O gün hukuki sorumluluğu yüklenen bugün ne diyor

ÖNCE geçen bölümün özeti...

Haberin Devamı

*

- BİR: MİT ve Genelkurmay 2004 yılında Milli Güvenlik Kurulu’na bir sunum yaparak, ordu ve devlet içindeki FETÖ örgütlenmesini ortaya koyar.

*

- İKİ: MGK o gün hükümete, bu tehlikeye karşı bir mücadele planı hazırlama görevi verilmesini kararlaştırır.

*

ÜÇ: Ancak dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ve Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer MGK’nın gönderdiği bu dosyayı “rafa kaldırma” kararı alır.

- DÖRT: Dinçer 2015’te yazdığı bir kitapta aynen şunu söyler:

“Bunun siyasi sorumluluğunu Başbakan, hukuki sorumluluğunu ben yüklendim...”

*

Evet ilk bölümün özeti budur.

*

Peki 15 Temmuz FETÖ darbesinden sonra dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer, o kararın hâlâ hukuki ve manevi sorumluluğunu yükleniyor mu?

*

Dinçer önceki gün beni aradı.

Bu sorunun cevabını daha önce Habertürk gazetesindeki yazısında verdiğini söyledi. Sonra da benim şu soruma cevabını yazılı olarak gönderdi.

*

Haberin Devamı

O dönemde, MGK’nın “FETÖ’nün paralel devlet örgütlenmesine karşı MGK’nın önerdiği planı rafa kaldıran” Ömer Dinçer, bugün ne düşünüyor...

*

İşte size yakın tarihle ilgili en çarpıcı “zamanın ruhu” örneklerinden biri...

*

Buyurun birlikte okuyalım.

BUGÜN DE DİYORUM Kİ: ADALET OLMAZSA İNSAN OLMANIN ANLAMI KALMAZ

DÖNEMİN Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in gönderdiği, bence “zamanın ruhu” tartışmasına ışık tutacak tarihi önemde mektubun tam metni şöyle:

*

“Sayın Özkök,

Köşe yazınızda bahsettiğiniz konu, kitabımda gerekçeleriyle birlikte ayrıntılı olarak anlatılıyor.

Maalesef alıntı yapanlar yazılanların bir kısmını alarak kendi işlerine geldiği şekliyle kullanıyor.

Bu tavır maalesef hiç de uygun ve ahlaki değil. Siz eleştiren ve suçlayan bir yaklaşımla yazmadığınız için, bilgilendirmek istedim.

EVET ZAMANIN RUHUNA UYGUN DAVRANDIK

- BİR: Biz 2004 yılında MGK’nın tavsiye kararını Bakanlar Kurulu kararına dönüştürmeyerek, o ‘zamanın ruhuna’ çok uygun ve doğru olan bir işlem yaptık. 

*

- İKİ: Hükümet ‘demokrasiyi geliştirmek’ ve ‘derinleştirmek’ istiyor ve 28 Şubatçılara karşı ‘insan hak ve özgürlükleri mücadelesi’ veriyordu.

Sizce idari kararlarla dernek/vakıf kapatmak, cemaatçi diyerek kamu görevinden atmak uygun olur muydu?

Haberin Devamı

Bugün de olmaz, geçmişte de. (Bugün yapılan uygulamalar açık bir darbe teşebbüsü suçuyla bağlantılı.)

ZATEN 28 ŞUBAT KARARLARI VARDI VE UYGULANIYORDU

- ÜÇ: Ayrıca cemaat ile FETÖ aynı mahalleyi belirtse de içerik ve kapsamı artık farklılaşmadı mı?

Değişen aslında bugün için FETÖ’nün tavrıdır ve yargılanması gereken onlar.

Aksi halde geçmişte cemaatle ilgili olan hususlar suçlama mevzuu olmamalı.

*

- DÖRT: O günlerde AK Parti’den önceki iktidarın yürürlüğe koyduğu ‘İrtica ile mücadele stratejisi ve uygulama planı’ uygulanmakta idi.

