Uğur Cebeci: Kokpit







Uğur CEBECİ
Haberin Devamı

Serseri sinyaller uçakları deli ediyor

Son yıllarda giderek daha fazla hayatımıza giren cep telefonu, diz üstü bilgisayar gibi Taşınabilir Elektronik Aletler (PED-Portable Electronic Devices) uçuş emniyetini ciddi olarak tehdit ediyor. Bütün uyarılara rağmen yolcular cep telefonlarını uçakta açık unutuyor, kalkış ve inişte CD çalar dinliyorlar. Kabinden yayılan serseri sinyaller yüzünden uçuş sistemlerinde meydana gelen çeşitli arızalar pilotları zor durumda bırakıyor.

Uzmanlar aslında son yıllarda rapor edilen ve yaşanan olay sayıları arasında büyük farkın olduğuna dikkat çekiyor. Birçok olay sadece sözlü şikayet boyutunda kalıyor. Uzmanlar pilotların hemen rapor tutup olayı üst makamlara bildirmelerini istiyor. Çünkü bu raporlar, konuyla ilgili yapılacak olan araştırmalara ışık tutuyor.

Uçuş emniyetini altüst eden olaylar sadece kalkış ve inişte değil, bilinenin dışında büyük bir çoğunluğu dizüstü bilgisayar gibi elektronik cihazların kullanımına izin verildiği düz uçuş sırasında meydana geliyor. Çünkü elektronik aletlerin iniş ve kalkışta kullanılması yasak. Uçakları rotalarından rahatlıkla saptırabilen bu olaylar elektronik cihazlar kabinde çalıştırıldığında meydana geliyor. Olayların gerçekliği uçaklar yerde kontrol edildiğinde sistemlerinde herhangi bir aksaklık veya arıza saptanamıyor. Bu durum aynı koordinatlarda bulunan ve ortak frekansı kullanan diğer uçaklarda görülmüyor.

SORUNUN NEDENİ

Zararsız gibi görünen diz üstü bilgisayarı veya elektronik bir oyuncak nasıl oluyorda bu kadar kötü bir etki yapabiliyor?

Uçaklardaki sistemler havada yön bulmasını veya belli bir rotayı izlemek için istasyonların yaydığı özel sinyalleri takip etmek zorundalar. Bunlardan en önemlisi VOR adı verilen seyrüsefer cihazı. VOR vericisi çok düşük bir güçle yani 120 ile 140 watt arasında çalışıyor. Kıyaslamak gerekirse, bir FM radyo istasyonunun gücü bir kaç bin watt'ı bulabiliyor. Düşük frekans gücüne rağmen uçaklar VOR sinyallerini 185 kilometreye kadar rahatlıkla alabiliyorlar.

Uçaktaki antenlerin VOR sinyallerini alabilmesi için çok hassas olması gerekiyor. Bu nedenle elektronik gürültüyü dışarıda bırakmak için uçaktaki tüm aletler etkilenmelere karşı elektromanyetik olarak korunuyorlar. Diz üstü bilgisayar, cep telefonu, CD çalar, game boylar ve diğer elektronik cihazlar işlemcisinin çalışma frekansına bağlı olarak zayıf bir elektromanyetik alan oluşturuyorlar. Bu işlemcilerden CD çaların yaklaşık 28 MHz, diz üstü bilgisayarınki de 500 MHz güçle çalışıyor. Bunun yanısıra daha zayıf olan elektromanyetik alanlara da 'harmonik' adı veriliyor. Harmonik alanlar temel frekanstan kesirlik sayılarda farklılık gösteriyor. Örneğin 28 MHz ile çalışan bir CD çaların harmonik frekansı 112 MHz'e ulaşıyor. Böylece CD çalar, VOR frekans grubunun tam ortasında bulunarak onu etkilemeye başlıyor. İşlemci daha kuvvetliyse manyetik etkileşim de o kadar fazla oluyor. Böylece etki alanı artarak diğer sistemlere de zarar verebiliyor.

