Hepimizi zorlayan bu süreçte sevdiklerimizden ayrı kalıyoruz. Ekonomik olarak dünyaca zorlu bir süreçten geçiyoruz. Oluşan yeni dünya düzeni var ve çoğumuz buna kendimizi entegre etmekte zorluk çekiyoruz.
Ama tüm bunları atlatmanın yolu inanın çalışmak, kendini geliştirmektir. Bizler, karantina sürecinde daha çok okuduk, araştırdık, online seminerler düzenledik ve ardından kısa sürede kliniğimize sizler için geri döndük. İlk adımımız öncelikle dezenfeksiyon oldu.
Her hastamızdan sonra odalardan aletlere, girişten ortak alanlara her yeri ultraviyole lambalarla ve gümüşnitrat iyonik temizlemeyle dezenfekte ettik. Ekibimiz bu konuda oldukça hassas davrandı. Maskelerimizi, siperliklerimizi, eldivenlerimizi taktık. Koruyucu tulumlarımızı giydik. Ellerimizi, yüzümüzü sık sık bol sabunla yıkadık. Düzenli testlerle takip ettiğimiz kliniğimizde bu sayede hiçbir koronavirüs vakası görülmedi. Demek ki önlem alarak, titiz davranarak korunabiliyormuşuz. Bundan dolayı, ellerinizi mutlaka yıkayın, maske takmayı ihmal etmeyin. Sağlığınıza dikkat edin, ağız ve diş sağlığınızı da ihmal etmeyin. Çoğu insan diş tedavileri için pandeminin bitmesini bekliyor. Pandemi yeni bir durum ve daha bir süre daha hayatımızda olacak, belki de virüslerle yaşamayı öğreneceğiz.
Koronavirüs bizden sosyal hayatımızı aldı, dostlarla eğlencemizi kısıtladı, sevdiklerimize sarılamıyoruz, öpemiyoruz. Tüm bunların yanında dişlerimizi de koronavirüse kurban vermeyelim. Hayatımızı bekletmenin faydası olacağını düşünmüyorum. 2021 yapılacak listemize koronavirüsten korunmayla birlikte ağız sağlımızı da önemseyip, gerekli kontrol ve tedavilerinizi de yaptırın.
Maskeli de gezsek, maskeyi çıkardığımızda pırıl pırıl sağlıklı gülebilelim hep birlikte.
2021 yüzümüzü güldüren, mutlu, huzurlu ve en önemlisi sağlıklı bir yıl olsun.
Hep birlikte rahatlıkla gülelim, gönül rahatlığıyla.
Materia alba (sarı tabaka) temizlenmezse tükürük yapısındaki minerallerle birleşerek diş taşı oluşturur. Diş taşı temizliği periyodik olarak 6 ayda bir yapılmayan bireylerde hem anaerob bakteri dediğimiz dişeti hastalığı yapan bakteriler üremeye ve çoğalmaya devam eder hem de diş taşı oluşan bölgede dişeti çekilmesi başlar. Böylece dişeti hastalığı gingivitis aşamasından periodontitis aşamasına geçmiş olur. Dişeti cebi oluşumu, çekilmesi beraberinde kemik kaybı başlar.
Dişeti cebi oluşumu aynı zamanda ağız bakımı halen yetersiz ise dişeti altında diş taşı oluşumuna neden olacaktır. Küretaj işlemi ile dişeti altındaki diş taşları temizlenip anaerob bakteri üremesi için elverişli ortam uzaklaştırıldığında henüz kemik kaybı olmayan bölgelerde dişeti çekilmesi geri dönüşebilir. Küretaj işlemi ile ağız ortamı sağlıklı hale getirilip dişeti çekilmesi durduktan sonra eğer gerekli ise yumuşak doku operasyonları ile dişeti çekilmesi olan bölgeler tedavi edilebilir.
Yumuşak doku operasyonlarında gerekli olan yumuşak doku greftleri hasta ağzında sağlıklı dokulardan elde edilir. Şiddetli kemik kaybının olduğu bireylerde yumuşak doku operasyonları kemik greftleri ile desteklenerek diş kaybının önüne geçilebilir. Bu operasyonlardan sonra ağız bakımı yetersizse hasta ve hekimin onca çabasına rağmen tekrar dişeti çekilmesi ve kemik kaybı görülecektir. Bu nedenle diş hekiminin yaptığı operasyonlar sonrasında hastanın ağız bakım alışkanlıkları çok ciddi önem teşkil eder.
