Her yere aynı öykü olmaz

HARİKA bir kent haberi; İspanya’dan...

Haberin Devamı


İspanya’nın kuzey batısında, Portekiz sınırına yakın Pontevedra’yı yönetenler bundan bir süre önce bir karar aldılar.
Ve Pontevedra’yı yayaların öncelikli olduğu bir yer haline getirdiler.
Son 20 yılda kent içinde dolaşan arabalar dışarı çıkarıldı, kenti yeniden tasarladılar.
Tabii nüfus 80 bin olunca bunları yapmak daha da kolaydı.
Şehir içindeki hız sınırını 10 kilometreyle sınırlıdırlar.
Pontevedra’da yayalaştırılan ilk alan eski şehirdi.
Şehirde ayrıca karanlık alanlara ve yayaların arabalarla karşılaşabileceği alanlara da aydınlatmalar yerleştirilmiş. Işıklar insan hareketlerine uyumlu hale getirilmiş. Işığın gücü ve kente kattığı estetik günlük yoğunluğa ve güne göre değişir olmuş.
Kent mobilyaları da kente uygun seçilmiş.
Belediye meclisi ayrıca büyük şehirlerin metro haritalarına benzer bir harita da yapmış.
Pontevedra meclis üyesi ve yayalaştırmayı destekleyen César Mosquera, “Her şehrin kendi ana ticari caddesi, karakterini tanımlayan bir arteri vardır. Yayalaştırırsanız veya yaya dostu yaparsanız; daha modern olan bir şehir yaratıyorsunuz” diyor.
Yani yeni bir hikaye yazılmış.
Elbette biliyorum; İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde bunu yapmak çok kolay değil.
Ama hep söylediğim gibi biz de her yeri her yere benzetmek zorunda değiliz.
Örneğin Bodrum ile Çeşme’yi kıyaslıyoruz. Oysa her ikisi de Türk turizmi için ayrı karakterde olan turizm merkezleri...
Güzelim Alaçatı’yı herkes bir yerinden çekti ve bugünkü hale getirdi.
Sokağa taşmayan müziğiyle, sanat etkinlikleriyle, bozulmayan mimarisiyle harika bir yerdi Alaçatı...
Ben eski Alaçatı’yı arıyorum.
Türkiye gibi güzel, farklı kültürlerine sahip bir ülkenin birçok hikayesi olması lazım.
Dünyada başarılı olmuş çok örnek var.
Bizim eksiğimiz yok fazlamız var.
Bunu unutmayalım.

Haberin Devamı


Bazen hayret ediyorum

HARARETLE tartıştığımız konuları birkaç günde unutup geçiyoruz.
Oysa konuşurken kırıcı olabiliyoruz, dağıtabiliyoruz.
Hele hele sosyal medyadaysanız; bilgisayarın başındaysanız doz biraz da kaçabiliyor genellikle...
Ama sonra bakıyorum; üzerinden 24 saat geçmeden her şey unutulmuş, başka konulara girilmiş.
Ve bir önceki konudaki sert üslup, tartışma bu sefer yeni konu etrafında dönüyor.
Unutmak belki iyidir.
Belki bir çeşit deşarj yeri buralar.
Toplum rahatlıyor, birikmiş gaz alınmış oluyor.
Ama bazı hassasiyetler yine geçerli değil mi?
Gerçekten ilginç ve şaşırıyorum.
O gün karşı karşıya gelenler bugün bir araya da gelebiliyor.
Yani ben bunu anlamıyorum.
Sosyal medyayı seviyorum, eğlenceli de buluyorum.
Ama toplumun bu hafıza problemi beni epey düşündürüyor.

Haberin Devamı


Rekabet güzeldir

BAZEN şunu da anlamıyorum.
Rekabet aslında güzel bir şeydir.
İnsanı motive eder, daha diri tutar, daha iddialı hale getirir, hayal kurdurur, geleceği kurgulatır.
Bizim meslek yarışmacı bir iştir.
Rekabeti yoğun yaşayan biri olarak çok alışığım.
Üstelik sektörün büyümesi için sadece bir veya birkaç markanın iyi olması da yetmez.
Herkes mutlu olsun ki sektörler büyüsün.
Bu sadece medya için değil her alan için geçerli aslında...
O yüzden önerim.
Kendi işinize bakın, en iyisini yapmaya çalışın.
Yaptığınız işi büyütmek çoğu zaman birlikte çalışarak, birlikte düşünerek olur.
Bir tavsiye de benden olsun.
Çalışırken eğlenmeyi de unutmayın.
Rekabet güzeldir...


Artık önemli bir marka oldular

Haberin Devamı

TÜRKİYE’nin önemli markalarından biri de süslü kadınlar bisiklet turudur.
Bakıyorum; İzmir’den başlayan bu hareket tüm Türkiye’de ilgi görüyor.
Eylül ayında, şehre dönüşte kadınlarımız bisikletlerine biniyor ve kent turları yapıyor.
Diyarbakır’dan İzmir’e kadar hemen her şehirde organizasyon düzenleniyor.
Üstelik artık yurtdışında da bu etkinlik biliniyor.
Biliyorsunuz Sema Gür ve Pınar Pinzuti’ye Birleşmiş Milletler tarafından 2022 Dünya Bisiklet Günü Özel Ödülü verildi.
Yani iyi bir şey yaptığınızda herkes farkına varıyor.
Süslü Kadınlar Bisiklet Turu övüneceğimiz bir marka haline geldi.


Sabah kalorifer
öğlen ceketsiz güler

BU yılın soğuk geçmesi bekleniyor.
Zaten soğuk hafiften kendini hissettirecek önümüzdeki günlerde...
Sabah ve akşamları kalorifer yakılan; öğlenleri ceketsiz dolaşılan günlerdeyiz.
Gündüzlerin kıymetini bilin.
Böyle günler harika olur.

Yazarın Tüm Yazıları