uzaydan titanyum çubuk atıldı’ öteki diyor ki ‘Boğaza demirleyen ABD gemisinden tetiklendi’. Yahu gemiden üretilecek enerji ile yerin onlarca kilometre altındaki fayı kırabilir misin? Bir fayın kırılması için ne kadar enerji gerekiyor hiç mi araştırmadın? İkisi kıyaslanamaz bile.

 

Yazarın Tüm Yazıları