Vatandaşın gerçek gündemi seçim değil geçim

UZUN süredir Türkiye’nin gündemini işgal eden seçimler, nihayet yarın yapılıyor.

"Nihayet" diyoruz, çünkü seçim bir ya da iki ay sonra yapılsaydı "halının altına süpürülen sorunlar" biraz daha artacaktı.

GERÇEK GÜNDEM

İşin doğrusu, vatandaşın gerçek gündemi seçim değil; geçim.

Özellikle kriz ortamı, sorunları derinleştirdi.

İşsizlik, aldı başını gidiyor. Kasım 2008’de yüzde 12,3 olan işsizlik oranı, Aralık’da yüzde 13,6’ya çıktı. Devam eden işten çıkarmalarla, bu oranın Ocak, Şubat ve Mart aylarında giderek artması bekleniyor. İşin doğrusu, gerçek işsizlik oranı, açıklananın iki katı.

Kapanan işyeri sayısı,
2008 yılının 12 aylık döneminde, 2007 yılına göre yüzde 58,3 arttı. Buna karşılık, aynı dönemde açılan işyeri sayısında artış yok, aksine yüzde 4,7 gerileme var.

Bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödemeyen kişi sayısı, Ocak 2009 itibariyle son bir yılda yüzde 231 arttı.

Çığ gibi artan protestolu senetler
ve karşılıksız çekler derken, ödenemeyen borçlar insanların rüyasına giriyor.

Özetle esnaf, sanatkár, tüccar, işsiz vatandaş ve emekliler çok zor durumda, ayakta durmaya çalışarak yaşam mücadelesi veriyorlar. Gündemleri de seçim değil geçim.

SEKTÖRLER ZOR DURUMDA

Ekonominin lokomotif sektörü olan inşaat, su kaynatıyor. Lüks konutlara getirilen KDV indirimi, sade vatandaşı ilgilendirmiyor. Konut fiyatları gerilediği halde uzun süredir bu sektörde yaprak kımıldamıyor. Otomobil üretimi, 2009 yılı Ocak ve Şubat aylarında yüzde 63, ticari araç üretimi de yüzde 71 geriledi.

Tekstil, ayakta durabilme çabası içinde... Sadece bu sektörde son bir yılda 200 bin kişi işten çıkartıldı.

Sanayide çarklar durdu, sanayi üretim endeksi son altı aydır sürekli geriliyor. Kapasite kullanım oranı, son 17 yılın en hızlı düşüşünü yaşadı. 1994 ve 2001 krizi ile 1999 depreminde bile bu kadar hızlı gerileme yaşanmamıştı. 2008’in 12 ayının 10’unda, 2009’un ilk iki ayında gerileme var.

TL, 6 ay öncesine göre dolar karşısında yüzde 43 değer kaybetti. Borsa, son 52 ayın en düşük seviyesini gördü. İhracat yüzde 30 civarında geriledi; yatırımlar durma noktasına geldi.

Özel sektörün döviz cinsinden borçları son 6 yılda 43 milyar dolardan 196 milyar dolara çıktı. 2009 yılında özel sektörün ödemesi gereken 30 milyar dolar dış borç, ciddi bir sorun.

IMF raporuna göre, G-20 ve OECD ülkeleri içinde krize önlem almayan tek ülke Türkiye.

HESAPLAR TUTMADI

2009 bütçesinde, "evdeki hesap çarşıya uymadı" sözüne benzeyen bir tablo yaşandı.

2009 yılının tamamı için 10 milyar TL açık beklenen bütçede, ilk iki ayda açık tutarı 10 milyar TL’yi aştı.

Vergi ve sigorta primi tahsilatları geriledi. Bazı vergilerde, inanılmaz sapmalar var. Örneğin; ithalde alınan KDV gelirinde 2008’e kıyasla yüzde 30 artış hedeflenmişti. Tam tersi oldu, 2008’e kıyasla ilk iki ayda yüzde 30 geriledi. 2009 yılı için ortalama dolar kuru 1.41 TL, büyüme hedefi yüzde 4, özelleştirme gelirlerinde yüzde 42 artış hedefleri belirlenmişti. Bunların hepsi hayal...

DAHA DİBİ GÖRÜNMEDİ

Türkiye krizin dibini henüz görmedi. Krizin olumsuz etkileri 2009 yılı boyunca sürecek. Ekonomide durgunluk artacak ve buna bağlı olarak daralma yaşanacak, özelleştirme yavaşlayacak, doğrudan yabancı sermaye girişi gerileyecek. Bırakın yüzde 4 büyümeyi, ekonomi küçülecek, bu kaçınılmaz.

İşsizlik artmaya devam edecek. Aylardır "kriz yok" diye sorunlar halının altına süpürülüyor. Seçim sonrası halı kaldırılacak ve vatandaş acı reçetelerle karşı karşıya kalacak.

Özetle, vatandaşın gerçek gündemi seçim değil geçim...
Yazarın Tüm Yazıları