Trafik Vakfı’nın geliri ne kadar?

Sokaklardan çekicilerle otomobil çekme ilkelliği ne zaman son bulacak?

Haberin Devamı

İlkellik diyorum çünkü bu uygulama, kişinin malına zarar veren, hürriyetini kısıtlayan anti demokratik bir uygulamadır.
Yanlış yere mi park etmiş?
En ağır para cezasını yaz, bir daha aynı ihlali yaptığında ehliyetine el koy...
Dava aç...
Ceza olarak ne yapıyorsan yap ama otomobili sahibinin bıraktığı yerden çekmek ne demek?
Belki ben hastaneye yetişeceğim. Belki aracın içinde çok acil almam gereken bir şey var.
Ama otomobilin yerinde yeller esiyor. Otopark otopark ara ki nereye çekildiğini bulasın.
1996 yılından beri bu işi İstanbul Trafik Vakfı üstleniyor.
Geliri de Trafik Şube Müdürlüğü’ne aktarılıyor.
Çekicilere ödenen paralarla bugüne kadar emniyet müdürlüğüne araçlar alınmış, motosikletler, bilgisayarlar, telsizler, büro malzemeleri alınmış.
Emniyetin bir nevi gelir kapısı bu çekiciler yani...
20 tane printer’a mı ihtiyaç var, git sokaktan 100-200 tane araç çek, parayı topla!
İspark’a park edilmiş aracı bile çektiler geçenlerde, neden?
Otomobilin burnu İspark’a ait olan yerin dışına taşmış!
Şaka yapmıyorum! Büro malzemesi ihtiyacı doğdu herhalde.
Merak ediyorum, 2012’de Trafik Vakfı’nın geliri ne kadar oldu acaba?
Yolu kapamak, hastane önüne park etmek gibi büyük hatalar dışında bu çekici işi tamamen kalkmalı.
Yaz trafik cezasını! Aracı çekerek ikinci ceza vermek niye?
Emniyetin gelire ihtiyacı varsa da trafik cezalarından pay talep etsin!

Haberin Devamı

Bunlar reklamsa...

Bizde de ünlüler reklamlarda oynuyor, dünyada da... Bizimkiler dizi çekmeyi reklam zannediyor, elin adamı yaratıcılık peşinde koşuyor.
Bizim ünlüler reklamlarda sadece şaklabanlık yapıyor, yabancılar güzellik peşinde...
Bizim reklamcıların bildiği tek şey dizi karakterlerini reklamlara taşımak, elin reklamcısı yeni şeyler yaratıyor.
Sonuç:
Onların reklamcısı kafa patlatarak para kazanıyor, bizimkiler hiç zorlanmadan!
İkinci sonuç:
Onlarınki reklamsa bizim izlediklerimiz ne?

Ne deseydi?

Orhan Gencebay’a sormuşlar; “Yeni Popstar jürisinde Ebru Gündeş niye yok?” diye...
Orhan Baba da yanıt vermiş: “Jüriyi kanal kurdu, kanalın tercihi...” Malum bir önceki jüride Ebru Gündeş vardı...
Ne deseydi Orhan Gencebay?
Bir tarafta Osmantan... Bir tarafta Ebru falan...
Eski defterleri açıp uzun uzun olmayacağını mı anlatsaydı...
Doğrusunu yapıp topu kanala atmış!

Haberin Devamı

Omuz meselesi...

İki sansür iddiası aynı anda geldi TRT’yle ilgili...
Yayınladıkları filmde kadının omuzlarını bile sansürlemiş kanal...
Ayça Varlıer ise omzunu açıkta bırakan kıyafetle TRT’de bir programa konuk olmaya kalktığı için uyarılmış.
Demek ki bir omuz problemi var kanalın.
Tavsiyem; Dilek Hanif’e başvursunlar.
Hem kanala konuk olarak katılacakların kıyafetlerini istenen şekilde tasarlar.
Hem de filmlerdeki omuzları daha ‘estetik’ buzlar.

Sabri’ye iade-i itibar...

Sosyal medyanın ve tribünlerin en çok kafa yaptığı futbolcuların başında geliyordu Sabri Sarıoğlu.
“Ne yani Drogba’nın ve Sneijder’in kaptanı Sabri mi olacak” geyiği bile yapıldı hakkında...
Ama Sabri, son iki maçtamüthiş futbol oynadı.
Herkes Sabri’yi alkışlamaya başladı şimdi.
Aslında taraftarın asıl sorması gereken, “Drogba’yla Sneijder’ın kaptanı Sabri mi olacak” sorusu değil...
“Drogba’yla Sneijder bu sahada mı oynayacak” olmalı.
Daha yeni yapılan stadın sahası tarlaya dönüyorsa, biz bu çim işini çözememişiz demektir. Bu sahalarla mı Dünya Kupası’na, Avrupa Şampiyonası’na ev sahipliği yapmaya kalkıyoruz!

Yazarın Tüm Yazıları