Yalçın Bayer: Bir dokunduk bin ah işittik






Yalçın BAYER
Haberin Devamı

TURİZM Bakanı Erkan Mumcu, okurlarımızın hakkında ortaya koyduğu gerçekleri yanıtlamaktan uzak duruyor. Her gün basın toplantısı düzenleyip olayı bizim üzerimize odaklaştırmaya çalışıyor, kişiselleştirmek istiyor.

Mumcu'nun lideri de Fetullahçısı da, ülkücüsü de ve Ispartalısı da kim olduğunu biliyorlar.

Okurlarımız bilmiyorlar. Ama yavaş yavaş Mumcu'nun diğer yüzünü görüyorlar. Gazetemizin yazıişlerine gelip arkadaşlarımıza yanıt verecekmiş. Niye? Önce okurlarımızın bu köşede sıraladıkları soruları yanıtlasın sonra da o ziyaretini yapsın.

Bu arada okurlarımıza bir şey aktarmak istiyoruz. Çevresine söylediği şu laflara bakın ''Yalçın Bayer'i Erhan Göksel kışkırtıyor.'' Mumcu, Göksel'i bizden daha iyi tanır. Lideri ve partisiyle onlar çalıştı. Göksel'e sorsun bakalım kendisine ne diyecek? Kendisinin Göksel ile ilgili bir sorunu varsa bizi ilgilendirmez.

Ankara'dan Mumcu'yu yakından tanıyan bir kadın okurumuzun sorusuna gelelim:

‘‘2001 yılının tanıtım ve mimarlık ihalesi açıldı mı? Açıldıysa kamuoyuna duyuruldu mu ve kime verildi? Tabanlıoğlu hangi ihaleleri aldı, reklam şirketi kurdu mu?’’

Bu konularda yazacak çok şey var. Bizim milletten başka kimsenin sözcüsü olmadığımızı herkes bilir. Bizim tek amacımız işlerin doğru yapılması ve yürütülmesi. Yoksa 'sakatlıklar' olursa Almanya'nın Hannover EXPO-2000 fuarındaki gibi bir Alman prensi -Ernst August- gelir standımıza 'i..r'. Sonra hep birlikte üzülürüz.

O yüzden Mumcu açtığı stant ve tanıtım ihalelerini kimlere kaça verdiğini, şimdi kaldırılan tanıtım fonundan yaptığı harcamaları, dünya fuarlarına kaç kez katıldığını, seçim bölgesi Isparta'ya mı, Antalya'ya mı yoksa Almanya'ya mı daha çok gittiğini açıklamalı. Dün söyledik bugün de söylüyoruz, Mumcu artık kamuoyu vicdanını rahatlatmalıdır.

Bunlar yavuz hırsız

ÇADIR dansöz tartışmaları arasında Berlin'de Türk halkının 2 milyon markı yine paylaşıldı. Ancak paranın kimlere gittiği bir türlü ortaya çıkmadı. Berlin rezaleti kuşkusuz son olmayacak. Bu arada 'Devletin malı deniz, yemeyen keriz' sözü akla geliyor.

Lobi tanıtma günümüzde bir ülke için siyasetin de üstünde bir önem kazanmıştır. Sayın Başbakan Ecevit ile birlikte oluşturduğumuz, kendisine bir yıl önce teslim ettiğim, Türkiye'nin tanıtma, lobi oluşturma çalışmalarına yönelik konseptim Sayın Başbakan'ın masasında duruyor. Sayın Ecevit konuya yönelik benim yanımda sayın bakanlar Ünlü, Talay ve Cem ile telefon görüşmeleri yaptı. Özel arabasıyla söz konusu bakanlara beni gönderdi. Çalışmalar başlayacaktı. Ancak bugüne dek en ufak bir atılım yapılamadı. Bir bakandan almış olduğum duyuma göre, Sayın Başbakan'a yakın bir başka sayın bakan engellemek için kahramanca özel gayretler sarf etmiş.

Türkiye tanıtma, lobi konularında dansöz-çadır ikileminin arasında kilitlenmiş bir zavallı ülke haline dönüştürüldü. Bunu yapanlar da bizzat bu konuların sorumluları. Üstelik Berlin rezaleti konusunda yavuz hırsız gibi davranmaları da gözlerden kaçmıyor. Açıklama adına söylenmedik söz bırakmadılar. Ancak 2 milyon markın kimlere neden verildiği asla açıklanmadı.

Evet kim kazançlı çıktı?

