Seçimlerin en kritik sorusu

Saat 23.31...

Haberin Devamı

Galatasaray’ın çok güzel bir gecesindeyim. Alkışlar halindeyken haber geldi. Fenerbahçe Final Four’a yükselmiş. Yapacağım tek şey vardı. Bu mutluluğumu yazımın başında haykırmak...
Helal olsun...
Şimdi devam ediyorum...

MUĞLA’daydım...
Şehir merkezi cıvıl cıvıl. Sokaklar, kafeler, sinemalar...
Şehrin yaşayan yüzü.... Üniversite gençleri...
Düşünün ki Sıtkı Koçman Üniversitesi kampusunda 35 bin öğrenci var...
Şehrin merkezi Menteş’te kullanılan oy ise 70 bin...
Yani kullanılan oyların yarısı kadarında üniversite gençliğinin oyu var.
Peki bu gençler oy kullanabiliyor mu?
Büyük bölümü hayır...
BATMAN’daydım...
Batmanpark AVM’sinin üst katında gençler rengârenk...
Ana caddede bir nehir gibi akıyorlar.
Şehrin yaşayan enerjisi üniversite öğrencileri...
7500 öğrenci...
Oy kullanabildiler mi?
Mesela o kentin belediye başkanlarını seçerken sandıkta sözleri oldu mu?
Ve önceki hafta...
İZMİR, DENİZLİ’deydim...
Mustafa Kemal Bulvarı’ndan yürüyün. Denizli sokakları, parkları, pastaneleri, çarşıları Pamukkale Üniversitesi’nin öğrencileriyle yaşıyor. Spor karşılaşmaları, festivaller...
Peki bu öğrenciler o kentin yönetimi için oy kullandılar mı?
TUNCELİ’de...
Üniversitenin 8 bin öğrencisi var.
Kullanılan oy miktarıyla karşılaştırın.
Yok gibi...
Önceki gün Denizli’de bunu bir kez daha gördüm...
Bu çocuklar nasıl oy kullanıyor?
Soran var mı?
Bir ülkenin yönetimi için oy kullanmak. Demokrasinin en temel olanağını yaşamak...
Öğrencilerin demokrasi için bir aidiyet duygusu hissetmeleri...
İşte bunları anlamak için bir üniversitenin yöneticisi olan dostuma sordum:
- Son dönem gittiğim bütün şehirlerde üniversite gençliğinin şehirlere, sokaklara verdiği o enerjiyi gördüm. Ama bu enerji demokrasiye bağlanıyor mu diye merak ettim. Mesela sizin üniversitede öğrenciler nasıl oy kullanıyor?
Sanıyorum bu cevabı hem YÖK hem de YSK okumalıdır:
- Öğrencinin oy kullanması için bürokrasi var. Zaten ilk kez oy kullanacak. Bir alışkanlığı yok. Oy kullanmak da bir eğitim gerektirir. Ve biliyorsun öğrenciler bürokrasiden kaçar. Zaten oy vererek meselenin çözüleceğine olan inanç yeterli değil. Bir de bürokrasi gelince oy kullanma oranı iyice düşüyor. Şimdi öğrenci eğer yurtta kalıyorsa ya da bir ev tuttuysa ikinci adres olarak bunu bildirmeli. Gidip nüfus müdürlüğüne bildirecek. Birinci adres hangisi olacak? Anne-babasıyla yaşadığı yer mi, yoksa üniversite kenti mi?
Bürokrasi işte burada başlıyor. Bir de tatil durumu var. Böylece üniversite öğrencisinin oy kullanma oranı düşüyor.

Haberin Devamı


18 YAŞ FAKTÖRÜ

Haberin Devamı


Yani şimdi üniversite öğrencisi nüfus müdürlüğüne gidip ikinci adres bildirecek.
Dilekçe verecek. Bir sürü bürokrasi...
Bu yüzden de zaten olmuyor. Mesela falanca belediye otobüslere zam yapıyor. Üniversite gençliği karşı çıkıyor. Sosyal medya karışıyor. Ama sonuç yok...
Niye?
Çünkü o gençlik potansiyel seçmen değil. Potansiyel suçlu...
Ama eğer o öğrencinin adı seçmen kütüğünde olsa belediye başkanı bu tepkileri görmezden gelebilir miydi?
Ayni şey, polisten muhtarlığa kadar tüm kamu yönetimi için geçerli...
Üniversite gençliği oy kullanma kolaylığını yakalasa... Sandığın gücünü anlasa... O gençlik demokrasinin tadını alıp o aidiyeti hissetse...
Çok farklı bir demokrasi kültürü gelişmez mi? Şöyle de sorabilirim:
- Türkiye’de üniversite öğrencilerinin yaşadıkları şehirlerde oy kullanma oranı nedir?
- Ve üniversite gençliğinin oy kullanmadığı bir demokrasi ne kadar gençtir?
Tamam, seçmen yaşı 18’e indi. Ama üniversite gençliği bürokrasiyi aşabiliyor mu?
Son dönem gittiğim bütün Anadolu kentlerinde bir tek enerji vardı.
O da o üniversite gençliği.
Türkiye demokrasisi şehirlerdeki bu genç enerjiyle mutlak buluşmalıdır.
O enerjiyi hissetmelidir.
Ve eğer bu enerji demokrasiye bağlanabilirse...
İşte o zaman gençleşen dinamik ve yaratıcı bir demokrasiye kavuşuruz.
Üniversite gençliği polis kordonunda değil, demokrasi konvoyunda yaşamalıdır.

Yazarın Tüm Yazıları