Uçağın pilotu

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Yanılmıyorsam, ‘Uçakta Pilot Var mı?’ başlığı Amerikalıların seksenli yıllarda çevirdiği o asparagas ‘facia filmleri’nden birine aitti.

Zahir dünya ekonomisinin ve uluslararası para sisteminin de hafiften hafife faciaya doğru sürüklenmesinden olacak, Fransız Maliye Bakanı Dominique Strauss Kahn hafta sonu Washington'da gerçekleşen ve hem ‘G-7’ rumuzlu ‘Yedi Zenginler’in, hem de Uluslarası Para Fonu IMF'nin kaymak tabaka yöneticilerini bir araya getiren toplantı ertesinde düzenlediği basın konferansında, ‘uçakta pilot olduğunu göstermek istiyoruz’ şeklinde konuştu.

Lakin bana sorarsanız, ABD başkentindeki oturum belki kokpit koltuğunda bir dizi hava şoförünün oturduğunu ortaya koydu ama bunlardan hangisinin ‘mesul kaptan’ sıfatını kazandığını ve onun hangi alengirli levyeleri oynatarak tayyareyi salimen alana indirebileceğini açıklığa kavuşturmadı.

Başka bir deyişle, mali yöneticiler göstergelerin alarm işareti verdiğini saptadılar fakat bunları güvenli seviyeye ayarlayabilecek formülü bulamadılar.

* * *

GÜNEYDOĞU Asya, Rusya, Latin Amerika derken şu artık iki kere iki dört bir gerçek ki uluslarası kriz artık çok daha geniş bir boyut kazanıyor.

ABD faiz hadlerini düşürüyor ve AB'nin de aynı şeyi yapmasını istiyor.

Tepeteklak dibe vurmuş Japon bankacılık sisteminin nasıl kurtarılacağı ve gırtlağına kadar borca gömülmüş Brezilya'da seçimleri kimin kazanacağı yalnız bu ülkeleri değil tüm sanayileşmiş devletleri birinci derecede ilgilendiriyor.

Dünya ekonomisindeki bütünleşme refahı nispeten küresel kıldığı oranda, domino taşı teorisine uygun olarak buhranı da en az o kadar küresel kılıyor.

İşte Washington'daki ‘pilot arayışı’ toplantısı da ‘Yedi Zenginler’in bu yeni etkileşim karşısındaki çare arayışına tekabül ediyor.

* * *

İLKİN şunu saptayalım ki en azından Batı ülkelerinde bugünkü krizin nesnel bir temeli yok. İktisadi veriler öz itibariyle sıhhatli manzara sunuyor.

Mevcut panik esas olarak psikolojik faktörlerden kaynaklanıyor.

Fakat maddi veya ruhi, bunalım bunalımdır. Eğer tüm borsalar inişe geçiyor ve bunun etkisi ekonomide hissedilmeye başlanıyorsa, sonuç aynı kapıya çıkar.

O zaman hekimin alması gereken önlem buhran geçiren hastanın psiko-somatik arazına teşhiş koymak ve bu araza yol açan travmayı tedavi etmektir.

Ve henüz tedavi yönünde bir adım atılmadıysa da Washington'daki ‘G-7’ oturumunun temel özelliği teşhiş konusunda önemli bir aşama kaydedilmesi oldu.

‘Yedi Zenginler’ belki ilk kez ultra-iberal ekonomik politikaların da ameliyat masasına yatırabileceği işaretini verdiler. Başta spekülatif nitelikli uluslarası sermaye transferlerine olmak üzere mali vektörlere kısmi denetim getirebileceğini ve müdahele edilebileceğini çağrıştırdılar.

Üstelik, ilacın yan etkilerine aldırmadan her hastaya daima aynı reçeteyi yazan İMF'nin değişimine ilişkin olarak da beyin cimnastiği yapmaya başladılar.

Açıkçası, ‘Yedi Zenginler’ uzun dönemden beri ‘mutlak doğru’ belledikleri şeylerin de yanlış olabileceği konusunda soru sormak refleksini gösterdiler.

* * *

ŞU kesin ki Reagan'lı ve Thatcher'lı yıllarla başlayan ve Duvar'ın yıkılması ertesinde daha da ivme kazanan ultra liberal politikalar tekliyor.

Kuşkusuz bu, devletçi merkeziyetçiliğin ehven olduğu anlamına gelmiyor.

Ancak vahşi piyasa ekonomisinde de tren hep rayında gitmiyor. Hem iktisadi faktörler kaosla flört ediyor, hem de ruhi unsurların kaprisi devreye giriyor.

Bir müddet sonra da kaygılı bir ‘uçakta pilot var mı?’ sorusu soruluyor.

İşte, Washington'daki ‘G-7’ toplantısında bu soruyu soranlar artık mesul pilotu saptamak ve uçağı alana indirmek arayışı içine girdiler.

Bundan böyle uçağın farklı rotadan piste yaklaşmasını beklemek gerekiyor.



Yazarın Tüm Yazıları