O günün cemaati bugünün FETÖ’sü bu mücadele stratejisinin kapsamında zaten vardı.

Ek bir karara gerek olmaksızın onlar hakkında da takip ve işlem yapılıyordu.

Haberin Devamı

BUGÜN DE BENZER DURUM OLSA AYNISINI YAPARDIM

- BEŞ: O gün alınan MGK kararı AK Parti iktidarına karşı idi. Biz de gereğini yaptık: Bu yapılan Ergenekon planlarına karşı işlemdi.

- ALTI: Ben o gün demokratik mücadelemin bir boyutu olarak ve adalet anlayışımın gereği olarak gereğini yaptım.

Bugün de benzer durumlar için aynı tavrı ortaya koymaya çalışıyorum.

- YEDİ: Demokrasi olmazsa, insanlar hak ve özgürlüklerini kullanamazsa ve hele adalet olmazsa hayatın ne anlamı kalır.

*

- SEKİZ: Özgür olmazsanız dinin anlamı kalmaz, adalet olmazsa iktidarın, haklar ve hak arama yolları olmazsa insan olmanın anlamı kalmaz.

Selam, sevgiyle...”

-------------

NOT: Bölümleri, arabaşlıkları ben koydum. Bazı cümlelerini ben siyah harflere çevirdim.

Haberin Devamı

HANGİ MİTİNG DAHA KALABALIK OLSUN

PEKİ bugünün ruhu ne... Büyük bir ruhsuzluk...

*

Avrupa Parlamentosu’nun aldığı kararla, hepimizin içindeki demokrasi coğrafyasına doğru yürüyüş umudu büyük yara aldı...

*

Ama ben dünün ve bugünün ruhundan çok yarının ruhunu düşünmek istiyorum.

Yani, yarın çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakacağımız bir zamanın ruhunu...

*

O gün geldiğinde, arkamdan lanet okunmasını istemiyorum....

‘Adalet Yürüyüşü’nü işte bu duyguyla destekledim.

15 Temmuz darbesine de bu ruhla karşı çıktım.

*

Çünkü bu ülkenin geleceğini...

Bugün adalet için yürüyenlerle...

Yarın 15 Temmuz nöbeti tutacak insanların kol kola, yan yana kuracağına inanıyorum.

*

Haberin Devamı

O yüzden çok kalabalık bir ‘adalet mitingi’ hayal ediyorum...

Çok kalabalık bir 15 Temmuz anması hayal ediyorum...

*

Bu duygumla bugün çok yalnız kalacağımı hissetsem de yarın çok kalabalık olacağımıza eminim...

*

İnanıyorum ki, Türkiye’yi bu güzel izdiham kurtaracaktır.

BAKIN BİR MİTİNG NELERİ DEĞİŞTİRDİ

- Yol boyunca CHP’yi, Türkiye’nin bütün kesimleri ile buluşturdu.

- Kılıçdaroğlu’nu ülkenin demokrasi ve adalet isteyen muhafazakârları ile tanıştırdı.

- Türkiye’de provokasyonlara karşı en etkili mücadelenin barışçı bir karşılık olduğunu ispat etti.

- Hem Türkiye’ye, hem dünyaya ülkede adalet isteyen insanların hiç de öyle bir avuç azınlık olmadığını gösterdi.

- Bugüne kadar AKP’nin elindeki “teknoloji kullanma ve organize olma kabiliyeti tekelini” kırdı.

- Kemal Kılıçdaroğlu’nun yumuşak üslubunun, Erdoğan’ın sert üslubuna alternatif olabileceğini ispat etti.

- Devlet polisinin ve jandarmasının tarafsız davrandığı takdirde “milletin polisi ve jandarması” haline geldiğini hepimize anlattı.

- Türkiye’de yargı ve adaletin, bu yürüyüşten çıkarması gereken çok ders olduğunu bütün dünyaya ilan etti.

Daha ne olsun...

Yazarın Tüm Yazıları