Tekstil mi çare? Tekstilcilere mi çare?

TÜRKİYE’nin dışa açılımında ve sanayinin gelişiminde lokomotif olan tekstil ve konfeksiyon, Çin ve Hindistan’ın olumsuz etkisine çözüm ararken patlak veren ekonomik krizden doğrudan etkilenen sektörler.

Ürettiğinin yarısından fazlasını ihraç eden tekstilci, krizin etkisinin azaltılması için çare mi? Ya da krizde çare, tekstilcieye mi gerekli? Bu hafta Tekstil Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Işık Tarakçıoğlu ile söyleştik.

Æ Tekstil ve konfeksiyon kriz ortamında nasıl bir artı değer olabilir?

Æ Küresel krizin Türkiye için en büyük tehlikesi, döviz sıkıntısı ve işsizliğin artmasıdır. Bu tehlikenin azaltılmasında en etkili olabilecek sektör ise, gerek net (= ihracat-ithalat) döviz girdisi sağlama, gerekse istihdam yaratma bakımından tekstil ve konfeksiyondur. Ülkemizin sanayileşme ve dışa açılma politikalarının lokomotifi olan tekstil ve konfeksiyon, üretim kapasitesi olarak yalnız Avrupa’nın değil Avrasya ve Avro-Akdeniz bölgelerinin de en büyüğüdür. Ürettiğinin yarısından fazlasını ihraç eden sektör, ülkemizde üretim ve ihracat bakımından dünyanın en büyük 5’i arasında yer alan tek sektörümüzdür. Bu nedenle, tekstil ve konfeksiyonun önümüzdeki aylarda göstereceği performans, küresel krizin olumsuz ekonomik ve sosyal etkilerinin frenlenmesi veya hız kazanması bakımından hayati önem taşıyor. Elyaftan hazır giyime ve hazır eşyaya kadar tam entegre olan tekstil ve konfeksiyon, küçük parti mal işleyebilme, hızlı teslim, güvenilir servis, esneklik ve her şeyden önemlisi kalite gibi, başarı için gerekli tüm beceri ve yeteneklere sahiptir. Malı üretebilirse, pazarı da hazırdır. Ama küresel krizle ihracatımız önemli ölçüde gerilemeye, fabrikalar işçi çıkarmaya ve kapılarına kilit vurmaya başlamıştır. Zira büyük ölçüde KOBİ’lerden oluşan tekstil ve konfeksiyon işletmeleri, nakit akışlarını sağlayamamakta, ciddi finansman sıkıntısı yaşamaktadır. Eximbank kredileri başta olmak üzere, yeterli düşük faizli kredi imkanı sağlandığında, bu kötüye gidişin ne kadar çabuk yön değiştireceğine hayret edeceksiniz.

Tekstilin duayenlerinden

1941 Denizli-Buldan doğumlu olan Prof. Dr. Işık Tarakçıoğlu, ilk ve orta öğrenimini İzmir’de tamamladıktan sonra, tekstil kimyası dalındaki yükseköğrenimini ve doktorasını Stuttgart Üniversitesi’nde yaptı. 1971’den 2008 ortasına kadar, kısa bir süre dışında, Ege Üniversitesi’nde çalıştı. Ege ve Uludağ üniversiteleri Tekstil Teknolojisi Anabilim Dalı ve Tekstil Mühendisliği Bölüm başkanlıkları, E.Ü. Tekstil ve Konfeksiyon Araştırma-Uygulama Merkezi ile Uşak ve Emel Akın Meslek Yüksekokulları kurucu müdürlüklerini yürüttü. 10 ders ve araştırma kitabı, 1 Tekstil Terbiyesi Ansiklopedik Sözlüğü (Almanca-İngilizce-Türkçe) yayımlanan Tarakçıoğlu, evli ve iki çocuk babasıdır.

KRİZLE SİPARİŞLER KÜÇÜK PARTİLERE DÖNDÜ

Æ Son yıllardaki tekstil ve konfeksiyon gelişmesini sektörde yaşananları irdeler misiniz?

Æ Son yıllarda dünyadaki en önemli gelişme Dünya Tekstil ve Hazır Giyim Anlaşması’nın (ATC’nin) sona ermesi (kotaların kalkması), başta Çin ve Hindistan’da olmak üzere Güney ve Güneydoğu ülkelerinde yaratılan aşırı tekstil ve konfeksiyon üretim kapasitesi ve maliyetin altında satılan tekstil ve konfeksiyon ürünleridir. Krizden önce AB pazarında hazır giyim ve ev tekstili tedariğinin yüzde 65-70’i Güney ve Güneydoğu ülkelerinden, ancak yüzde 20-25’i aralarında Türkiye’nin de bulunduğu AB’ye yakın bölge ülkelerinden temin ediliyordu. Ancak krizle siparişler yalnız azalmaya başlamadı, daha dikkatli ve küçük partiler halinde yapılmaya da başlandı. Küçük bir parti sipariş ediliyor, satılabiliyorsa yenileniyor. Küçük parti ve hızlı teslim siparişlerinin Uzakdoğu’dan sağlanması zor olduğu için, AB’ye yakın bölge ülkelerinden sağlanan tedariğin payı yüzde 20-25’lerden, krizden sonra yüzde 30-35’lere çıktı.

ÇİN VE HİNDİSTAN’LA

YARIŞ OLMAZ

Æ Şirketlere önerileriniz?

Æ Krizin daha da derinleşebileceğini göz önüne alarak nakit akışınızı sürdürebilecek önlemler alın, stratejiler geliştirin. Çin’le, Hindistan’la aynı kulvarda yarışmaya kalkmayın. Hiç şansınız yok. Onların zayıf olduğu kulvarda yarışın. Müşterinin sipariş alışkanlığındaki değişimi ve AB’ye coğrafi yakınlığımızı krizle fırsata dönüştürün. Küçük parti mal işleyebilme, hızlı teslim, güvenilir servis beceri ve yeteneklerinizi geliştirerek AB ve komşu ülkelerde yeni müşteriler bulmaya çalışın. Sıradanlıktan uzak durun, modelinizde, deseninizde, kalitenizde farklılaşın. Ucuz fiyatı nedeniyle müşteri bulan sıradan mallar yerine, kalitesiyle tercih edilenleri üretin. Müşterinin istediğini en ucuza yapmaya çalışan basit tedarikçi olmak yerine, özgün tasarım yetenekli, müşteriye kendi geliştirdiği modelleri, ürünleri sunabilen yeni nesil tedarikçi olmaya çalışın. Ve son olarak da, dua edin, hükümetin basiret bağlanması çözülsün. Tekstil ve konfeksiyonun, ihracatın yeni lokomotifi denilen otomotivi de su kaynattığı bu kriz ortamında Türk ekonomisi için taşıdığı hayati önemi biran önce kavrasınlar ve destek sağlasınlar.
Yazarın Tüm Yazıları