Türkiye altın değerinde siz farkında değilsiniz

Dünyanın en ünlü markalarından olan Jean Paul Gaultier’nin farklı bir çizgisi olan Jeans Paul Gaultier, 28 Haziran akşamı Alaçatı’da büyük bir defile düzenliyor.

Alaçatı’nın ilk otellerinden olan O Ev’in de 10. yılını kutlayacağı bu organizasyon, otelin sahibi Emel Aliberti ve 11 yıldır Türkiye’de yaşayan İtalyan iş adamı Alessandro Rosso’dan çıkmış. Aliberti ve Rosso ile Alaçatı, tekstil, ekonomi üzerine sohbet ettik.

Æ Alaçatı’ya ilk gelişiniz nasıl oldu?

Emel A.: Alaçatı’da ilk ev alan rahmetli Leyla Figen, beni de teşvik ediyordu. Ben de burayı alıp düzenledim ve otel haline getirdim. Hatta eşim ilk başta ne yapacaksın orada oteli dedi, ama ilk sene cumhurbaşkanını bile ağırladık. Mönümüze ay yıldız basılınca eşime gösterip bak oradaki otelde neler oluyormuş dedim.

Æ 10 yılda Alaçatı’da neler değişti sizce? Alaçatı’nın yerlisi sayılırsınız..

Emel A.: Evet beni de burada yerli kabul ettiler artık. Bence gelişmeler iyi gidiyor, ama çok dikkatli olunması gerekli. Büyüme ve ilgi profesyonelleşmeyi getiriyor, bu doğallığı, güzelliği kaybetmeden olmalı. Burada da yerel yönetimlere çok iş düşüyor.

Æ Çeşme’nin tanınması ve gelişmesi için neler yapılmalı sizce?

Emel A.: Yapılması gereken çok şey var. Başta sezon çok çok kısa. Dünyada, insanların 500.000 dolar yatırım yapıp yılda sadece 1 ya da 2 ay kullandığı başka bir yer yoktur. Biz bunu yapabilecek kadar zengin miyiz? İstanbul’da köprüyü geçmek 2 saati alıyor, İzmir ile Çeşme arası 45 dakika, Bomboş bir yol fakat yine de insanlar temmuza kadar gelmiyor. Lüks eşyalar evlerin içinde kullanılmadan çürüyor. Çocuklarımız var, ondan gelemiyoruz diyorlar. Bu güzel hava, deniz kum çocuklar için ne kadar faydalı farkında değiller.

Alessandro R.: Avrupa’da yaşayıp nisan ayında buraya geldiğinizde havanın güzelliğine inanamıyorsunuz. Altın gibi bir ülkeniz var, ama değerlendirmeyi bilmiyorsunuz. 60 ülkede yaşadım favorim Türkiye oldu. Burada yaşayanlar değerinin farkında değil. Geçen yıl 30 arkadaşımı getirdim, bu sene hem onlar hem de onların anlattığı arkadaşları gelmek istiyor.

TÜRKİYE’DEKİ KİRALAR AVRUPA’DAKİNİN TAM 3 KATI

Æ Türkiye’deki ekonomiyi ve tekstil sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Alessandro R.: Ülkeniz biraz ilginç. Yabancıların yatırım yapmasını güçleştiren bazı kurallarınız var. Mesela alışveriş merkezleriniz. Bence sayıları çok fazla ve kiraları çok çok yüksek. Bir firma bu kirayı ödeyebilse bile yaşayabilmesi çok zor. Kiralar İtalya, Almanya ve Fransa’daki kiraların tam 3 katı. Yabancı yatırımcı bunu duyunca gelmekten vazgeçiyor. Şu anda ekonomi kötü durumda. Bu kiraları belirleyen kişiler şunu bilmeli; hepimiz aynı gemideyiz. Batarsak birlikte batacağız.

Æ Buna rağmen siz nasıl cesaret ettiniz?

Alessandro R.: Türkiye’deki bir başka sorun markaların tek başına mağaza açmaları. Birkaç marka bir araya gelip bir mağazada satılmalı. Biz böyle yapacağız. Bu onlara güç katar. Türkiye’de İtalya’dakinin 2 katı fazla tek markalı mağaza var. Bu bir hata. Pazarı yok edebilir. Ayrıca burada çok fazla taklit ve sahte marka var. İtalya’da taklit markaları satan bir mağaza açamazsınız, yasak. Ama burada markanın kendi mağazasının yanında sahtesini satan mağaza açılıyor. Tabii, alanlar da hatalı. O markanın taklidini giyeceklerine hiç giymesinler daha iyi.

AMACIM, İZMİR’İ DÜNYA MODA ÇEMBERİNİN İÇİNE SOKABİLMEK

Æ Nasıl bir organizasyon olacak?

Alessandro R.:Defilede Jeans Paul Gaultier 2009 yaz sezonu sunulacak. 4 erkek 8 kadın mankenimiz var. 4 manken İstanbul’dan gelen top modeller. 300 kişilik bir davetli grubu olacak. Özellikle birçok yabancı basın mensubu da gelecek.

