Van Gölü canavarını buldum

TARİHİN en eski Ermeni kilisesi Akdamar’dan dönerken, Van Gölü’nün tam ortasında Devlet Bakanı Egemen Bağış, Gevaş Belediye Başkanı Nazmi Sezer’e soruyor:

Yani bu kiliseyi daha da onarsak, ayine açsak ne olur?

Haberin Devamı

AKDAMAR KİLİSESİ'NDEN TARİHİ FOTOĞRAFLAR

BAKAN BAĞIŞ RAFTİNG YAPTI

Sezer cevap veriyor:

Sayın bakanım, muazzam olur. Haçını da koymak lazım...

Bu defa ben soruyorum:

Tepki çekmez mi?

Neden çekecek... İnanılmaz bir turizm patlaması olur. Bakın her gün onlarca faks alıyorum. Dünyanın her yerinden Akdamar’ın ayine açılmasını isteyen talepler geliyor...
/images/100/0x0/55eb3f9cf018fbb8f8b4e60a
HERKES SÖYLÜYOR


Teknede bulunan herkes onaylıyor. 10 saattir dolaştığım Van’da kimi görsem aynı şeyi söylüyor...

Van Valisi Münir Karaloğlu aynı şeyi söylüyor. Kültür müdürü aynı şeyi söylüyor. Polisi öyle... Halk yine öyle...

Ama Akdamar Kilisesi bakımsız... Dökülüyor. Duvarlarındaki o eşsiz yontmalar, işlemeler sahipsiz... Kiliseye haçı yasaklamışlar. İbadete kapalı.

Van dünyadaki tek Urartu kalıntı merkezi. Tam 60 bin tablet var. Ama bin tanesi perişan bir müzede sergi diye duruyor... Gerisi depolarda çürüyor.

Dünyada Urartu medeniyetinin tek kaynağı böylece tükeniyor...

Bir ara Egemen Bağış şöyle diyor:

"Atina’da kapısına zincir vurulmuş bir cami görmüştüm. İçim sızlamıştı. Akdamar Kilisesi’nin bu halini gördüm, aynı şekilde içim sızladı."

Ne acı değil mi?

Oysa onlarcası gibi Akdamar da bu toprakların bir zenginliği değil midir?

Avrupa’da camiler ibadete açılıyor da ne oluyor?

Niye bu yasak.

Şu hale bir bakın...

O ne? Kürtçe... Bu ne? Ermeni kilisesi... Kapatın Ermeni sınırını... Yasaklayın Kürtçeyi. Rum zaten kötü... Ona yasak, buna izin yok...

KORKU FİLMİ GİBİ

Yıllarca böyle bir "korku filmi"nin içinde yaşamadık mı? Eyvah, komünizm geliyor, Sovyet sınırını kapat. İrtica gelir, İran kapısını açma... Terör var, Suriye sınırına mayın döşe. Ermeni krizi var, Ermenistan sınırını kapat. Ege’de kıta sahanlığı, Rum saldırır, kırmızı hat, yeşil hat, kırmızı çizgi. Uçuşa yasak bölge, Kuzey Irak, kırmızı çizgi... Her gün kriz.. Peki böyle bir anlayışla, böyle bir "dikenli tel kafası"yla nereye gideriz... Çatışmaya, kamplaşmaya, kültürel kuraklığa gideriz.

YASAKÇI ZİHNİYET

İşte bir milletin kendisini dünyaya kapatması budur. Kendi kendini yemesi budur. Ben bir milletin kendi tarihini ve zenginliğini nasıl canavarca tükettiğini Van Gölü’nün tam ortasında gördüm... Ve yıllardır aranan o Van Gölü canavarını böylece bulmuş oldum...

Evet, Van Gölü canavarı aslında bu "yasakçı zihniyet"tir... O hayali canavar aslında biziz... Çünkü yıllardır, özgürlüğümüzü, inançlarımızı, zenginliklerimizi, tarihimizi, yani kendi kendimizi yiyoruz...Üstelik vahşice...

Milli maçtan önce ayine açın

CUMHURBAŞKANI Gül önemli bir süreci başlatmıştı...

Milli takım karşılaşması için Erivan’a gitmiştik. Şimdi Ermenistan Cumhurbaşkanı Ter Petrosyan Türkiye’ye gelecek.

Öneriyorum

İşte öneriyorum:

Petrosyan Türkiye’ye gelmeden Akdamar Kilisesi’ni ibadete açsak. Üzerine o tarihi haçı koydursak... Ne olur?

Başka bir Tanrı’ya mı hizmet etmiş oluruz.

Hayır; insana, barışa, inanç özgürlüğüne hizmet etmiş oluruz...

Bakın, Akdamar Kilisesi bir ruhban okulu açılması için padişaha başvurmuş.. Osmanlı kabul etmiş. Okul açılmış. Ve papazlar, kilisenin duvarına bir teşekkür plaketi kazımışlar... Dün kilisenin içindeki o yazıyı gösterdiler...

