Portakallı yerelması, sarımsaklı kereviz...

Bu hafta en sevdiğim, mutfağımdan eksik etmediğim kök sebzeleri konuşalım. Hangisini nasıl pişiriyorum, nasıl yiyorum; bu yiyeceklerin sağlığımıza ne gibi faydaları var, anlatacağım...

Haberin Devamı

Kök sebzeler yeraltında yetişen, topraktan vitamin ve mineral alan, lif ve besin değeri yüksek sebzeler... Bu sayede sindirim sistemimizi çalıştırıyor, enerjimizi arttırıyorlar. C vitamini ve beta karoten bakımından çok zenginler, antioksidan değerleri de yüksek. Bu hafta mutfağımda en çok kullandığım kök sebzelerden ve yararlarından bahsedeceğim.

Portakallı yerelması, sarımsaklı kereviz...

İlki turp... Çiğneme duygumuzu tatmin eden sebzelerden biri. Canınız bir şeyler atıştırmak istediğinde dilimleyip, az tuz serpip, bol limon sıkıp yiyin, ‘Çok yedim’ duygusu verecektir. Üstelik glisemik indeksi düşük; kan şekerinizde oynama yapmayacağı için daha uzun süre tok tutar. İlaç gibi besinlerden... Kolesterolü dengeleyici etkisi var. Çok iyi bir C vitamini kaynağı olduğu için bağışıklık sistemimizi korumak ve grip olmamak için her gün küçük bir tane yemeye özen gösterelim.

Haberin Devamı

Kereviz de turp gibi çok iyi bir lif kaynağı, bu sayede tok tutuyor ve bağırsaklarımızın düzenli çalışmasına katkı sağlıyor. İçindeki fitalid, kandaki stres hormonunu azaltarak kan dolaşımını da rahatlatıyor. Bir diğer özelliğiyse yağ metabolizması üzerindeki olumlu etkileri sayesinde zayıflamamıza yardımcı olması... Kereviz diğer sebzelere göre daha fazla protein içeriyor. Et sevmeyen ama protein almak isteyenlere bol bol kereviz yemelerini öneririm. Mesela pancarlı kereviz salatamı deneyin. 1 ufak pancarı soyup rendeleyin, yağsız tavada biraz yumuşatın. Başka bir kapta soyup rendelediğiniz 2 kerevizi, yarım limonun suyuyla karıştırıp 15 dakika bekletin. Kerevizi saldığı sularıyla birlikte soğumuş pancarlara ekleyin. 3-4 diş ezilmiş sarımsak, 1 su bardağı süzme yoğurt ekleyin. Dilerseniz buna rendelenmiş havuç veya ufalanmış 5 ceviz içini ilave edebilirsiniz.

KÖK ZERDEÇAL BULAMAZSANIZ...

Benim sofram havuçsuz olmaz çünkü bağışıklığı destekleyerek kanser riskini azaltıyor; beta karoten, lif, antioksidan ve potasyum içeriyor. Karotenoidler sayesinde cilt sağlığımızı da iyileştiriyor, içerisindeki A vitamini göz sağlığımızı korumamıza destek oluyor. Bu besleyici ve lezzetli sebzeyi bol bol yemeliyiz. Zencefil ve zerdeçalı da hakeza... Özellikle zerdeçal çok güçlü bir antioksidan; içinde bolca bulunan demir, manganez ve C vitamini hafıza üzerinde de çok güçlü bir etkiye sahip. Bağışıklık sistemini iyileştiriyor, kalp-damar hastalıkları üzerinde olumlu etkisi de cabası. Kök zerdeçal bulamazsanız toz olarak her yemeğe, özellikle de çorbalara ekleyebilir, bal ve limonla tatlandırılmış suya karıştırarak çayını içebilirsiniz. Baklagillere  veya içpilava da katabilirsiniz elbette.

Portakallı yerelması, sarımsaklı kereviz...

Zencefil de aynı şekilde bağışıklık sistemi üzerinde oldukça etkili; gribe ve soğuk algınlığına çok iyi geliyor. İnce bir dilim kesip kabuklarını soyduktan sonra rendeleyerek sıcak suya veya dilediğiniz bir çaya katabilirsiniz. Sık sık gaz problemi ve hazımsızlık yaşayanlara çay olarak içmelerini öneririm. Yemeklerden sonra birkaç parça zencefili, 1 yemek kaşığı kuru nane ve 1 yemek kaşığı rezeneyle demleyip içerseniz çok iyi gelecektir. Bu çay sindirimi kolaylaştıracağı için metabolizmayı hızlandırıyor, dolayısıyla yağ yakımını da arttırıyor. Zencefili yine dilimleyerek sebzelerle beraber pişirebilirsiniz. Havuç ve zencefille şahane bir çorba da hazırlayabilirsiniz. 2 patates, 1’er havuç ve soğanı soyun, iri iri doğrayıp tencereye alın. Üzerine yarım parmak büyüklüğünde soyulmuş zencefil, 1 tatlı kaşığı kimyon ve dilerseniz 1 tatlı kaşığı tarhun ekleyip üzerine çıkacak kadar tavuk suyu ilave edin, sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirin. Sebzelerin yumuşamasına yakın içine biraz ıspanak da ekleyebilirsiniz. Çorbayı blender’dan geçirin, hazır!

Haberin Devamı

Peki, kök sebzelerden bahsedip soğan ve sarımsağı es geçmek olur mu? Elbette olmaz! Kolesterol düşürücü, kansere karşı koruyucu ve antibiyotik özelliğiyle çok sevdiğim sarımsağı bütün değil, ezilmiş bir halde tüketmenizi öneririm ama... Bu şekilde şifasından daha çok faydalanırız. Soğan da vücudumuzu soğuk algınlığına, kansere ve enfeksiyonlara karşı koruyor.

KIYMA VE LİMON KABUĞU RENDESİYLE

Soğanın ayrıca kolesterol düzeyine, şeker düzeyine ve tansiyona olumlu etkilerini gösteren birçok çalışma var. Soğanı yüksek miktarda tüketen kişilerde mide kanserinin görülme riskini azalttığını ortaya koyan araştırmaları önemsiyorum. İçerdiği kuersetin, güçlü kanserojenleri ve tümör tetikleyicileri etkisiz hale getiriyor, özellikle meme kanserine yol açan östrojene duyarlı hücrelerin büyümesini önlüyor. Size soğanı bol, portakallı yerelması tarifimi vereyim, seveceğinize eminim. İncecik doğradığınız 1 büyük soğanı 100 gram kıymayla birlikte bir tencereye alın. Kıyma suyunu salıp çekene kadar kavurarak pişirin. Soyup küçük küçük doğradığınız yarım kilo yerelmasını ekleyin. Yarım portakalın suyunu, yarım limonun suyunu, 1 yemek kaşığı portakal-limon kabuğu rendesini ekleyin, yıkanmış 1 Türk kahvesi fincanı dolusu pirinci, 1 çay bardağı su, karabiber ve az tuzu da ilave edip pişmeye bırakın. Yemeğiniz hazır olunca üzerine 1 yemek kaşığı zeytinyağı gezdirip sıcak sıcak afiyetle yiyin. Bu sebzeleri mutfağınızdan eksik etmeyin, şifalanın!

Yazarın Tüm Yazıları