Yağ sahtekârlığına dikkat!

Amerika’da yayımlanan yeni bir çalışma Türkiye dahil pek çok ülkedeki çörekotu yağı sahtekârlığını ortaya koydu. Çalışma ülkemizde çörekotu yağlarında yüzde 40’a varan oranda sahtecilik yapıldığını gösteriyor. Öte yandan ayçiçeğiyağı da mentol eklenip nane yağı diye satılıyor, kara mürver ürünlerine mor pirinç veya mor havuç ekstreleri koyuluyor. Yağdaki sahtekârlığın sağlığa olumsuz sonuçları bazen ölüme kadar gidebiliyor.

Haberin Devamı

Amerika’da bitkisel ilaçlar, ürünler ve gıda takviyeleriyle ilgili çalışmalar yapan, kâr amacı gütmeyen bir organizasyon var: American Botanical Council (ABC-Amerikan Bitkiseller Konseyi). Geçenlerde konseyin bitkisel ürünlerdeki
tağşişatı (bir şeyin içine başka bir madde karıştırma) ortaya koyan bir raporu açıklandı. Ben de bu konseyin konuyla ilgili programında çalışan farmakognozi doçenti Dr. Ecz. Nilüfer Orhan’la görüştüm ve özellikle çörekotu yağındaki hileyle ilgili bilgi aldım. Görünen o ki Türkiye’de çok popüler olan çörekotu yağı Amerika da dahil birçok ülkede de revaçtaymış. Çalışmaya göre çörekotu yağı kalitesi ülkeden ülkeye değişkenlik gösteriyor. Raporda, Türkiye’de satın alınan her 100 üründen 40’ında sahtecilik yapıldığı görülüyor.
Yağ sahtekârlığına dikkat

Sarı kantaronda çok var

Haberin Devamı

Doç. Dr. Ecz. Nilüfer Orhan “Tağşişat tüm bitkisel ürünlerde olabiliyor ama Türkiye’de özellikle uçucu ve sabit yağlarda çok ciddi bir sahtecilik var” diyor ve üreticilerin yağın fiyatını düşürmek için pahalı yağları ucuz yağlarla karıştırabildiğini söylüyor. Hatta bazen istenen yağ pazarlanan üründe hiç yer almayabiliyormuş bile. Örneğin ayçiçeğiyağının içerisine nane yağına kokusunu veren mentol maddesini ekleyip, bu yağ nane yağı diye satan firmalar varmış. “Kokladığınızda nane gibi kokuyor ama analiz ettiğinizde nane yağı olmadığını görüyoruz. Kara mürver ürünlerine mor pirinç veya mor havuç ekstreleri koyuyorlar” diyor.
Yağ sahtekârlığına dikkat

Sarı kantaron, gül, bergamot, tarçın, lavanta, oğulotu, nane, çay ağacı, tarçın, sandal ağacı, kekik ve çörekotu yağlarıyla zeytinyağı en çok sahtecilik yapılan ürünler. Öyle ki ucuz yağlara klorofil ekleyerek rengi yeşile döndürüp rafine edilmemiş zeytinyağı diye satılıyormuş. Bu sahtekârlık sonucu ürünler beklenen etkiyi vermiyor, halk doğal ürünlere olan inancını yitirip kimyasal alternatiflere yöneliyor.

Haberin Devamı

Bir başka sorunsa içine farklı maddeler karıştırılan ürünlerin beklenmeyen yan etkilere yol açması... Orhan çörekotu yağına dair vakaları incelerken karşılaştığı örnekleri şöyle anlatıyor: “Çörekotu yağıyla tohumları karışan siyah tohumlu bir bitki (Agrostemma githago) var. Çörekotu diye onun tohumlarını yanlışlıkla toplayıp karıştırıyorlar. O karışan tohumlar, geçmişte ölümlere yol açmış. Hindistan’da çörekotu ve hardal yağları yemeklik yağ olarak kullanılıyor. 1998’de yine başka bir bitkinin tohumundan (Argemone mexicana) elde edilen yağla karışıyor. O yemeği yiyen 3 bin kişi hastalanıyor, çoğu çocuk 65 kişi ölüyor. Çok dikkatli olmak lazım.”

