Teke Tek

Fatih Altaylı
Haberin Devamı

Kaya ile Malki nasıl bağlanıyor?

Gazeteciliğin keyfine varmaya başladık. Düne kadar boşa yazıyormuşuz gibi bir hisse kapılıyorduk zaman zaman.

Her türlü karanlık olayda yol gösterici ipuçlarını bulup yayımlıyor, yol gösterici olmaya çalışıyorduk.

Ancak kulak asan olmuyordu. Çünkü kulak asması gerekenler işin içinde, hatta başındaydılar.

Bugünlerde durum giderek farklı hale geliyor.

Önceki gün Şükrü Karahasanoğlu'nun Malki sürecini yaşayan bir yönetici olarak bilgili olması gerektiğini yazdım. Hemen o gün gözaltına alınıp ifadesine başvuruldu.

Dünkü yazımda dönemin Bursa Emniyet Müdürü'nün bu konulardaki bilgisine başvurulmasını ve ilişkilerinin incelenmesi gerektiğini yazdım, dün sabah saatlerinde hakkında soruşturma başlatıldı.

Gazeteci olarak kendimize güvenimiz geliyor ve bilgiye ulaşmak için daha fazla çabalama konusunda kamçılanıyoruz böyle durumlarda.

Ancak bugünlerin bir de tehlikesi var.

Bunun adı dezenformasyon.

Yani yanlış bilgilendirilme.

Hele söz konusu olan devlet içine yerleşmiş çetelerse, özellikle meslekte yeni gazetecilerin, ya da bilerek veya bilmeyerek bu çetelerle ilişki içinde olan meslektaşlarımızın, olayları yanlış bir mecraya sevk etme ihtimalleri var.

Birtakım devlet kuruluşlarıyla fazla içli dışlı olanların bu tuzağa düşme olasılıkları çok daha fazla.

Bu yazıyı yazma ihtiyacını, Başbakan Mesut Yılmaz'ın, Yener Kaya cinayeti ile Nesim Malki cinayetini aynı kefeye koymuş olması üzerine hissettim.

Yener Kaya cinayeti üzerine o dönemde yapmış olduğumuz araştırmalar, bu cinayet ile diğeri arasında zaman dışında çok fazla bir ilişki olmadığını gösteriyordu. Batmak üzere olan borsacı Kaya ile trilyonlar içinde yüzen Malki arasında bilinen bir bağ yoktu.

Bir diğer nokta ise son dönem ortaya çıkan gerçekler. Bunların hiçbirinde Kaya ile Malki arasında bir bağlantının izine rastlanmıyor.

Bu soruşturma içinde Yener Kaya adı, yerine oturmuyor.

O zaman bu isim niye ortaya atılmaya çalışılıyor? Bilemiyorum.

İşi sulandırmak, başka yönlere çekmek için olabilir.

Fakat bildiğim kadarıyla emniyet, Yener Kaya'nın öldürülmeden önce kimlerle beraber olduğunu ve son olarak kimlerle görüştüğünü biliyor. Bunlar iki eski gazeteci...

Biri şimdilerde ne iş yaptığını bilemediğim eski bir ekonomi yazarı ki, Kaya son olarak onunla konuşmuş.

Diğeri ise gazetecilikten reklamcılığa geçmiş bir kadın. Kaya son olarak onunla görülmüş.

Kaya ile Malki arasında ölümcül bağlantı varsa, bu ikiliye sorulmalı.

Ya bant CHP'ye gitmeseydi?

CHP'nin Korkmaz Yiğit-Alaattin Çakıcı muhabbetini kamuoyuna sunmasının ardından hükümet kanadından çelişkili açıklamalar yapıldığına dikkat çekmiştim.

Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, Çakıcı-Yiğit ilişkisini bir süredir bildiklerini ve incelediklerini söylerken, Devlet Bakanı Güneş Taner gazetecilere ‘‘Yeni duydum’’ diyordu.

O gün, ‘‘Hangisi doğru söylüyor?’’ diye sormuştum.

Ancak gelişmeler gösteriyor ki, ikisinin de söyledikleri tam doğru değil.

Emniyet Genel Müdürlüğü devletin Başbakan dahil bütün ilgili birimlerini Korkmaz Yiğit konusunda uyarıyor. İhaleden 2 saat sonra. CHP'nin bandının yayınlanmasından 2 ay önce..

Ancak hükümet bunu her nedense kaale almıyor.

Kasıt gibi görünen bir ihmaller silsilesi ile Başbakanlıktan, Merkez Bankası Başkanlığına ve oradan Hazine'ye, ortak bir hasır altı operasyonu yapılıyor.

Anlaşılan o ki, vatanperver birileri bandı CHP'ye ulaştırmasa, Fikri Sağlar bandı açıklamasa Türkbank gidecek.

Ve Emniyet'in hakkında hükümeti uyarmak zorunda olduğu bir kişi Türkiye'de dehşetli bir gücün sahibi olacak.

Bu hükümet bu ihmalin veya kastın hesabını vermeli.

Temizlik operasyonu sırasında, temizliği yapanın ellerinin de yıkanması kaçınılmaz bir sonuçtur...

THY'den sadık müşteriye kazık

Türk Hava Yolları'nın Qualiflyer ortaklığı, yıllardır Türk Hava Yolları'yla uçan sadık müşterilerine kazığa dönüşüyor.

Biliyorsunuz Türk Hava Yolları'nın yıllardır uyguladığı bir Frequent Flyer uygulaması vardı.

Bu uygulamayla THY ile belirle bir mesafenin üzerinde uçanlar gümüş ve altın kart alıyor, THY'nin kimi hizmetlerinden yararlanabiliyorlardı.

Bu, dünyadaki bütün havayollarının sadık müşterilerine verdiği bir hizmetti.

Ancak yeni ortaklıkla birlikte THY bu kartları almaya hak kazanmasına ramak kalmış müşterilerine inanılmaz bir kazık atıyor.

Diyelim ki, 100 bin mil uçunca gümüş kartınız olacak. Ve 99 bin mildesiniz.

Yani bir Roma uçuşu sizi gümüş kart sahibi yapacak.

Yandınız... Çünkü THY, yeni ortaklıktan ötürü daha önce kazanılmış puanları çöpe atıyor. Ve sıfırdan başlamak zorunda kalıyorsunuz. İster 99 bin milde olun, ister 19 bin fark etmiyor.

Bir anda aynı konuma geliyorsunuz.

Merak ettiğim şu. Bu Qualiflyer işinde THY'nin ortakları var.

Mesela Swissair...

Swissair'in de böyle kart sahibi müşterileri var.

Acaba yeni anlaşmayla onlar da sıfırlanıyorlar mı?

Yani Swissair'in İsviçreli müşterisinin hakkını gasp etmek, THY'nin Türk müşterisinin hakkını gasp etmek kadar kolay mı?

Var mı bir yanıt Sevgili Yusuf Bolayırlı ve Sayın Cem Kozlu?..

NOT: Benim böyle bir kartım da yok, böyle bir kart için başvurum da...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Türkiye'nin gücüne inandığımız zaman.



Yazarın Tüm Yazıları