Güç, zenginlik

Ben o duvar yazısında bir devletin gücünü, zenginliğini, büyüklüğünü, korkusuzluğunu, kendine güvenini gördüm... Osmanlı’dan, kendi tarihimizden ders alınmaz mı?

Bu kadar mı korkuyoruz.../images/100/0x0/55eb3f9cf018fbb8f8b4e60c

15 km. rafting yaptı

Egemen Bağış, Bahçesaray’da önce ’Saklı Şehir Kültür ve Sanat Festivali’ne katılıyor. Ardından Müküs Çayı’na gidiliyor. Van Valisi Münir Karaloğlu ve AKP Van Milletvekili Gülşen Orhan’la birlikte bota biniyorlar. 15 kilometre süren raftingin ardından Bağış, gazetecilere, "Çok keyif aldım. Gelecek yıl AB ülkelerinin büyükelçilerini de buraya davet edeceğiz" diyor. Bağış’la rafting için iddiaya girdim ama ıslanmayı göze alamadım.

Bravo sana Gülşen/images/100/0x0/55eb3f9cf018fbb8f8b4e60e

Çocukların PKK baskınlarıyla büyüdüğü Bahçesaray’dan bir milletvekili çıkmış. Gülşen Orhan... Şimdi Bahçesaray Festivali’ni düzenliyor. Artvinlilerle tanışmış, yıllardır Bahçesaray’ın ortasından gürül gürül akan Müküs Çayı’na raftingi getirmiş. Festivali Kürtçe şiir okuyarak açıyor. Bahçesaray’da doğmuş, orada okumuş ve üniversiteyi bitirip milletvekili olmuş. Bu memleketi öylesine seviyor ki, bize cevizini, balını, dağını anlatırken içi titriyor. Yılın 8 ayı kar nedeniyle hayata kapanan Bahçesaray’ı dünyaya açmak için uğraşıyor. Başarıyor da. Bravo sana Gülşen...

Büyüyünce polis olacaklar

Bahçesaray’ın ortasından gürül gürül bir dere akıyor...

Çocuklarla sohbet ediyorum...

Emrah diyor ki; ben büyüyünce polis olacağım...

Zaten hepimiz polis olacağız...

Gerçekten de diğer çocuklar da öyle söylüyor. İçlerinde çok zeki olan biri var, o şöyle diyor:

Boş ver ağabey, bunların hepsi 8. sınıftan sonra okulu bırakır, keçinin önünde dağlara düşer, çoban olur...

Evet, işte yıllardır içine düştüğümüz paradoks Bahçesaray’daki çocuğun ağzından böyle karşımıza çıkıyor...

İKİNCİ YAZI

Haberin Devamı

Başkan seçilecek

SİYASETİN "hákim koridorları"nda biraz dolaşınca TBMM’nin yeni başkanının kimliği çıkıyor ortaya.../images/100/0x0/55eb3f9cf018fbb8f8b4e610

Mehmet Ali Şahin...

Eğer son dakika bir değişiklik olmazsa, benim aldığım izlenime göre Başbakan Şahin’i aday gösterecek.

Ve tabii Şahin seçilecek...

Neden mi?

Şahin, Başbakan’a çok yakın ve bağlı bir isim. Erdoğan, bakanlıktan aldı, partiyle ilgilenmesini istedi. Şahin’den en ufak bir "burukluk iması" bile çıkmadı... Bu bir...

İkincisi, parti grubunda seviliyor.

Üçüncüsü ise konuşması, tavrı, üslubu, yapısı, böyle bir göreve uygun görülüyor..

Bu yüzden yeni TBMM Başkanı’nı Mehmet Ali Şahin olarak görüyorum...

TOPTAN ZORDA

Peki Köksal Toptan ne olur?

Öncelikle Baykal, "Bizim adayımız Köksal Toptan" diyerek, zaten aday gösterilmeyecek olan Toptan’ı daha da zor durumda bıraktı...

Tıpkı Abdüllatif Şener gibi...

Yine Baykal, Şener için "Cumhurbaşkanı adayımız olabilir" demişti...

Şener sonunda ayrıldı. Şimdi başka bir parti yolunda...

Toptan da şimdi aynı kaderi paylaşır mı? Yani bir süre sonra, örneğin Cindoruk’a gider mi?

Daha önce Cindoruk’la birlikte Çiller’in karşısına çıkmışı. Lider adayıydı. Az farkla kongreyi kaybetmişti. Yani bir geçmişi de var.

Toptan’ın ani bir hareket yapacağını zannetmiyorum

Sonuçta bir de vefa var. Yani Erdoğan çağırmasaydı bugün ne milletvekili ne de TBMM başkanıydı...

Bu yüzden sessizce bekleyebilir. Ve Arınç gibi bir süre sonra bakan bile olabilir... Siyaset bu... Kuyumcu sabrı ve titizliği ister...

Yazarın Tüm Yazıları