Önüne geçilmeyen dişeti hastalığı çürüksüz diş kaybına sebep olabilir. Hastalık kısa sürede oluşmadığı gibi çözümü de kısa süreli değildir. Bu nedenle dişeti hastalığı son aşamaya gelmeden düzenli diş hekimi kontrolleri ile başlangıç aşamasında durdurulabilir.
Ağız florası, ağız boşluğu içerisinde normal koşullarda bulunan ve birbirlerini dengeleyen bakteri topluluğudur. Çok temiz olmayan bir ağızda bir dişteki bakteri sayısı 100 milyon - 1 milyar arasındadır. Ağız diş hastalıklarının büyük çoğunluğu floradaki dengenin bozulmasından kaynaklanır. Dengeli bir florada bakterilerin, dişlerin ve diş etlerinin sağlığını koruyarak ağzın işlevini düzgün bir şekilde yapmasına yardımcı oluyor.
Bilimsel çalışmalar ağızdaki mikrofloranın hastalıklardan korunmayı ve hatta gelişmesini önlemeyi sağladığını gösteriyor. Çürük oluşumunu engelleme, ağız kokusu ve diş eti hastalıklarını iyileştirme etkileri göze alındığında probiyotiklerin önemini göz ardı edemeyiz. Diş eti hastalıklarının rutin tedavisinden sonra probiyotik kullanımının, diş eti enfeksiyonlarının iyileşmesinde çok etkili olduğunu hastalarımızla birlikte deneyimlemekteyiz. Probiyotikler yaşayan mikroorganizmalardır ve yeterli miktarda olduklarında yaşadıkları vücuda fazlasıyla yararlıdırlar. Örneğin antibiyotikler hastalığa neden olan bakterileri öldürürken ağız ve bağırsaklardaki iyi-yararlı bakterileri de öldürmekte, zararlı bakterilerin çoğalması da problemlere neden olmaktadır. Probiyotik desteklerle, kaybolan yararlı bakteriler yerine konulabilir ve yararlı floranın azalmasına bağlı problemler önlenebilir.
Ağız floranız bozulduğunda ne olur?
Ağız florası bozulduğu an vücuda bakteri girişinin başlar. Diş eti çekilmeleri, diş eti hastalıkları, diş eti kanamaları ve ağız kokusu kaçınılmaz olur. Böyle bir durumda vücuda patojen, yani hastalık yapan bakteri girişini durdurmak için diş eti kanalıyla iyi bakteri lehine bir ortam sağlanmalıdır. Ağzın hem enfeksiyon hem inflamasyona ve dolayısıyla genel sağlık ve iyilik haline katkısı çok önemlidir. Dişi destekleyen ve çevreleyen dokuları etkileyen bir dizi iltihabi hastalık olan periodontitisin, damar sertliği (ateroskleroz) ve kalp hastalıklarının olası bir risk faktörü olduğu son on yıldır kanıtlarla desteklenmektedir.
Probiyotikler ve ağız kokusu
Ağız kokusu son derece rahatsız edici ve yaygın bir hastalıktır. Bu konuda da probiyotikler fayda sağlar. Ağız kokusunun koku oluşturan gıdaların tüketimi, metabolik bozukluklar, solunum sistemi enfeksiyonları gibi birçok sebebi var. Ancak birçok vakada ağız kokusu ağız boşluğu içerisindeki mikrofloranın dengesizliği ile ilişkilidir. Probiyotiklerin çeşitli türlerinin bu bileşiklerin üretimini engeller. Ağız kokusu sorunu yaşayan hastalarımıza probiyotiğin ağız boşluğu içerisine yayılması ve çeşitli diş yüzeylerine yapışabilmesi için her gün yemekten sonra veya akşam dişlerini fırçaladıktan sonra kullanmalarını tavsiye ediyoruz.
Probiyotikler ve diş çürüğüne etkisi
Dişlerdeki çürüme bakterilerin aracılık ettiği bir süreçtir. Çürük oluşumu çok yönlü bir hastalık sürecidir. Diş çürüğünü önleme veya yavaşlatmada yararlı olan probiyotik bakteriler diş yüzeylerine yapışarak biyofilmi oluşturan bakteri toplulukları arasına katılırlar. Bunun yanı sıra kötü bakterilerle yarışarak ve onlara zarar vererek, üremelerini de engellerler. Son olarak probiyotik bakteriler şeker metabolizmasını etkileyerek asit üretimini de düşürürler.
İş hayatına atılmayı kolaylaştıracağı düşünülen ve kariyer için talep edilen estetik operasyonların en başında meme ve burun estetiği yer alıyor. Kariyerinde belli bir noktaya gelmiş olanlar ise yüz gençleştirme, diş estetiği ve liposuction estetiği tedavilerini daha fazla talep ediyorlar.
