İzmir sen hep kazan ol ben de kepçe

İZMİR sen hep kazan ol, ben de kepçe... Şöyle dedim kendi kendime: “Madem yıllar sonra tekrar İzmirli oldun, hakkını ver bu durumun! Kaldır üşengeçlik panjurlarını, lodosun kollarına bırak gezgin ruhunu.” Sonra evden çıktım. Ve senin için sepetime, birbirinden lezzetli elmalar topladım.

Haberin Devamı

 

BİR PORTAKAL GİBİDİR, BENİM ŞEHRİM
İlk durağım Karşıyaka. Vapur İskelesi’nin karşısında turuncular giymiş insanlar, turuncu balonları gökyüzüne bıraktı. Oh içim açıldı. Biliyorsun, kadına yönelik şiddete son verilsin diye dünya şehirleri turuncuya boyanıyor. Biz de eksik kalmayalım. 5 yılda 1500 kadının öldürüldüğünü, her 2 kadından birinin fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığını unutmayalım.
Bak, 10 Aralık saat 14.00’te İzmir Büyükşehir Belediyesi de, Cumhuriyet Meydanı’nda “Turuncu Yürüyüş” düzenliyormuş. O gün isteyen gökdelenini, isteyen saçının telini turuncuyla kaplayacakmış. Sen de sür turuncu rujunu dudaklarına, at turuncu şalını omzuna, tak portakal çiçeğini saçına, buluşalım Kordon’da. Üstelik muhteşem gün batımıyla İzmir’in en büyük destekçimiz olduğunu unutma. Sulu ve şekerli bir portakal gibidir İzmir. Turuncu renk konusunda asla pinti değildir. Gösterelim dünyaya.

Haberin Devamı

İzmir sen hep kazan ol ben de kepçe

DENİZLE KONUŞAN BİR KAFE
Sonra Karşıyaka’nın sahil boyundan yürüye yürüye vardım KSK Yelken Kulübü’ne. İzmir takımları yarışacak bugün. Cem’in devam ettiği Foça Yelken İhtisas Kulübü’nün çocukları da var aralarında. Destek vermek lazım onlara.
Fakat gel gör ki, bugün rüzgar, rüzgar değil. 18 saat uyuyan, dakikada taş çatlasın yarım metre hareket edebilen, yemeye ve içmeye bile üşenen kordalılar şubesi, memeliler sınıfından “tembel hayvan”a dönüşmüş. Yarışlar iptal.
Ama o kulübün içindeki kafenin konumu ne öyle? Şehrin göbeğinde bir vaha gibi, denize sıfır ve denizle sarmaşdolaş. Doyamazsın manzarayı izlemeye. O zaman söyle kahveni. İç, denizi ve huzuru sakince.

İzmir sen hep kazan ol ben de kepçe

EFSANE BİR ESNAF LOKANTASI
Rüzgar tatilde olabilir ama midemiz asla. Han’fendi zil takıp oynamaya başlayınca, bin Konak vapuruna. Git Çankaya’daki eski bit pazarına. İngilizin deyimiyle Uğur Lokantası “since 1955” sapasağlam durmaktadır orada.
Ya da nam-ı diğer Adil Müftüoğlu Lokantası. Bak yine tıklım tıklım. Bulabilirsen boş bir masa-sandalye kendine, kartallar gibi kon üzerine. Kaptırma kimseye. Doyamazsın. Doyamazsın. Sebzeli haşlamasını, hünkar beğendisini yemeye. Eyvah! Yine yerim doldu. Sepetimdeki elmaların yarısını bile, henüz sunamadım sizlere. İnşallah bir sonraki sefere.

Yazarın Tüm Yazıları