İkonlar arası diyaloglar

Haberin Devamı

Prada’dan sıradışı bir proje: The Iconoclast. Marka, sinema dünyasının en tanınmış kostüm tasarımcılarıyla işbirliğine giderek, Londra, New York ve Paris’teki mağazalarına tasarımlarıyla yeni bir görsel kimlik yarattı


Moda dünyasında bir markanın varolabilmesi için senede iki veya dört adet koleksiyon çıkarması, reklam kampanyasını yapması elbette günümüzdeki ciddi rekabet ortamı içerisinde yeterli değil. Markalar, kimlik algıları ve konumlamaları açısından disiplinler arası projelere maksimum önemi vermek durumundalar. Bunun son zamanlardaki en iyi örneklerinden biriyse Prada’nın ‘Iconoclast’ projesi oldu bence.
Geçen yıllarda tanınmış moda editörleriyle gerçekleştirilen proje kapsamında bu yıl, sinema dünyasının en tanınmış ve vizyon sahibi kostüm tasarımcıları, Londra, New York ve Paris’teki mağazalarda tasarımlarıyla yeni bir görsel kimlik yarattı. Her biri rafine sinematografik stilleri ve dramatik etkileriyle mağazaları sergi alanlarına çevirdiler. Bu proje, bir yandan moda ve diğer dünyaları deneysel karşılaşmalarla bir araya getirirken, bir yandan da sinemanın en parlak yönetmenlerinden aldığı ilhamı sergilemiş oldu. Bu yıl üçüncüsü yapılan ‘The Iconoclast’ projesi, New York, Londra ve Paris olmak üzere üç ayakta gerçekleşti. New York’ta, ödüllü kostüm tasarımcısı Michael Wilkinson’la mimar ve sergi tasarımcısı Tim Martin, Londra’da günümüzün en özgün kostüm tasarımcılarından biri olan görsel sanatçı Arienne Philips, son olarak da Paris’te, İtalyan figüratif kültürünün sinema dünyasındaki başarısına katkıda bulunan en önemli isimlerden biri olan Milena Canonero’yu ağırladı.
Arienne Philips yirmi yıla yakındır Madonna’nın albüm kapaklarının, müzik videolarının kostüm tasarımcısı. 2006’da Jim Mangold’un ‘Walk the line’ filmi ve 2012’de Madonna’nın ilk yönetmelik denemesi olan W.E. filmi için olmak üzere kostüm tasarımı dalında iki kez Oscar’a aday gösterildi. İkincisi için meslektaşlarınca ‘Kostüm Tasarımcıları Derneği’ ödülüne layık görüldü. Tom Ford’un ilk yönettiği yapım olan ve çok başarılı kostümleriyle ‘A Single Man’ filmindeki çalışması içinse BAFTA ödülüne aday gösterilmişti.


Favori proje Paris’te


Benim bu seri içerisinde en beğendiğim, kostüm tasarımcısı olarak sinemanın büyük ustalarıyla yaptığı çalışmalarla Milena Canonero’nun Paris’teki projesi oldu. Canonero, en unutulmaz çalışmaları arasında yer alan Stanley Kubrick’in ‘Barry Lyndon’, Alan Parker’ın ‘Midnight Express’, Francis Ford Coppola’nın ‘Baba III’, Warren Beatty’nin ‘Dick Tracy’, Sofia Coppola’nın ‘Marie Antoinette’ ve en son olarak da Wes Anderson’ın ‘Büyük Budapeşte Oteli’ gibi filmleriyle pek çok ödüle layık görüldü.
Milena Canonero, sinema, fotoğrafçılık ve resim alanındaki deneyimlerinden hareket ederek, 2015 ilkbahar/yaz koleksiyonunu, ateş, hava ve toprak olmak üzere dört elementle yorumlamış ve onları beşinci element olan insan sevgisiyle sentezleyen hayali durumlar yaratmış. Sergideki tüm cansız mankenler, önce gerçek modellerle yapılan poz çalışmaları, bunların daha sonra kalıplarının çıkarılarak üretilmesiyle elde edilmiş. Sonuç olarak da mağazanın içerisinde her köşede capcanlı hikâyeler yaratılmış ve modayla hikâye anlatıcılığı arasında güçlü bir diyalog kurulmuş.

Yazarın Tüm Yazıları