CEP TELEFONU TEHLİKESİ

Cep telefonları ise bu cihazlar arasında en tehlikelisi. Yaydığı yüksek elektromanyetik frekanslar nedeniyle bir anda sistemlerin kitlenmesine neden olabiliyor. Son yıllarda kullanımın giderek yaygınlaşması nedeniyle cep telefonu tehlikesi de artıyor. Bu nedenle uçağa binerken yolcuların uyarılarak cep telefonlarının kesinlikle kapatılması gerekiyor. Açık kalan cep telefonu direkt olarak VOR sinyallerini etkiliyor. Amerika'da meydana gelen bir olayda hava trafik kontrol merkezi bölgesel bir yolcu uçağını uyararak rotasından saptığını söyledi. Pilotlar göstergelerini kontrol ettiklerinde doğru yolda olduklarını gördüler. Kabinde yapılan araştırmada bir yolcunun cep telefonunu açık bıraktığı ortaya çıktı.

Kuşkusuz sadece uçakta değil yerdeki FM vericileri, TV sinyalleri de uçakların aletlerini etkiliyor. FM sinyallerine çok yakın çalışan bazı seyrüsefer cihazları sinyallerini almayı beklerken pilotlar radyodan müzik dinleyebiliyorlar. Bu nedenle radyo istasyonlarının yayınlarını filtre ile belirlenen frekans değerlerinde yapmaları gerekiyor. Özellikle alçakta, iniş ve kalkışta meydana gelen bu olaylar kaza riskini arttırıyor. Çünkü uçak kazalarının yüzde 21'i kalkış ve tırmanışta, yüzde 45'i de inişte meydana geliyor.

NE YAPMALI

Artan şikayetler ve elektronik aletlerin hayatımıza giderek daha çok girmesi sonrasında tüm elektronik aletlerin belirli bir frekans aralığında sinyaller yaymasının sağlanması gerekiyor. Ancak binlerce şirketin imalat yaptığı bu sektörde frekans aralığının belirlenmesi çok zor. Uzmanlar ancak uzun dönemde bu işlemlerin yapılabileceğini belirtiyorlar. Diğer taraftan başta NASA olmak üzere, birçok araştırma kuruluşu uçaklarda serseri sinyallerin önlenmesi için çalışmalar yapıyor. Kabine konulacak özel bir alet yardımı ile tüm elektronik aletlerin sinyallerinin yok edilmesi bu projelerden sadece biri. Ancak elektronik aletlerin sürekli gelişmesi ve elektronik sinyal yayın frekanslarının değişmesi ile sürekli bir önlem alınamıyor. Uzmanlar yine de en iyi önlemin tam kalibrasyon yapılana kadar yolcuların bu aletleri uçuşta kullanmaması gerektiğini belirtiyorlar.

RAPOR EDİLMİŞ OLAYLAR

Salt Lake'den Eugene'ye uçuş yapan bölgesel yolcu uçağında kokpitte arka arkaya üç tane uyarı sinyali alındı. Uçuş başı, hız ve yükseklikle ilgili alınan bu uyarıların nedenini araştıran kaptan ve ikinci pilot herhangi bir arıza bulamadılar. Kabin memurlarının yolcular arasında yaptıkları araştırmada birkaç yolcunun elektronik alet kullandığını görüldü. Sistemler kapatıldıktan sonra göstergeler normale döndü.

Houston'dan kalkan yolcu uçağına Hava Trafik Kontrol (ATC) merkezi rotanın 7 kilometre saptığını söyledi. Sistemlerin doğru gösterdiğini belirten pilotlar kabinde yaptıkları araştırmada bir yolcunun dizüstü bilgisayar kullandığını gördüler. Yolcunun bilgisayarını kapatmasıyla birlikte sistemler doğru çalışmaya başladı.

Boeing 737 uçağının ikinci pilotu pusulanın düzensiz hareketini gözlemledi. Bunun üzerine uçakta arama yapan görevliler bir yolcunun CD çalar kullandığını gördüler. CD çalar kapatılınca gösterge normale döndü.

