Kaybedecek ne suyumuz ne de dakikamız kaldı

21 Aralık günü, yılın en kısa günü olarak yaşanırken, 21 Aralık gecesi de yılın en uzun gecesi oldu. 
* 
Biz uzun ve kısa diyerek geçiyoruz ama bu konudan kitaplar dolusu malzeme çıkıyor. 
Örneğin astroloji... Bu alanla ilgili bilgim sıfır büyüklüğünde... Güneş, oğlak dönencesine girerken, terazi yükselirken, Venüs de Plüton’la ne işler karıştırır bilemiyorum. 
Lakin sağlık, huzur, mutluluk, başarı, bereket, aşk, uyum, denge, adalet, ahenk getirsinler isterim. Hangi gezegenden, hangi dönenceden gelirse gelsin ama gelsin!
Yeter ki hırs, tutku ve güç savaşlarının malzemesi olmayalım. 

KARANLIK, MUTSUZLUKTUR 

Efendim, günlerdir karanlıkta işe gidip geliniyor. 
Öğrenciler, işçiler, memurlar alaca karanlıkta sokaktalar.  
*
Karanlık, mutsuzluk ve karamsarlık demektir. 
İnsanların yüzünden düşen bin parça, kimsenin neşesi yok.  
Metroda, otobüste, gemide gülen insana rastlanmıyor. 
İnsan sağlığı açısından bu durum normal değil.

GÜNEŞ ÜLKESİYİZ 

Bu ülke güneş ülkesidir. 
Bizde yaşam, güneşin doğuşuyla başlar. 
Üzerine güneş doğmadan uyanan insanlarımız da vardır... Annelerimiz, babalarımız, ninelerimiz, eli nasırlı köylülerimiz, tarım işçilerimiz, temizlik görevlilerimiz... 
*
Doğrusu, güneşe selam durarak, enerjik bir şekilde güne başlamalı. 
Milyonlarca insanın gecenin kör karanlığında evlerinden çıkıp, karanlıkta yürümesi, yolculuk yapması, özellikle okul çocuklarıyla kadınları daha da endişelendiriyor. 
Enerji Bakanlığının, tasarruf amacıyla kalıcı hale getirdiği yaz saati uygulamasının yarattığı olumsuzluk giderilmeli.  
 
BURSA’DA DA SUSUZLUK ENDİŞESİ 

KIŞ mevsimindeyiz. Ancak beklenen yağışlar bir türlü gelmedi. 
Geçtiğimiz hafta İstanbul’dan Kars’a, Kars’tan İstanbul’a seyahat ettim. Karslılar, memleketlerinde böyle bir kış yaşanmadığını, yeterli yağışın gelmediğini, havaların da hiç bu kadar sıcak olmadığını söylüyorlar. 
*
Çok sayıda kenti, büyük bir coğrafyayı havadan da izledim. Dağlarımızda kar yok denecek kadar az. 
Durumlar kötü. 
Bursa da sıcak... 
Birkaç gündür havanın soğuması bir yana sanki yaz günleri yaşanıyor. Eskiden böyle böylesi havalara ‘pastırma yazı’ denirdi ama çok kısa sürerdi. 
Alarm zilleri çalıyor. 
İklim değişikliği, küresel sıcaklık ve kuraklık konularını, ‘hikaye’ veya ‘batının yeni bir oyunu’ olarak görenler yanılıyorlar. 
Dünya ısınıyor. 

SU, GIDA, ENERJİ 

Su sıkıntısı kapıda...  
Bursa’nın barajları ve göletleri de ağzını gökyüzüne çevirmiş kar ve yağmur bekliyor. 
Çoğu, olması gereken doluluğun altında şu an. 
Bursa susuzluk çekerse, diğer büyük kentler de daha büyük ve ciddi sorunlarla, su kesintileriyle karşı karşıya kalırlar. 
Gıda üretimi hem yetersiz kalır, hem ürünlerin fiyatları yüksek olur. 
Enerji üretiminde oluşacak yetersizlikler ülkemizi sıkıntıya sokar. Maliyet artışları endüstri, sanayi ve imalat sektörlerini darboğaza iter. Enerjide daha çok dışa bağımlılık oluşur. 
Hafife almayalım. 
Susuzluk eskiden de oluyordu diyerek kulak arkası etmeyelim.  

SU SEFERBERLİĞİ 

Su, gıda ve enerji için acil ve etkili politikalar oluşturmalıyız. 
Hatta seferberlik ilan edilmeli; su seferberliği... 
* 
Evsel içme ve kullanma, tarımsal sulama ile sanayi ve endüstride tüketilen su için sürdürülebilir yöntemler gerekli. 
Yeraltı suyunun kullanımında özel politikalar yürürlüğe girmeli. 
Tasarruf anlayışı, kültüre dönüşmeli, alışkanlık oluşturmalı.  
Devlet ve yerel yönetimlerin çabaları var ama daha da etkin olmalı. 
Sözde, gösterişte ve reklamlarda kalmayan, isabetli etkinlikler öne çıkartılmalı. 
*
Sorun büyüyerek kördüğüm olmadan, tüm ülkeyi, kurumları, sektörleri ve yurttaşları kapsayacak şekilde etkili bir su politikası oluşturulmalı. 
Kaybedecek ne bir damla suyumuz, ne de bir dakikamız kaldı!