Dayak yasak!

2015 yılının son günlerinde katıldığım bir toplantı sayesinde “2016 yılında yapmak istediklerim, hayallerim, hedeflerim” listemin en başında yer alacak maddeyi belirledim: Çocuklara dayak yasak olmak zorunda! Daha da geç olmadan, hemen ve elbirliği ile bu yasağın 2016’da yürürlüğe girmesi için çalışmak şart...

Haberin Devamı

2015 yılının son günlerinde katıldığım bir toplantı sayesinde “2016 yılında yapmak istediklerim, hayallerim, hedeflerim” listemin en başında yer alacak maddeyi belirledim: Çocuklara dayak yasak olmak zorunda! Daha da geç olmadan, hemen ve elbirliği ile bu yasağın 2016’da yürürlüğe girmesi için çalışmak şart...

Dayak yasak

Geçen hafta Ankara’da, fiziksel cezanın yasaklanması için bir yol haritası hazırlamak amacıyla, Yüksek Öğretimde Rehberliği Tanıtma ve Rehber Yetiştirme Vakfı (YORET), Uluslararası Çocuk Merkezi (ICC), İsveç Konsolosluğu ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi işbirliğiyle bir yuvarlak masa toplantısı düzenlendi. Çocuğa Bedensel Cezalandırmayı Sonlandırmak için Küresel İnisiyatif Koordinatörü Peter Newell ve Stockholm Üniversitesi Çocuk Hakları Merkezi’nden Doç. Dr. Pernilla Leviner, toplantıda çarpıcı bilgiler aktardı.
Bedensel ceza üzerine yapılan 200’ü aşkın bilimsel araştırma, dayağın zararlarını yıllardır ortaya koymakta: Bedensel cezanın saldırganlık, suça yönelme, zihinsel sağlık sorunları, yetersiz bilişsel gelişim ve aile içi şiddet gibi durumlarla güçlü bir bağlantısı var.
Bedensel cezaya karşı yasağı ilk uygulayan ülke, 1979 yılında İsveç.

DAYAĞIN YASAKLANMASI ANAYASAL BİR ZORUNLULUK

Peter Newell, Türkiye Hükümeti’nin dayağı yasaklama yönündeki ilk taahhüdünü 2010 yılında yaptığını söyledi. Bugün yasağın tam olarak geçerli olduğu 47 ülke var. Bu ülkelerde, evde, sokakta, gündüz bakımında, eğitimde, nerede olursa olsunlar ve dayak atan kim olursa olsun çocuklar yasanın koruyuculuğu altında.
53 ülke de tam bir yasak için açık taahhütte bulunmuş ve Türkiye de bu 53 ülke arasında yer alıyor.
Diğer yandan, önce 2005, sonra da 2012 yılında Türkiye’nin şarta uygun davranmadığı belirlenmiş. Peter Newell, Türkiye’nin durumunu şöyle özetledi: “TC Anayasası’nda 2010’da yapılan bir değişiklik, devletin ‘çocukların her tür istismar ve şiddete karşı korunmaları için önlemler almasını’ öngörmekte. Dolayısıyla, her tür bedensel cezanın yasaklanması ve ortadan kaldırılması aynı zamanda anayasal bir zorunluluktur. Bunu gerçekleştirmesi durumunda Türkiye, Avrupa’daki devletlerin çoğunluğuyla aynı safta yer alacaktır ve çocukların kasıtlı olarak dövülmesi gibi olaylara karşı yasal korunma hakkına saygıyı öngören hareketin parçası olacaktır.”
Ülkemizde, diğer ülkelere benzer olarak “çocukları dayakla değil pozitif disiplin ile eğitmek için öncelikle anne-babaların, toplumun eğitilmesi gerek” düşüncesinin hakim olduğu bir ortam var. Toplantı sırasında Peter Newell’in bu konu ile ilgili bir yorumu oldukça çarpıcıydı:
“Biz ebeveynleri ve diğerlerini bu yollara başvurmamaları için eğitmeye çalışırken neden çocuklar dayağa ve incitilmeye karşı hukuksal koruma için eğitimin sonuçlarını beklemek zorunda kalsınlar ki? Herhalde hiç kimse kadınların dövülmesini yasaklamadan önce herkesin öfke yönetimi eğitimi almasının ve erkeklere tam istihdam sağlanmasının gerekli olduğunu iddia etmeyecektir. Aynı durum çocuklar için de geçerlidir; onların da beklemesi kabul edilemez.”
Stockholm Üniversitesi Çocuk Hakları Merkezi’nden Doç. Dr. Pernilla Leviner ise bedensel cezalandırma yasağının kendi ülkesi İsveç’te 1979’da yürürlüğe girdiğini, bundan önce bir seri yasal reformun olduğunu anlattı. Örneğin okullarda bedensel cezalandırmanın yasaklanması 1958 yılında, çocuk koruma reformu 1960’larda gerçekleşmiş.
Bedensel ceza yasağı şöyle diyor: “Çocukların bakım, güvenlik ve iyi yetiştirilme hakları vardır. Çocukların kişiliklerine, bağımsız bireyler olarak çocuklara saygılı davranılacaktır ve bedensel cezalandırma ya da diğer aşağılayıcı muameleye maruz bırakılamazlar.”