Æ Bu organizasyon Çeşme’ye neler kazandıracak?

Alessandro R.: Benim amacım Türkiye’yi özellikle İzmir’i moda çemberinin içine sokmak. Bu çok zor ama çabalayacağım. Mesela Slam markamız için bir katalog hazırladık. Dünyada St. Tropez, Key West, Porto Cervo gibi birçok önemli yelken turnuvasında dağıtılan özel kataloğumuzda Çeşme’ye bir sayfa ayırdık. Ben buranın New York, Paris, Milano, Londra gibi moda merkezi olmasını umuyorum. Çünkü Türkiye’nin verdiği enerjiye çok inanıyorum.

TAM 60 ÜLKEDE YAŞADIM TÜRKİYE’DE KARAR KILDIM 11 YILDIR DA BURADAYIM

Æ İşiniz nedeniyle çok seyahat ettiniz mi?

Alessandro R.: Hem seyahat ettim hem de yaşadım. Değişik ülkelerde birçok önemli marka için farklı kumaş ve farklı renkler aradım. Bugüne kadar 59 ülkede çeşitli sürelerde yaşadım. 3 yıl Amerika, 1 yıl Afrika, 1 yıl Meksika, 1 yıl Karayipler ve şimdi Türkiye.

Æ Türkiye’ye nasıl geldiniz?

Alessandro R.: 11 yıl önce St. Tropez’de rastladığım deri işi yapan bir arkadaşım beni Türkiye’ye davet etti. Önce İstanbul sonra İzmir ve Çeşme’ye geldim. Başta Çeşme olmak üzere Türkiye’ye aşık oldum. 2 ay sonra İtalya’daki tüm işimi devredip buraya yerleştim. İşimi kurdum. Türk olan eşimle evlendim ve bir çocuğumuz var. Bu da ülkenizi daha da fazla sevmeme neden oldu.

Æ Burada ne iş yapıyorsunuz?

Alessandro R.: İlk geldiğimde 600 firmayı inceledim. İtalyan firmalarına hizmet vermek üzere üretici bir firma kurdum. Çeşitli markaların distribütörlüğünü yapan firmalara danışmanlık yapıyorum. Şimdi ise İstanbul ve Alaçatı’da dünya markalarını satan mağazalar açıyoruz. Hatta İstanbul’da Emre Altuğ ve Çağla Şikel ile ortak olacağız.

TASARIMLARIN GERÇEĞE DÖNÜŞÜP DÖNÜŞMEYECEĞİNE BEN KARAR VERİYORDUM

Æ Alessandro Rosso, kaç yıldır tekstil sektöründesiniz?

Alessandro R.:18 yaşımdan beri tekstil sektöründe çalışıyorum, 28 yıl olmuş. İlk başladığımda San Giorgio isimli bir firmada çalışıyordum ki, tasarımcılarından biri Gianfranco Ferre idi. Onun yardımcısıydım.

Æ Tam olarak ne iş yapıyordunuz?

Alessandro R.: Tekstil firmaları için araştırma yapıyordum. Versace, Versus gibi büyük firmaların tasarımcılarına yaptığım kumaş araştırmaları hakkında bilgi veriyordum. Çizdikleri tasarımların seçtiğimiz kumaşlara uygulanıp uygulanamayacağını söylüyordum. Bu nedenle dünyadaki birçok ünlü tasarımcı yakın arkadaşım.

DEFİLE İÇİN HERKES İSTANBUL’U İSTEDİ AMA BİZ ALAÇATI’YA ALDIK

Æ Alaçatı’da defile fikri nasıl doğdu?

Alessandro R.: Jeans Paul Gaultier’nin baştasarımcısı olan Raffaele Caroli’yi Çeşme’ye davet etmiştim. Çeşme’yi çok sevdi. Sonra bu otelde kaldı. Her yıl yaptıkları gelecek sezon defilesini Türkiye’de yapmasını teklif ettik. Herkes ilk başta İstanbul’u düşündü.

Emel A.: Aslında burada Alaçatı’da yapılmasını ben istedim. 10 yıl önce O Ev’i açarken organizasyon yapamamıştık. Kısmet 10. yılaymış..

Alessandro R.: Evet, herkes önce İstanbul’u düşündü ama Emel’in ve benim bastırmamla Alaçatı’da yapmaya karar verildi. Geçen perşembe defilenin ilki Floransa’da yapıldı. Paris’te de yapılacaktı ama Çeşme’ye gelebilmek için Paris’i iptal edecekler.

Æ Emel Hanım eski manken olmanızın bir etkisi olmuş mudur?

Mutlaka etkisi olmuştur. Sonuçta sektöre yabancı değilim ama bir başka önemli nokta bu sıcak dostluklar. Sohbet ortamında gelişen olay büyük bir organizasyona dönüşüyor.
Yazarın Tüm Yazıları