Koca Türk devleti Osmanlı, 200 yıllık gerileme döneminin sonuna gelmiş, direncini kaybetmiş, aldığı borçları savaş masraflarına, maaşlara, bahşişlere, saray inşaatlarına gömmüş, faizleri bile ödeyemez hale gelmiş, mali sistem çökmüş. Hal böyle olunca birlik ve dirlik kalmamış.
Ülkelerden ve Rothschild Ailesinden alınan kredilerin ödenmemesiyle verilen teminatlar da gider.
Balkanlar, Kıbrıs ve Ege adaları elden çıkar. Bunlar yetmemiş gibi padişah ve saray hükümeti, 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkesi’ni (Mütarekesi) imzalar, Osmanlı darmadağın olur.
*
İngiltere (Britanya İmparatorluğu), Fransa ve Rusya öncülüğünde oluşan ve ABD, Yunanistan, Belçika, Japonya, Romanya, Karadağ, Sırbistan’ın da katıldığı İtilaf devletleri I. Dünya Savaşının sonunda, Alman, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorlukları ve Bulgar Krallığı’nın oluşturduğu İttifak devletleri’ni yendi.
Kaybedenler bedel ödedi.
Bebeklerimiz artık hastanelerde dünyaya gözlerini açıyorlar.
Evde, bağda, bahçede doğum olmuyor…
Evde, iş yerinde, takside, dolmuşta, acil servis kapısında olan doğumlar artık haber değeri taşıyor…
*
SAĞLIK HAKKI
Bireyin ve toplum sağlığının korunması için bebeklerin sağlıklı, hastalıklara karşı dayanıklı ve bağışık bireyler olması sağlanmalı.
Moral bozucu ve üzüntü verici olaylarla karşılaşmadık.
Ortalık sakindi.
KATLİAM GİBİ KAZALAR OLMADI
Mesela canımızı yakan, toplu katliam gibi trafik kazası haberleri gelmedi şükür...
*
Bilirsiniz, üç, dört günlük bayramlarda yollar kan gölüne döner, 100-150 kişi hayatını kaybederdi.
Galiba trafik işaret ve kurallarına uymaya başladık.
Kulübün resmi web sitesinde ( https://www.trabzonspor.org.tr/tr/arsiv/basarilarimiz ) 7 kez Türkiye Süper Lig Şampiyonluğu kazanıldığı yazıyor; 1975-76 1976-77 1978-79 1979-80 1980-81 1983-84 ile 2010-11
*
7 Mİ, 8 Mİ?
Kulüp yöneticileri ve taraftarlar ‘şike davası’ diye bilinen sürecin yaşandığı 2010-2011 sezonu için, ‘şampiyonluk kupası bir gün kulübümüze gelecek’ diyorlar.
*
Tartışmalı bir konu ama halkımızın büyük bir kısmı o yılın şampiyonunun Trabzonspor olduğuna inanıyorlar.
Birçok sebep sayılabilir. En belirgin ikisinin, Covid-19 önlemleriyle yaşama sevincinin kaybı ve ekonomik krizin getirdiği geçim sıkıntısı olduğu söylenebilir.
Havamızda değiliz, nasıl eğlenelim, coşalım, kopalım, ortamlara akalım ki!
*
Bilirsiniz, aslında kitlesel kutlamaları seven bir milletiz.
Özellikle resmi bayramlarda, kentlerin fetihleri ve kurtuluş yıldönümlerinde çocukların, gençlerin, öğrencilerin, her yaştan insanın ilgiyle izlediği törenlerimiz var.
Kent merkezlerindeki statlarda, salonlarda ve meydanlarda resmi geçitler, folklor, müzik ve gösteriler yapılırdı.
Büyüyen kentler, yıkılan statlar ve salonlar eskisi gibi toplanmamızı, bir araya gelmemizi engelliyor şimdilerde...
Doğrusu yadırgamadım!
1 Nisan şakalarına gerek var mı? İşlerimiz şaka gibi zaten...
Ama hepsi de gerçek!..
*
1 Nisan şakalarının pabucunu dama attık...
Başka bir sebep ne olabilir?
Sanki şöyle sesleniyorsunuz bana; ‘Hocam, Allah aşkına millette şaka yapacak, eğlenecek, neşelenecek hal mi kaldı? Ailesine ve arkadaşlarına nasıl şaka yapabilsin!..’ Haklısınız, bakın bunu hiç düşünmemiştim...
BUGÜN 14 NİSAN
İyi ki geceyle gündüzün eşit olduğu günlerdeyiz.
Oruç tutanların zorlanmayacağı bir mevsimdeyiz.
*
İslamın şartlarından olan oruç birçok dinde var. ‘Bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak’ anlamına gelen oruç ile verdiği nimetler için yüce Tanrı’ya şükrediyor, sabretmeyi, açlığı ve yokluğu daha iyi anlıyoruz.
*
Orucu sağlıklı insanlar tutar.
Mutlu bir ramazan geçirebilmek için iftar ve sahurda beslenmeye dikkat edilir.
Yazılanlar sadece bedenle ilgili ve insanın bütün olarak temizliğini tanımlamaz.
İnsanın içi de temiz olacak arkadaş!
İç ve dış temizliğe önem vermeli.
Hastalıklardan da korunulur.
Sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yaşam için temizlik şart…
İÇİ DIŞI TEMİZ OLMALI
Bir insanın içi; öfke, kin, intikam, hırs, çekememezlik, haset, karamsarlık gibi olumsuz duygularla doluysa ruhu da kirlenip, kapkara oluyor.