Kariyer estetiği operasyonlarının altında yatan gerçek neden ise kendini daha iyi hissetmek ve özgüveni artırmak ihtiyacıdır. Eğer gerçekten kişinin özgüveni artıracak ve kendini daha iyi hissettirecekse estetik tedaviler faydalıdır.
Belli bir yaşın üzerinde ve kariyerinde belli noktalara gelmiş hastalar ise daha genç ve sağlıklı görünmek için estetik olmak istiyorlar. Aslında neredeyse hiçbiri, doğal yüz ifadelerini ve genel görünümlerini değiştirmek istemiyor.
Estetik operasyonları kişisel bakım, kendine değer verme ve yoğun iş hayatında kendileri için hoş bir yatırım olarak algılıyorlar.
Prezantabl ve estetik bir görünüm, toplumun kişiye bakış açısını etkileyen, olumlu hisler oluşmasını ve kişiye özgüven sağlayan önemli bir kriterdir. Özellikle diş estetiği kişinin insanlarla ışıl ışıl bir tebessümle sıcak bir ilişki kurmasına imkan sunan estetik operasyonların başında yer alıyor.
Öyle ki dişlerdeki sağlık problemleri en son safhaya gelmeden yani şiddetli ağrıya neden olacak kadar artmadan dikkate alınmıyor. Durum böyle olunca da diş hekimleri genellikle ağrı ile özdeşleştiriliyor. Neyse ki bu yaygın alışkanlık günümüzde giderek değişmeye başladı. Artık hastalarımız, gülüşlerini değiştirmek ve inci gibi dişlerle estetik bir gülümsemeye kavuşmak için diş hekimlerini düzenli olarak ziyaret ediyorlar. Diş estetiğinde sunulan en yeni uygulamaları takip ederek daha sağlıklı ve estetik bir gülüşe sahip olabiliyorlar.
Peki, diş estetiğinde uygulanan en modern tedaviler neler?
Dişler estetik laminalar ve beyazlatma tedavileri ile daha sağlıklı ve estetik hale getirilebilir. Estetik porselen lamina ve veneerlerle, hayal edilen gülümsemeye kavuşulabilir. Bazı durumlarda ise yüz bir bütün olduğu için daha farklı bir yaklaşımlar da uygulanabilir. Bu uygulamalar arasında en modern yöntemlerden biri olan botoks enjeksiyonu gelir.
Dişlerimizde zamanla yani yaş ilerledikçe aşınma oluşması normaldir. Hatta çene ucu ve burun arasındaki mesafe kısalabilir, dudak kenarlarında ise mimik çizgileri ortaya çıkabilir. Burun kenarından aşağıya inen gülme çizgileri belirginleşir. Yerçekiminin de etkisiyle yanaklar aşağıya doğru sarkabilir. Tüm bu değişimler çok yavaş olsa da zamanlar daha da belirginleşerek devam eder.
Dişlere yapılan tedaviler, çevre dokular da desteklenirse daha çekici ve sağlıklı bir gülümsemeye dönüşebilir. Böyle bir gülümseme diş tedavisinden sonra dudaklardaki doku kaybı, dermal dolgu maddeleriyle hafifçe desteklenebilir. Bu destekleme, yeniden dudak yapma değil, tam tersine, dokulardaki kaybı tamamlamak amacıyla yapılabilir.
Belirgenleşen gülme çizgileri, elmacık kemik ve yanaklarda oluşan çökmeler yine dolgu maddeleriyle doldurulabilir. Başka bir yüze ve ifadeye dönüşmeden yapılan bu tedavi dudak-diş estetiğini ve bütünlüğünü sağlamasına yardımcı olabilir.
Botoks uygulamasını çoğunlukla göz çevresi ve alında oluşan mimik çizgileri belirginleşmesin diye yapılır. Amaç, yüz ifadesini değiştirmek değildir. Sadece daha genç bir ifade kazandırmak ve kişinin kendine güveninin artmasına yardımcı olmak için uygulanır.
Bununla birlikte, gülerken diş etlerinin çok fazla gözükmesi anlamına gelen gummy smile sorunu ise yine dermal dolgu materyalleri ve botoksla daha estetik hale getirilebilir.
Hem diş hekimleri hem de ortodontistler diş üzerinde çalışırlar. Her ikisi de hastaların iyi ağız sağlığına yardımcı olan profesyonel bakım sağlar ve her ikisi de diş hekimliği okulu mezunudur. Diş hekiminiz ortodontik hizmetleri tam olarak sunabilmesi için bu alanda da uzmanlaşması gerekir.