Haberin Devamı

‘Sağlık Bakanlığı onaylamalı’

Orhan, gıda takviyelerine Sağlık Bakanlığı yerine Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından onay verildiğini söylüyor. Ayrıca bu onay süreci beyana göre ilerliyormuş. Yani firma başvurusunu yapıyor, ‘Ürünümün içinde şu bitki, bu madde var’ diyor. Yani analiz yapılmıyor! Oysa bu ürünlerin de ilaçlar gibi sağlığımıza ciddi etkileri var. Hatırlarsınız, sibutramin içeren ve bitkisel diye pazarlanan zayıflama ürünleri birçok kişinin hayatını kaybetmesine yol açmıştı. Bu nedenle Orhan “Bunların analizlerinin de bir ilaçmış gibi Sağlık Bakanlığı tarafından yapılıp ona istinaden onay alması en doğrusu olur” diyor.

Hangi ürünlerini tercih etmeliyiz?
Gerçekle sahte ürünü ayırt etmenin zor olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ecz. Nilüfer Orhan “Bu ayrımı gözle yapamazsınız, mutlaka analiz gerekir. Öte yandan bitkisel ilaçlarda reklam yasağı varken gıda takviyelerinde serbest. Bu nedenle içeriği daha az güvenilir bir ürün reklam etkisiyle tüketicinin zihninde kalabiliyor, daha güvenilir olduğu düşünülüyor. Oysa durum tam tersi olabiliyor. Bu nedenle tüketicilere ucuz ürünlere karşı dikkatli olmalarını tavsiye ediyorum” diyor ve şöyle devam ediyor:
Yağ sahtekârlığına dikkat
- Sabit ve uçucu yağları aktar yerine eczaneden alın.
- Üniversitelerle ortaklaşa ürün geliştiren, ürün analizleri üniversite laboratuvarlarında yapılan güvenilir markaları tercih edin.
- Bir ürünün bitkisel ilaç formu varsa onu alın. Çünkü bitkisel ilaçlar Sağlık Bakanlığı onaylıdır.
- Konseyin bitkisel ürünlerde tağşişat raporlarına ulaşmak internet sitesini inceleyebilirsiniz:
www.herbalgram.org/resources/botanical-adulterants-prevention-program

Haberin Devamı

Baharatta da oluyor
Bitkisel ürünler uçucu ve sabit yağlarla sınırlı değil. Ve ne yazık ki baharatta, bitki ekstrelerinde ve diğer bitkisel ürünlerde de sahtecilik sıkça karşımıza çıkıyor. Doç. Dr. Ecz. Nilüfer Orhan analizlerde karşılaştıkları bazı örnekleri bizlerle paylaşıyor:
Yağ sahtekârlığına dikkat

“Kırmızı toz biberin içine azotlu sentetik boyalar, zerdeçal içine kurşun kromat ve metanil sarısı eklenerek kalitesiz ürün kaliteli ve çekici gösterilmeye çalışılıyor. Kekik baharatının mikroskop altında incelenmesiyle içinde laden, zeytin, sumak ve mersin bitkilerinin yapraklarına rastlanmış. Safran örnekleri analiz edildiğinde içinde kırmızıya boyanmış mısır püskülleri, nar meyve kabukları, nar meyve lifleri, aspir ve aynısefa çiçeklerinin parçaları görülmüş. Turna yemişi ekstreleri idrar yolları enfeksiyonlarına karşı kullanılıyor. Diğer mor-kırmızı renkli bitkilerden bamya çiçeği, siyah pirinç, siyah fasulye ve kara dut ekstrelerinin turna yemişinin içinde kullanıldığı biliniyor.” Örnekleri çoğaltmak elbette mümkün. Turna yemişi gibi birçok bitki ekstresinin eczanelerde satılan standardize seçenekleri var. Sağlık açısından beklediğiniz faydayı görmek ve karşılaşabileceğiniz risklerden korunmak adına bu ürünleri eczacınıza danışarak temin etmenizi öneriyorum.

Yazarın Tüm Yazıları