Manavgat’ı unutmayalım

Tarihimizin en büyük yangın felaketi olarak kayıtlara geçen Manavgat yangınlarında hasar tespit çalışmaları devam ediyor.Zararı tam olarak bilemiyoruz ama 60 bine yakın hektar yanan ormanlarla birlikte, bölge zeytinliklerinin de dörtte birine yakınının yandığı tahmin ediliyor.

Haberin Devamı

Antalya zeytinciliğimizin zayıf halkalarından.
Ülkenin en çok turist alan, en yüksek yatak kapasiteli bölgelerinden olsa da bu avantajlarını zeytinyağı tüketimine henüz yansıtamamış durumda.
Akdeniz’in kalbi, otlarıyla, sebzeleriyle ünlü mutfağında da zeytinyağı kullanımı şimdilik olması gerektiği noktada değil.
Zeytinyağı ile doğan mutfağın, hayatına ayçiçekle devam etmesinin en canlı örneklerinden biri Antalya.
Kısa zamanda ürün verdiği ve fidesinin fiyatının uygunluğu nedeniyle yoğun olarak dikilen Gemlik zeytini bölgede pek mutlu değil.
Kuzey Ege’nin ikliminde genetik gelişimini tamamlayan Gemlik, bölgenin sıcak iklimine pek uyum sağlayamamış görünüyor.
Zaten Kuzey Ege’den daha yüksek olan sıcaklığa küresel ısınma etkisi de eklenince Gemlikli zeytin, Antalya’da epey gurbette hissediyor kendini.
Tüm olumsuzluklara rağmen bölgede Karabelen, Büyükakça, Zeytin Parkı gibi butik üreticiler Antalya’nın yerli çeşitleri Tavşan Yüreği ve Beylik gibi çeşitleri yaşatmak için mücadele veriyor.
Mutlaka daha fazla isim var ancak benim tanıdığım, ürünlerini tatma şansım olanlar bunlar.
Bölgede tanımadığım nice kahraman üretici var.
Muğla’dan çok daha büyük bir hasar var, gerek orman gerek zeytinlik olarak.
Yangından kurtulan zeytinlikleri ve üreticilerini zor günler bekliyor.
Şüphesiz yangın başladığından bu yana gösterilen dayanışma ruhu, sonrasında yapılacak onarma çalışmaları bölgenin yaralarını sarmakta büyük önem taşıyacak.
Yine de zeytinyağı sever ve tüketici olarak Antalyalı üreticilere destek olmayı hep aklımızda tutalım.
Bölgenin Tavşan Yüreği, Beylik, halk arasında Giritli olarak bilinen özgün zeytinlerinin çoğu yaşlı, damla sulamaya uygun olmayan, coğrafi zorluklar taşıyan zeytinliklerden oluşması buraların zeytincisine destek için yeterli sebepken bir de yangın eklendi.
Yani Antalya zeytinyağına daha da çok destek olmamız gerekiyor.
Yangın zaten kurak olan topraklarda ısının iyice yükselmesine, zeytinliklerin normalden daha fazla su stresine girmesine neden oldu.
Bu senenin mahsulünde bu susuzluk ve sıcaklığın imzası olacak.
Acımsı tadın daha yüksek olması kaçınılmaz.
Normalde zeytinyağında çok makbul bir özellik değildir bu durum.
Bu yıl seve seve göz yumacağımız bir kusur bu odunsuluk hissi.
Geçirdiğimiz yazı, kaybettiğimiz ormanları, verdiğimiz sözleri hatırlatması açısından bu acılığa katlanacağız.
Antalya’nın yangının izini taşıyan zeytinlerini tam da bu yüzden seveceğiz.
Aynı şey Muğlalı zeytinler ve zeytinyağı için de geçerli...
Japonların kırılan seramikleri altın ilave ederek onarması ve kusuru değerin bir parçasına dönüştürmesi misali büyük kayıplar veren, yangın yüzünden normalde kavrulduğu sıcağın çok daha fazlasına maruz kalan zeytinlerimizi hatalarıyla kucaklacağız.
Zeytinyağlı yemekleri, zeytinyağıyla yapmak
bu yıl daha da anlamlı olacak.

Yazarın Tüm Yazıları