Terim’den almamız gereken ders

İKİ milli maçı geride bıraktık. Kolay kolay kimsenin tahmin edemeyeceği gibi ilginç gelişti iki maç da..

İkisinde de yenik duruma düştük.. İkisinde de taraftarımız yoktu.. İkisinde de önemli eksiklerimiz vardı.. Ama ikisinde de sahadan başı dik ayrıldık..

İlki görkemli, ikincisi başarılı bu sonuçlar üzerine uzun uzun kafa yorduk mu acaba? Bu kadar sakat oyuncunun olduğu yerde Türk Milli Takımı rakiplerinden çok daha istekli futbol oynar hale nasıl gelmişti?

Yanıt basitti aslında.. Fatih Terim’in yenilgiyi kabullenmeyen karakteri takıma yansımış, oyuncuların tamamı son düdük çalmadan o sahadan mağlup ayrılmayı akıllarına bile getirmemişlerdi..

* * *

Sadece Milli Takım mı bu dersi almalıydı Fatih Terim’den.. Olimpik Milli Takım’dan başlayarak, Euro 96, 4 yıl üst üste şampiyonluk, UEFA Kupası, Fiorentina ve Milan serüvenleri Fatih Terim’i Türk futbol tarihinin en başarılı teknik adamı yapmıştı..

Evet Terim’in değişik bir karakteri var.. İster beğenin ister beğenmeyin kendisine aşırı güven duyuyor.. İsviçre maçlarında yaşadığımız olaylarda da görüldüğü gibi kendi üzerine oynayan rakiplerin tuzağına düşebiliyor bazen.. İster medya olsun, ister rakip futbolcu veya teknik adamla diyaloğa girmekten çekinmiyor. Bu durumda da Fatih Terim’in ikinci yüzü ortaya çıkıyor.. Gergin ve sinirli yüzü.. Bu yüzü de takıma yansıyor.. Futbolcular yine sahaya sonuna kadar kazanmak için çıkıyorlar ama bir o kadar da gergin ve sinirli oluyorlar..

İki kritik maç öncesi Fatih Terim’i gözlemledim.. Açıkçası bu tür tuzaklara düşüp düşmeyeceği konusunda korkum vardı.. Ama çok daha sakindi Fatih Hoca bu kez.. Bu sakinlik takıma da yansıdı.. Atina’da sahaya atılan o kadar yabancı maddeye karşın maç bitiminde takımı santraya doğru yönlendirip tribünleri selamlatması görülmeye değerdi..

Norveç maçı öncesi takımın rehavete kapılmaması için gerekli önlemleri alması, futbolcu-basın ilişkisini iyi ayarlaması iyiydi.. Norveç teknik direktörünün bütün açıklamalarına karşın rakibin gücünü bilerek konuşması çok yerindeydi..

Kısacası Fatih Terim bu iki kritik maçta alınan dört değerli puanın mimarı oldu. Ligdeki rekabet bu kadar kızışmışken birbirleriyle bu kadar uyum sağlamış bir takım yaratması, kendi takımlarında uzun süredir ilk onbir oynama fırsatı bulamayan Volkan, Tümer, Hamit, Gökhan Zan, Emre Belözoğlu gibi oyuncuları yan yana oynatması, gerektiğinde en kritik anlarda Volkan Yaman ve Mehmet Yıldız gibi hiç milli olmamış oyuncuları sahaya sürme cesaretini gösterebilmesi takdire değerdi..

* * *

Fatih Terim’in eksikleri yok mu.. Elbette var.. Zaten bu sütunlarda çokça dile getirdik onları.. Gruptan lider çıkmamız, finallerde en yüksek dereceyi almamız için gerekenleri de dile getireceğiz. Ama şimdi Terim’den "Maç bitene kadar asla kaybetmeyi düşünmek yok" dersini alma zamanı.. Bu dersi sadece futbolculara değil, bütün ülkeye özümsetme zamanı.. Politikada, eğitimde, ekonomide, sağlıkta kısacası bütün sektörlerde yeni Terim’ler oluşturma zamanı..

Şimdi kaybetmeye isyan etme, kazanmayı alışkanlık haline getirme zamanı..

Biz affederiz

A.gücü-Beşiktaş ve Bursaspor-Fenerbahçe maçlarındaki olaylar yüzünden saha kapatma cezaları çıkmadı.. Profesyonel Disiplin Kurulu bu olaylar için para cezasını yeterli gördü.. Yunanistan’da ise önceki gün bir bayan voleybol maçı öncesi çıkan olaylarda 1 kişi ölünce 15 gün süreyle bütün spor müsabakaları durduruldu ve çok sert önlemler alınacağı açıklandı. İtalya’daki uygulamalar zaten ortada.. Futbol Federasyonu seçim atmosferinden çekindiği için kulüplerle arasını iyi tutmaya çalışıyor ve olan Türk futboluna oluyor. Bu iki maçtaki görüntüleri tekrar izleyin.. Eğer o olaylarda biri ölseydi ne yapılırdı biliyor musunuz, iki maç seyircisiz oynama cezası verilir ve geçiştirilirdi.. İşte Yunanistan ve İtalya ile olaylara bakış açımız ve insan hayatına verdiğimiz değer..

Düdükler kimin için çalacak?

Euro 2008 elemelerinde dikkat çeken bir durum var. İngiltere, İspanya ve İtalya finallere gitme yolunda ağır darbeler yediler. Durumları tehlikede.. Son şampiyon Yunanistan’ın hali de ortada.. Bizden dört yedikten sonra, haksız bir penaltı ve kırmızı kart sonrası Malta’yı geçtiler.. Finallere K.İrlanda, İsrail, İskoçya gibi sürpriz ülkelerin katılıp katılamayacağını biraz da hakemlerin yönetimi ve UEFA’nın tavrı belirleyecek.. Eğer Avrupa’nın büyükleri olmadan yapılacak bir organizasyon sönük geçer endişesi hakim olursa İngiltere, İspanya, İtalya, Fransa gibi devler arkalarına rüzgarı alıp son düzlükte atağa geçebilirler. Aksi halde tarihin en ilginç Avrupa Şampiyonası finallerini seyredebiliriz..
Yazarın Tüm Yazıları