Yalçın Bayer: Türkiye'nin 200 bin doları mehter gürültüsüne gitti

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Viyana'dan bir telefon, üzüntülü bir sesle konuşuyor: ‘‘Burada çalışan bir Türk'üm. Burada bu akşam -dün akşam- ünlü Viyana Konser Salonu'nda Türkiye'den gelen mehter takımının gösterisi var. Programın masrafları Kültür Bakanlığı tarafından karşılanıyor. Tam 150 kişilik bir kafile ve duyduğumuz bütün gezi masraflarının 200 bin dolar tuttuğu... Buna bir diyeceğimiz yok. Ama akşamki gösteri Türkiye'deki depremzedelerin yararına düzenleniyor. Daha garibi biletler bedava dağıtılıyor. Elimdeki biletin üstünde 'depremzedeler' için diyor, ücretsiz olduğu yazıyor. Depremzedeler yararına düzenlenen bir konserin davetiyesi bedava olabilir mi?

Depremzedeler için gelir nasıl sağlanacak?

Avusturyalılar kimbilir ne düşünecekler?’’

Sorduk; Viyana'da Büyükelçiliğimiz’den başka AGİT ve BM Silahsızlanma Daimi Temsilciliğimiz de bulunuyor. Bunlar devletimizi temsil eden en üst düzey temsilciler... Ankara'yı uyarmak kimsenin aklına gelmedi mi?

Dün akşamki mehter gösterisini kaç Viyanalı'nın izlediğini, ne kadar yardım toplandığını merak ediyoruz. Kültür Bakanlığı ya da Dışişleri Bakanlığı, bu konserin hesabını elbette verecektir. Mehter heyetinin bundan sonraki durağı Bratislava imiş...

Bakan İstemihan Talay'a sormak gerekiyor; bedava bu konserin depremzedelere ne kazancı oldu? Emin olunuz ki, depremzedelerin 200 bin doları mehter gürültüsüne gitti.

Bir mahkûmdan Türk'e mektup

BEN İstanbul 7. Ağır Ceza Mahhkemesi tarafından 'Adnan Hoca'nın şantaj çetesi mensubu ve en yakın müritlerinden gizli kamera uzmanı Serkan Ciminli'nin öldürülmesi olayından dolayı 24 yıl ağır hapis cezasına çarptırılan kişiyim. İşlemediğim bir suçtan böyle ağır bir cezaya çarptırılmamı anlayamıyorum. Tesadüfen olay yerinde bulunmaktan başka bir suçum yoktur. Mahkemenin verdiği karar Adnan Hocacılar'ın usulsüz müdahalesi sonucu haksız yere verilmiştir. Bunu söylerken kesinlikle TC'nin yüce yargısını temsil eden mahkemeyi suçlamıyorum.

Dosyaya düzmece evrak soktular. Mahkemenin kafasını karıştırdılar, açıklarını hileli yöntemlerle örtbas ettiler.

18 ay boyunca beni yargılayan mahkeme heyetinin karar aşamasında değişmesi ve yeni gelen heyetin kabartılan dosyamızı inceleyecek vakti dahi olmadan 15 dakikalık bir arada cinayeti benim işlediğime karar vermesi şaşırtıcı değil mi? Bu karar Adnan Hocacılar'ın ve uyguladıkları hileli yöntemlerin galip gelmesi değil mi?

Bu sahte tarikatın yaptığı karalamalardan ve şantajlardan korkmayan ve yılmayacak tarafsız bir gözle dosyam incelendiğinde 24 yıl ağır hapse mahkûm olduğum bu davadan beraat edeceğime inanıyorum.

Sayın Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ten davamın yeniden görülerek adaletin sağlanmasını istiyorum.

Ramazan ORUÇ-E Tipi Kapalı Cezaevi UŞAK

Kimin marifeti

- SSK İstanbul Hastanesi (Samatya) Başhekimi Doç. Dr. Mustafa Canik'e fena kıydılar.

- Hayrola!

- 20 yıllık doktordu, 3.5 yıldır da başhekimlik yapıyordu. Kıymetli bir ortapedi mütehassısıydı. Bu süre içinde olanaksızlığa rağmen inanılmaz işlere imzasını attı. Kan bankası kurdu, her gün 23 ameliyat masasını çalıştırdı. Patoloji laboratuvarı, ek kadın doğum, intaniye servisini ve tomografi merkezini yarattı. Göz servisinde her gün 300 hastaya bakılır oldu. En önemlisi, ameliyat kuyrukları 8 aydan üç aya düşürüldü. Ancak, son aylarda zora koştular, moralini bozdular.

- Neden görevden alındı?

- Söylenenlere göre Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan'ın kafasında, karısının bir yakınını atamak vardı.

- Başka gerekçe gösterilmedi mi?

- Bakan üç hafta önce 'baskın' yaptı güya... Yapılan başarılı işleri görmedi de, gezmedi de; gitti hastanenin kirli ve bakımsız olduğunu gerekçe yaptı. Soruşturma açtı, bugün de (dün) Dr. Canik’in ipini çekti.

- Sonra...

- Ortopedi Servisi Başasistanı Doç. Dr. Gazi Zorer'i başhekim olarak atadı.

- Yani bu atamaya siyaset mi, beceri mi karıştı?

- Siyaset.

Hayırlısı olsun öyleyse.

AKTAŞ'tan açıklama

'AKTAŞ'ın marifetleri' (16.1.2000) başlıklı yazıda yer alan hususların gerçekle herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Adı saklı okurunuzdan konu ile ilgili faturanın suretini temin etmeniz halinde muhasebe kayıtlarımızdan fatura tarihine ait döneme ilişkin bilgiler tarafınıza sunulabilecek ve iddianın asılsız olduğu tarafınızdan anlaşılacaktır.

Ayrıca bölgemizdeki 1.5 milyona yakın abonemizden hiçbirinin kendi adına satın aldığı hizmet veya malzemenin bir başka kuruluş adına faturasını almayacak kadar bilinçli olduğuna şüphemiz yoktur.

Çalışanlarımız içinde şirketimiz tarafından yaptırılmamış bir hizmet veya satın alınmamış bir malzemeye ait gerçekdışı bir fatura ile işlem yapacak veya işlem yapılmasına müsaade edecek herhangi bir kişinin bulunamayacağı, bulunmasına müsaade edilemeyeceğinden de en ufak bir şüphemiz yoktur.

Yazıda yer alan konunun gerçekle bağdaşmadığı 10 yıldır kuruluşumuzdan yeni abonelik işlemi yapılan onbinlerce abonemizin; kendi yaptığı tesislere veya temin etmesi gereken malzemenin kendilerine ait kendi isimlerine düzenlenmiş faturalarının suretleri ile TSE Belgesi vs. dışında hiçbir surette şirketimiz adına düzenlenmiş bir fatura, belge vs. istenmesinin söz konusu olmadığı ve olamayacağı malumlarıdır. Yanlış veya kasıtlı aktarılan bir bilgi ile gerek kuruluşumuzun gerekse çalışanlarımızın zan altında bırakılmasının önlenmesi amacıyla yukarıdaki açıklamalarımızın köşenizde yer almasını dilerim.

Kadir BAŞEĞMEZ AKTAŞ Genel Müdürü

Yazarın Tüm Yazıları