Türkiye 2’nci el çöplüğüne döner

GEÇTİĞİMİZ hafta Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye ile 21 yıllık Gümrük Birliği’ni güncellemesi çalışmaları kapsamında özellikle kurucu 7 üye pazarındaki ikinci el araçların Türkiye’ye serbest olarak ithal edilebileceğini yazmış, bu konuda acil önlem alınması gerektiğini belirtmiştim.

Haberin Devamı

Buradaki amacım, 4 milyon insana ekmek kapısı olan Türk otomotiv sektörünün darbe yememesiydi. Çünkü Avrupa’dan ikinci el ithalatının önünün açılması, sadece Türkiye’de üretilen araçları değil, sıfır olarak ithal edilen araçlara da büyük bir darbe vurur. Bunu görmemezlikten gelemeyiz.

Ama yazıma okuyuculardan, ‘İthalat açılsın ki bizde lüks araçlara ucuza binebilelim. Niye bizi yerli araçlara mahkum ediyorsunuz?” tarzında bir çok tepki geldi. Tüketiciler kendi pencerelerinden kesinlikle haklılar. Sonuçta yüksek vergiler nedeniyle sadece hayalini kurdukları lüks markaların ikinci ellerine ithalatın önünün açılmasıyla ucuza binmeyi arzuluyorlar. 

Ama Türkiye’nin buna izin vermesi için önce ikinci el otomobil ihracatının da yapılabileceği şartların oluşması gerekmez mi? Aksi takdirde Türkiye ikinci el araç çöplüğüne döner. Bugün Türkiye’de ikinci el araç fiyatları diğer ülkelere göre çok yüksek. Bunun sebebi de yeni otomobiller üzerindeki yüksek vergi yükü. Örneğin bugün orta sınıfta yer alan 3 yaşındaki bir aracın fiyatı 60-70 bin TL arasındaysa, bu aracı bu fiyata hiç bir ülkeye ihraç edemeyiz. Çünkü o ülkelerde aynı aracın yenisi bile daha ucuz fiyatlara satılıyor.

Haberin Devamı

Bizim ikinci el ihracatı yapabilmemiz ancak bir ihracat teşviki ile mümkün olabilir. Burada da fayda/maliyete bakmak lazım. İhraç ettiğiniz değer ile devletin uygulayacağı teşvik arasında milli ekonomiye artı sağlayacak bir dengeye ulaşmak lazım ki bu artı değer 1 TL dahi olsa sistem çalışır. Çünkü bu sayede trafikteki çok yaşlı araçlardan kurtulmuş olunur ve otomotiv iç piyasasında canlanma sağlanabilir.

Belki ilk başta tüm modeller için uygulanması zor olabilir ama belli yaş ve üzerindeki araçlarla başlamak bile önemli bir adım sayılabilir. Örneğin; 10 yaş ve üzerindeki araçlarla başlanıp bir deneme yapılabilir. Bu sistem çalışırsa ‘Ömrünü Tamamlamış Araçlar’ (OTA) sistemi de çalışmaya başlar. Şu anda yüksek vergi yükü nedeniyle 20-30 yaşındaki bir aracın dâhi (normal şartlarda hurdaya ayrılması beklenirken) üzerinde bir piyasa değeri olması nedeniyle kimse aracını OTO sistemiyle hurdaya ayırmıyor. Kurulacak bu sistem toplam ihracat rakamlarımıza da önemli katkı sağlayabilecektir.

Haberin Devamı

Sonuçta, AB’den ithalatın önünün açılması  sağlıklı bir yapıda olursa buna kimse itiraz etmez. Ama bugünkü şartlarda biz satmadan sadece alırsak, hem Türk ekonomisi hem Türk otomotiv sektörü büyük yara alır.

İLK 10’A GİRMEK İÇİN BÜYÜK MÜCADELE

2016 yılında otomotiv pazarı her şeye rağmen yeni rekora koşuyor. Sektör ihracat ve üretimde rekoru garantilerken, ocak-kasım döneminde ağır vasıta dahil toplam 862 bin adetlik satış gerçekleştirdi. 2015 yılının ocak-kasım döneminde 845 bin adetlik satış yapıldığı düşünülürse, otomotiv sektörü aralık ayındaki performansına bağlı olarak yeni bir rekora imza atmaya hazırlanıyor. 5 Ocak’ta rekora ilişkin resmi rakamlar açıklanacak ama benim dikkatimi en çok otomobil satan ilk 10 marka arasındaki yoğun rekabet çekiyor. Birincilik için geçmiş yıllarda olduğu gibi Renault ve Volkswagen arasında çetin bir yarış var. Aralık ayına 900 adet otomobil fazlasıyla önde giren Renault’nun yılı yine ilk sırada tamamlaması bekleniyor. Ama ilk 10 arasında en dikkat çeken 10’uncu sırayı kapmak için 3 marka arasında yaşanan mücadele. BMW aralık ayına 25 bin 472 adet satışla önde girerken, Skoda 25 bin 367, Nissan ise 25 bin 226 adetlik satış performansına sahip. Yani aralarında 100-200 adedi bulmayan farklar var. Ama bu 3 markanın yöneticileri ile yaptığım görüşmelerde, Nissan’ın aksi bir durum olmazsa 2016 yılını 10. sırada tamamlayacağını anladım. Aralıkta kampanya gazına basan Nissan’ın 5 bin adetli satışlara ulaşması bekleniyor. Skoda, 4 bin adetlerde BMW’de stokların bitmesine bağlı olarak

Haberin Devamı

3 bin 800-4 bin adetlerde yılı tamamlayacak gibi. Böylece Sinan Özkök, Nissan Türkiye Genel Müdürü olduğu ilk yılında markasını yüzde 10 büyüterek hem ilk 10 marka arasına sokacak hem de 30 bin adedi aşarak önemli bir başarıya imza atmış olacak.

SÖZÜN BİTTİĞİ NOKTA!

2017 yılının ilk saatlerinde terör bir kez daha kanlı yüzünü gösterdi. 39 canımıza kıyıldı, 65’in üzerinde yaralamız var. Artık gerçekten sözün bittiği yerdeyiz. Tek dileğim bu hain terör saldırısı 2017 yılına ilişkin iyi umutlarımızı kırmasın, birlikte mücadele edip bu karanlık günlerden bir an önce kurtulalım.

 

Yazarın Tüm Yazıları