Free Bird’ün ilk uçağı geldi

Türk havacılık sektöründe 22 yıldır hizmet veren Gözen Air tarafından kurulan Free Bird Havayolları'nın ilk uçağı geldi. Genel Müdür Kaptan Pilot Tuncay Doğaner tarafından uçurulan TC-FBG çağrı kodlu MD83 tipi uçak ABD'nin Oklahoma City şehrinden 12 saat 30 dakikalık uçuş sonrası Atatürk Havalimanı'na teker koydu. Uçuş sırasında Goosebay ve Keflavik'te yakıt ikmali yapıldı. Atatürk Havalimanı’nda yapılan törende Gözen'in ortakları Mekin Gözen ve Mete Bozyiğit ile Genel Müdür ön dikmede şampanya patlattılar. İki motorlu, 165 koltuk kapasiteli MD83 uçakları saatte 850 kilometre hızla uçabiliyor. Menzili 4 bin 600 kilometre olan uçaklar 11 bin 278 metreye çıkabiliyor. Free Bird Havayolları, MD83'lerle Türkiye-Avrupa ülkeleri arasında charter yani tarifesiz uçuşlar gerçekleştirmeyi planlıyor. Ekonomik açıdan zor bir dönemde yatırım yaptıklarını belirten Genel Müdür Kaptan Pilot Tuncay Doğaner, amaçlarının Türk turizmine katkıda bulunabilmek olduğunu söyledi. Havayolu diğer iki uçağının gelmesinden sonra Nisan ayı içinde seferlerine başlayacak.

Uçağın gelişi Gözen Air'in sahipleri Mekin Gözen ve Mete Bozyiğit ile Genel Müdür Tuncay Doğaner tarafından ön dikmede şampanya kırılarak kutlandı.

New York’a ek sefer konacak

Türk Hava Yolları yaz tarifesinde her gün sefer yaptığı New York'a haftada bir gün ek sefer için çalışmalara başladı. Yaz tarifesinde filoda önemli bir sıkışma olmazsa New York'a yapılacak ikinci sefer planlamaya alınacak.

İkinci seferin erken saatte olması ve uçağın New York'a öğleden önce iniş yapması düşünülüyor.

Hergün yapılamadığı için yeterli doluluğa ulaşamayan İstanbul-Miami uçuşları ise haftada üçten ikiye indirilecek. THY, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki üçüncü uçuş noktası Şikago'ya ise haftada beş gün yaptığı seferleri altıya çıkarmak istiyor.

Uzakdoğu hattında ise Seul'e yapılan seferler yine haftada iki gün olarak devam edecek. Haftada iki gün olan Tokyo seferleri de üçe çıkarılmak isteniyor.

Japon yolcunun büyük ilgi gösterdiği ve sürekli dolu olan Tokyo hattında sefer sayısının arttırılması için Narita Havalimanı'nın ikinci pistinin tamamlanması bekleniyor. Bir trafik hakkı daha alınması halinde THY İstanbul-Tokyo uçuşlarını üçe çıkaracak. Ancak bunun karşılığında yine haftada üç gün olarak gerçekleştirilen İstanbul-Osaka seferleri iki güne indirilecek.

YAZ TARİFESİ

Türk Hava Yolları yeterli verimlilikte bulmadığı Ankara çıkışlı direkt Almanya seferlerini yaz programında kaldıracak. Bu seferler İstanbul aktarmalı seferler olarak düzenlenecek. Uygun bağlantılar verilerek Almanya'daki işçilerimizin de gitmek istedikleri kentlere Ankara ya da daha çok İstanbul üzerinden direkt bağlantılarla ulaşmaları hedeflenecek.

Öte yandan Türk Hava Yolları haftanın özel günleri ve özel saatleri için de fiyat çalışmaları yapıyor.

Örneğin pazartesi sabahı İstanbul-Ankara seferi en yüksek fiyatla uçulabilirken, salı günü öğle saatlerindeki bir sefer ise en ucuz biletle uçulacak. İstanbul-Bodrum arasında cuma akşamı en pahalı bilet satılırken cumartesi günü öğle saatlerinde yapılan sefer ise belki en ucuz biletle uçulabilecek.

ÖZEL FİYATLAR

Dünyanın bir çok yerinde havayolu şirketleri özel gün ve özel saatleri ayrı fiyattan ve durgun zamanlarda olabildiğince ucuz fiyattan satılan biletlerle yolcularına sunuyorlar. THY’nin bu sistemi gerçekleşmesi halinde iç hatlarda özel bir pazarlama yöntemi ortaya çıkacak. Bu sistem özellikle Amerika'da çok yaygın. New York-Miami arasında geceyarısından sonra ya da bazen çarşamba günü öğleden sonra bir saatte 60 dolara bilet bulmak mümkün.

Özelleşme eşiğindeki THY bu sistemi başlatabilirse iç hat zararını çok büyük ölçüde de azaltma imkanı bulacak.

Yazarın Tüm Yazıları