Üç atamayla üzerimize liyakat boca edildi

Sözüne kıymet verilen, söyledikleri ekonomi çevrelerinde dinlenen dünyaca ünlü ekonomist Timothy Ash, üç isim için şu saptamaları yaptı:

*

- Cevdet Akçay: Çok iyi bir ekonomist ve düşünür.

- Hatice Karahan: Harika.

- Fatih Karahan: New York Merkez Bankası’ndan.

*

Üç isimle ilgili bunları söyleyen Timothy Ash, üç atamayı şöyle yorumladı:

*

“Büyük bir olumlu adım. Türkiye’nin merkez bankası için büyük bir dönüşüm. Erdoğan’dan Hafize Gaye Erkan’a büyük bir güvenoyu.”

*

Benim yorumum ise sadece şu:

*

Reis, bu üç atamayla üzerimize resmen ve alenen liyakat boca etti.

10 PUANI NEDEN KIRDIM

MERKEZ Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın ilk sunumuna 100 üzerinden 90 vermiş, 10 puanı neden kırdığımı anlatmamıştım.

*



Anlatıyorum:

*

Başlarda çok heyecanlıydı. Heyecanını bastırmaya çalışıyor, bu da çok belli oluyordu. 5 puan buradan kırdım. Soru/Cevap bölümünde çok rahat, çok profesyoneldi. Karşılıklı diyalog kurma becerisi fevkaladenin fevkindeydi. Fakat çok sık “Tamam” diyor, biraz fazla süre hatırlatması yapıyordu. 5 puanı da buradan kırıverdim.

O İŞARETİ NİYE YAPMIŞ

HDP’lilerin benimsedikleri ve kendilerine mal ettikleri işarettir zafer işareti.

*

Dilek İmamoğlu, HDP’nin güçlü olduğu Van’daki mitingde bu işareti yapmış, çokça tartışılmıştı.

*

Günler, haftalar sonra konuyla ilgili soruyu yanıtlamış Dilek İmamoğlu.

*

“Bir başarı işaretidir o” demiş. Başarı? Ne alakaysa. “Birlik beraberlik işaretidir o” demiş. Tebessüm edip geçelim. “Evrensel zafer işaretidir o” demiş. En iyi argümanı bu.

*

Keşke hiç konuşmasaydı. Keşke “Kapatalım bu mevzuyu, yaşandı bitti saygısızca” deseydi.

Çok daha ikna edici olabilirdi.

BUZ GİBİ SOĞUYORUM

- Fırsatını bulduğunda Mikonos’ta tatil yapanlardan.

- Sürekli Umut Evirgen geyiği çevirenlerden.

- “Beni klima çarpıyor” diyenlerden.

- Özlem Tekin’in gaybubeti üzerine tezler öne sürenlerden.

- Sürekli “Daha sıcak olacak, bunlar iyi günlerimiz” diyenlerden.

- Evrene enerji yollayanlardan.

- Dizileri sezon sezon izleyenlerden.

Buz gibi soğuyorum.

CHP’Yİ ENERJİK VE DİNAMİK YAPAN ŞEY

NE Türkiye’nin değişimidir ne iktidara gelmektir ne de seçim mücadelesidir.

CHP’yi aşırı heyecanlandıran, süper enerjik kılan ve muazzam dinamikleştiren tek şey şudur:

*

Parti için mücadele... Hiziplere bölünme ve hizipler arası savaş...

İSTANBUL VALİSİ’NDEN BİR BEKLENTİM VAR

İSTANBUL’un taksici sorunu diye kadim bir sorunu var. Çözülmüyor, çözülemiyor.

Daha kötüsü şu: Kimse sorunun çözüleceğine inanmıyor.

Bu nedenle de adım atan yok.

*

Sorun nedir?

*

Ne taksi sayısı yeterli ne de taksiciler mesleklerinin gereklerini yeterince yerine getiriyorlar. Müşteri beğenilmiyor. Güzergâh beğenilmiyor. Taksi plakası, bir yatırım aracı haline gelmiş. Kimse meselenin özüne inemiyor.

*

İstanbul Valisi Davut Gül’ün önünde bir “acil yapılacak işler” listesi varsa... Taksi sorununu çözmek, bu listenin ilk maddesi olmalı.

Paydaşlarla toplantı yapmalı, sorunun köküne inmeli, alternatif çözümler üretmeli ve bu kadim sorunu radikal biçimde çözmeli.

*

Vali Davut Gül’de bu sorunu çözecek potansiyelin fazlasıyla mevcut olduğunu biliyorum. Nereden mi? Kendisiyle bir sohbetimiz olmuştu geçmişte, oradan.

KAPALIÇARŞI DEĞİL TOM KAYBEDER

HENÜZ ben gösterimde olan Görevimiz Tehlike filmini izlemeye fırsat bulamamışken adamlar filmin yeni bölümü için hazırlıklara başladılar.

Yeni filmin bir kısmının İstanbul Kapalıçarşı’da çekileceğini ilk Hürriyet duyurdu kamuoyuna. Tom biraderimizin fotoğrafıyla birlikte.

Nasıl duyurdu?

Kapalıçarşı esnafından alınan tüyoyla.

*

Vay efendim sen misin bunu duyuran.

Gizlilik anlaşması vardı, bu ihlal edildi falan diye Kapalıçarşı’dan vazgeçmişler.

Haberi tam olarak doğrulatamadık ama iddia bu.

*

Eğer bilgi doğruysa ne kadar gereksiz bir kasma bu.

Daha ortada bir şey yok, henüz mekân bakma aşaması bile bitmemiş, çekimler için tarih belirlenmemiş.

Gizlilik üzerine bu kadar titizlenme de neyin nesidir?

*

Kapalıçarşı’nın bir aksiyon filmine nasıl müstesna bir dekor oluşturabildiğini en son James Bond’da görmüştük. Böyle müstesna bir mekândan bu derece kıytırık bir gerekçeyle vazgeçilir mi?

Burada asıl kaybedenin Kapalıçarşı değil de Tom biraderimiz olduğu nasıl fark edilmez?

*

Bir not daha:

Belki böylesi daha hayırlıdır.

Muhtemelen Tom da tıpkı James Bond gibi Kapalıçarşı’nın üstünde motosikletle çeşitli artistlikler yapacak ve olan, güzel Kapalıçarşı’mızın kiremitlerine olacaktı.