Haberin Devamı

Dayak yasak

Haberin Devamı

GERÇEK DİSİPLİN GÜCE DAYANMAZ

Çocuklara yönelik fiziksel cezanın ortadan kaldırılması konusunda bir kitapçık hazırlayan Avrupa Konseyi, çok sık sorulan sorulara şu cevapları hazırlamış:
Eğer anne babalar fiziksel cezadan vazgeçmeye zorlanırsa çocuklar şımarıp disiplinsiz olmazlar mı?
- Hayır! Gerçek disiplin güce dayanmaz. Anlayış, karşılıklı saygı ve hoşgörüden kaynaklanır. Bebekler yaşama bağımlı olarak başlarlar ve büyüdükçe öz disiplinli bir olgunluğa ulaşmada yetişkinlerin -özellikle anne babalarının- yönlendiricilik ve desteğine ihtiyaç duyarlar. Fiziksel ceza, nasıl davranmaları gerektiği konusunda çocuklara hiçbir şey anlatmaz. Tersine, çocuklara vurma, kötü davranma dersidir. Bu ders onlara, sevgi ve saygı duymaları gereken anne babalarının sorun çözmek için kendilerine karşı şiddet kullanmayı kabul ettiklerini öğretir. Çocuklar anne babalarının salt söylediklerinden değil, yaptıklarından da öğrenir.
Çocukken dayak yerdim ve bu da bana bir zarar vermedi. Aslına bakılırsa, eğer annem ve babam bana fiziksel ceza uygulamasalardı, bugün olduğum yerde olamazdım.
- Nereden biliyorsunuz? Anne ve babalarımız bizi hiç dövmeseydi, bugün nasıl olacağımızı kimse bilemez. Dayağın kendilerine zarar vermediğini söyleyenlerden kaçı en yakınlarının ona acı vererek bir şey öğrettiğinde bunun acısına katlandığını inkâr edebilir? İnsanlar küçükken kendileri de dayak yedikleri için çocuklarını dövmeye başlarlar. Ancak yapılan araştırmalar, geçmişte çocuklarına böyle davrananların daha sonra kendilerini suçlu hissettiklerini göstermektedir. Yine de, özellikle biraz büyüyünce çocuklarını dövmeye devam ederler. Çocukları dövdükleri için önceki kuşaklar suçlanmamalı. Çünkü onlar da kendi dönemlerinin yaygın kültürüne göre davranıyorlardı. Ancak toplumlar ileriye gitmektedir. Çocukların hak sahipleri olarak tanınması, çocuklara yönelik şiddetin yasallığına ve toplum tarafından kabullenilmesine son verilmesini gerektirir; aynı toplumların kadınlara yönelik şiddeti kabul edilebilir saymamaları gibi.

Haberin Devamı

Dayak yasak

Eğer çocuklara fiziksel ceza uygulanması suç sayılırsa, binlerce anne baba kovuşturmaya uğrar ve çok daha fazla sayıda çocuk da devlet bakımına alınır.
- Mesele anne babaların hapse atılması değildir. Amaçlanan, çocukların olumlu şekilde yetiştirilmesidir. Fiziksel cezanın suç sayıldığı ülkelerin sayısı giderek artmaktadır ve bu ülkelerde anne babaların bu fiilden dolayı daha fazla kovuşturmaya uğradıklarına ilişkin kanıt yoktur. Fiziksel cezanın yasaklanması, üye devletlerin çocuklara karşı yükümlülüklerini yerine getirmeleri anlamına gelir. Burada ilk amaç, özel bir yaşam alanı olan evde başka birine vurmak ne kadar kabul edilemezse, çocuğa vurmanın da kabul edilemez olduğu mesajının iletilmesidir.
(Kitapçığın tümüne www.icc.org adresinden ulaşabilirsiniz.)

Yazarın Tüm Yazıları