Nazmi KAVASOĞLU- BERLİN

Biz değil turizmciler yazıyor

İSTANBUL'dan yazan Deniz Çerçioğlu iki fuara dikkat çekerek anlatıyor:

‘‘4 yıldan beri İstanbul'da geleneksel hale gelmiş bir turizm fuarımız var. 2 yılı Voyager adıyla yapıldı. Son iki sene EMITT adında devam ediyordu ve bu sene 3'üncüsü yapılacaktı. Seviniyorduk açıkçası bir Berlin ITB, bir Moskova MITT fuarları gibi bizim de bir EMITT'imiz olmuştu ve katılımcıları her geçen gün artıyordu. Bu yıl ne olduysa oldu, ki bu fuarın tarihleri şubatın ikinci haftası ve perşembe ile başlayan periodlarda yapılıyor, aynı periodlarda bir baktık ki başka bir turizm fuarı konmuş, tarihler aynı, şok oldum. Ama en büyük şoku bu yeni turizm fuarının Turizm Bakanlığı himayesinde olduğunu öğrendiğimde yaşadım. Biz işin içinde olanlar nedenlerini az buçuk görebilmekteyiz ve vardığımız sonuçlar tamamen çıkar amaçlı yönünde. Bunun cevabını mutlaka Turizm Bakanı Erkan Mumcu vermelidir. ITTE diye bir fuarı icat etmenin nedenlerini Türk turizmcilere açıklamalıdır. Bu fuarı gezdim inanın bir fiyasko!

Bu arada EMITT mayıs ayına kaydırıldı sonra duyduk ki ITTE'yi yapanlar mayıs ayındaki fuarı da baltalamak için, şubat ayında stant alıp ITTE'ye katılanlara mayıs ayında diğer fuarla aynı zamanda Lütfi Kırdar'da bedava stant vererek bir fuar daha yapacaklarmış. E pes yani...

Ben bu işe gönül vermiş bir turizmciyim. Mesleğimi o kadar seviyorum ki, ama bu yapılanları şaşkınlık ve dehşet içinde izliyorum. Dış dünya bizi nasıl değerlendiriyor görebiliyor musunuz? EMITT'i yapanlar babamın oğlu değil ama inanın çok başarılı çalışmalar yaptılar.

Çok sevdiğim bir fıkra var. Tam da biz Türkler için yazılmış.

Öldükten sonra kaçmasınlar diye her milletin kazanına bir zebani dikmişler.

Türklerinkinde yok. Sormuş biri neden diye?

Orası Türklerin kazanı, içeridekiler zaten kimsenin çıkmasına izin vermez, tuttukları gibi bacaklarından indiriverirler aşağı demiş.

Bizler yine de umudumuzu kaybetmedik, bir gün bu ülke hak ettiği seviyeye gelecektir.’’

ANTALYA'dan Raşit Araz, büyük turizmcilerin etkinliğini aktarıyor:

‘‘Bürokratik-baskıcı zihniyetli Turizm Bakanlığı ile turizmin uyuşması olanaksızdır. Seyahat acentelerinin gözleri boyanır. TURSAB'daki zihniyetin son eseri 8 saatlik kararnamedir.

Köşenizde 50 milyon kredi aldığı yazılan şirketlerin iç yüzünü anlamak için bunların havayollarına ulaşmak gerekir. Çünkü krediler o alanda çok yoğundur. Ayrıca bu şirketlerin Türk turizmi hakkında yaptıkları iyimser açıklamalar alınan kredilerle doğru orantılı olarak artmakta mıdır? TURSAB'ın yaptığı açıklamalara güvenilebilir mi?

Bu soruların cevabını almak için TURSAB içinde 'dayanışma' grubu olarak örgütleniyoruz.

İZMİR'den yazan Metin Rodos, Türk çadırı rezaletinin başka bir boyutuna dikkat çekiyor:

‘‘Hürriyet arşivlerini incelerseniz stant ihalelerinin nasıl yapıldığını siz de anlayacaksınız. Stand ihalesi için son teklif verme tarihi 8.12. 2000'di. Oysa ihale ilanları 11.12.2000 tarihli Hürriyet'te çıktı.

Yani ihalenin duyurulduğu tarihte ihale büyük ihtimalle çoktan verilmişti bile. Dolayısıyla ihaleyi bilenlerden başkasının bu ihalelere (yurtdışı stantlarıyla ilgili) katılma imkánı ve şansı yoktu.

Unutmadan, teklif ilanında söz konusu tarihten sonra teslim edilen tekliflerin göz önüne alınmayacağı da yazıyordu. Dikkatinizi çekerim.’’

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Maalesef bu ülkede yasalar haklıları korumuyor, bakan olsa bile korumuyor. Kötüleri koruyor, gücü olanları, şerri olanları koruyor. Kalemini birilerine satanları koruyor. Onlar için yapabileceğim tek şey Allah'a havale etmek.’’

(Antalya Belek'te Yalçın Sünnetçioğlu'na ait Sillyum-2000 Oteli'nde kalan Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun gazetecilere sözlerinden.)

MESAJ

ÖNCEKİGÜN Zonguldak Emniyet Müdürü Mümtaz Karaduman'ın birdenbire izne ayrıldığını yazmış ve ‘‘Zonguldak'ta neler oluyor?’’ diye sormuştuk. Öğrendiğimize göre dün Emniyet Müdürü Karaduman, Ecevit'i ziyaret etmiş. Acaba Devlet Bakanı Hasan Gemici, Vali İsmet Metin ile işadamı Davut Acar arasındaki diyalogdan da bahsetti mi?

Yazarın Tüm Yazıları