Yasak ve paradoks

YASAKLARLA mücadele ediyoruz ya.

Örneğin türban yasağıyla. "Örneğin" diyemem aslında.

Çünkü kalkması için savaşım verilen başka bir yasak yok!

Ama her gün yeni yasaklar geliyor önümüze.

* * *

Şimdi örneğin diyebilirim.

Örneğin fotoğraf, video çekme yasağı.

Metroda yasak, parkda yasak, otoparkda yasak, alışveriş merkezinde yasak, müzede yasak, okulda yasak. Fotoğraf makinesine karşı oluşturulan "kırmızı bölge"ye geçen gün yeni bir alan daha eklendi.

Tüm sağlık kuruluşları.

Artık tüm sağlık kurumlarında fotoğraf, video çekimi yasak.

Sağlıkta fotoğraf yasağının, "türban" yasağının kalkması için verilen mücadeleyle zaman ve "mana" açısından denk düşmesi ise ayrı bir paradoks.

Fotoğraf ve kamera yasağı, türbanın hastane çalışanları arasında yaygınlaştığını belgeleyen görüntülerin medyaya yansımasının ardından geldi. Daha geçen gün Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin bildirisi yayınlandı.

FMD yönetimi TBMM, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık programlarının, AA ve TRT kurumları dışındaki gazetecilere kapatılmasına (yasaklanmasına) tepki gösterdi.

Kısa süre öncesine kadar, tüm foto muhabirlerine açık olan programlar, artık yasak.

Fotoğraf makinesi, resmi-özel bir çok kamuya açık alanda tabanca, silah muamelesi görüyor artık.

Yasağın -öne sürülen- gerekçesi ise muhtelif.

Bazen mahremiyet.

Bazen işlerin "sağlıklı" yürümesi. Bazen sadece keyfiyet.

Net olan tek bir şey var:

Bu yasaklar, halkın haber alma hakkını engelliyor.

* * *

"Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük kardeşim"
der ya Ece Ayhan.

Gerçekten bir sanatı, bir mesleği yapmak, hala genelgelerle, tüzüklerle çarpışmayı gerektiriyor.

Ruhu şad olsun.
Yazarın Tüm Yazıları