Diş hekimleri genel ağız sağlığıyla ilgilenmektedir. Diş hekimleri çürük dişleri (dolgular) tedavi eder ve başarısız dişleri (ekstraksiyonlar) çıkarır. Genellikle çürümüş, şekilsiz veya kırılmış dişlerin görünümünü ve işlevini geliştirmek için kron, kaplama veya yapıştırma gibi hizmetler sağlarlar. Diş hekimleri ağızda anormallikler arar ve hastalara diş hastalıklarını nasıl önleyeceklerini öğretir.
Ortodonti, diş hekimliğinin devamında sunulan uzmanlaşmaya yardımcı olan bir eğitimdir. Diğer diş uzmanları arasında kök kanallarında uzmanlaşmış endodontistler; dişeti hastalığının tedavisinde uzmanlaşmış periodontistler; 21 yaş altı için diş bakımı konusunda uzmanlaşmış pediatrik diş hekimleri; yüz, ağız ve çene cerrahisinde uzmanlaşmış oral ve maksillofasiyal cerrahlardır. Ortodontistler, ısırmaya odaklanan uzmanlardır; dişlerin nasıl birleştiği ve işlev gördüğü, nasıl hizalandıkları, çenelere nasıl yerleştirildikleri ve üst ve alt çenelerin konumlandırılması ve boyutlarıyla ilgilenirler.
Ortodonti (telsiz diş düzeltme) tedavisi çapraşık dişleri düzeltmek için uygulanan bir yöntemdir. Şeffaf plaklarla (aligner) ortalama 8 ay süren bir tedaviyle çapraşık dişler ve diş eti tedavileri kombine bir şekilde düzeltilebilmektedir. Görünüm olarak kişiyi rahatsız eden diş teli kullanımına gerek olmadan kişiye özel şeffaf plaklarla dişler düzgün hale getirilebilmektedir.
Çapraşık diş tedavisinde kullanılan diş teli uygulamasının kişilerde yarattığı rahatsızlığı gidermek için geliştirilen ve kişinin dişlerine uygun olarak hazırlanan şeffaf plaklarla görünürlük sorununu ortadan kaldıran etkili bir tedavidir.
Porselen laminalar, dişin yüzeyini kaplayan ve kozmetik kusurları gizleyen, daha beyaz ve hayalinizdeki düzgün bir görünüme sahip olunmasını sağlayan diş estetiği uygulamasıdır.
Eğer doğru malzeme ve teknikle yapılırsa uzun yıllar boyunca dişlerinizin istediğiniz güzellikte görünmesine yardımcı olacaktır. Laminalarda iki seçenek mevcuttur: Kompozit laminalar (bonding) ve porselen laminalar. Hem kompozit hem de porselen lamina kaplamaların avantajları ve olası dezavantajları vardır.
Laminaların kalıcılığı ve ömrü, ömrünüz kadardır. Bu yapılan lens gibi laminalar dişin minesine kaynar gibi bağlanır. Kendi dişinize zarar verir, ne yaparsanız laminanıza da o kadar zarar verirsiniz. Çatal ısırıp kırmak veya düşüp kırmak ya da yeterli fırçalamadığınız için diş eti problemine bağlı hasarlar oluşabilir. Laminaların ömrü porselen veya kompozit kaplamalara ve bunlara ne kadar iyi bakıldığına bağlıdır. Kompozit lamina yani bondinglerin her yıl düzenli diş bakımında polisajlarının yapılması gerekir.
Kompozit ve porselen kaplamalar arasındaki fark nedir?
Kompozit kaplamalar, dişe bir seferde bir tabaka halinde uygulanan sentetik bir reçine ve cam karışımından yapılır. Porselen laminalar, dişin ön yüzüne yerleştirilen lens inceliğinde porselen kaplamalardır.
Kompozit kaplamaların avantajları, porselen kaplamalar kadar pahalı değildir. Çatlaklar onarılabilir. Doğal dişler daha az inceltilir. Dezavantajları ise daha az dayanıklıdır ve lekeler daha kolay ortaya çıkar. Kullanım ömrü porselen kaplamalardan daha kısadır. Kompozit kaplamalar porselen kadar doğal görünmeyebilir, en azından daha biraz daha mat görünebilir.
Porselen kaplamaların avantajları lekelere karşı daha dayanıklıdır. Son derece doğal estetik bir görünüm sağlar. Daha uzun ömürlüdür. Potansiyel dezavantajlar ise hasarlı kaplamalar tamir edilemez, değiştirilmeleri gerekir. Tedavinin tamamlanması daha uzun sürer (normalde 3 gündür).
Değiştirilme sebepleri