Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

ANAP mı, Fazilet mi?

Acaba Anavatan Partisi'nin iktidarı mı Türkiye açısından daha tehlikeli, yoksa eski Refah, yeni Fazilet'inki mi? Bu soruya yanıt vermekte güçlük çekiyorum.

Çünkü bugün Türkiye'yi kökünden sallayan her şeyin altında ANAP felsefesi yatıyor..

Türkiye'de bugün vatandaşı hayatından bezdiren iki temel sorun var.

Yolsuzluk ve irtica.

Bu iki temel sorunun da ortaya çıkması ANAP iktidarları dönemine rastlıyor. İrticanın güç kazanmasına yol açacak her şey ANAP döneminde yapıldı. Tirakatlar Özal döneminde korunup, kollandılar. Devlet içine sızdılar. Tirakatların güç kazanmasını sağlayacak düzenlemeler yine aynı dönemde uygulamaya konuldu.

İrticaya parasal kaynak sağlayacak ortam Özal ve ANAP döneminde oluşturuldu.

Yolsuzluk denen ve toplumu ve devleti içinden kemiren düzenin kuruluşu da ANAP'ın eseridir.

Daha önce küçük çapta dönen rüşvetlerle mücadele etmeye çalışan Türkiye'de, ANAP genel başkanı ve başbakan sıfatıyla Özal'ın söylediği ‘‘Benim memurum işini bilir’’ sözüyle mücadele durdu, rüşvet yasallık kazandı.

Ardından devletin üst düzey yönetiminin yolsuzluğa bulaşma dönemi geldi. ANAP kadroları, bugün bile temizlenemeyen ve kanlı hesaplaşmalara neden olan bir talan furyasının içine girdiler. Trilyonluk yolsuzluklar haber olmaktan çıkıp, vakayı adiye sınıfına girdiler. Çalana değil, çalmayana garip gözle bakılmaya başlandı.

Bunlar toplumsal umutsuzluğu körükleyerek, irticanın kitlesel olarak güçlenmesine imkân sağlayacak bir ortam oluşturdu.

Sosyal sınıflar arasındaki uçurumlar ANAP döneminde açıldı. Zengin daha zengin, fakir daha fakir hale ANAP dönemlerinde geldi.

Onu takip eden DYP iktidarları bu kokuşmuş yapıdan faydalanma konusunda atak davrandılar.

Ancak bu işi ANAP'lılar kadar profesyonelce yapamadılar.

Bugün yine bir ANAP iktidarı var.

Çok tehlikeli bir iktidar dönemi.

Refahyol'u geriletmek için toplumsal destekle kurulan bu iktidardan pis kokular yükseliyor.

İrtica ile mücadele bir yana, irtica destekleniyor. Cumhuriyetçi emniyet amirleri görevden alınıyor. Tek kusurları irticaya karşı koymak.

Partizanca talan sürüyor. Çok üst düzeylere kadar çıkan pis kokular var.

Üstelik de ANAP kuzu postuna bürünmüş bir kurt. Bir yanda son derece çağdaş görünen bir başbakan. Pırıl pırıl eşi.

Güneş Taner gibi modern görünümlü adamlar. Ama alt tarafta irtica kazanı kaynıyor.

Fazilet içinde bile radikal sayılabilecek adamlar ANAP içinde at koşturuyorlar. Partizanlık adına bunlara verilen destek, irticaya destek oluyor.

ANAP, Türkiye'yi bir kez daha batağa sürüklüyor.

Hadi hayırlısı.

Rejim mi, partiler yasası mı?

TEK derdi size daha iyi, daha taze haber sunmak olan muhabir arkadaşlarımızın başına gelenleri okuyor musunuz?

Susurluk çetesinin önemli bir kolu ortaya çıkarılacak... Operasyon düzenleniyor. Gazeteciler sizin adınıza takipte. Yolda durduruluyorlar. Dövülüyorlar. Filmleri ve makineleri ellerinden alınıyor. Takip edemesinler diye otomobillerinin anahtarları gasp ediliyor.

ATV muhabiri Adnan Gerger yolda durduruluyor. Ölesiye dövülüyor. Dövenler ‘‘Sen çok oldun’’ diyorlar bir yandan vururken.

İstanbul'un Kadıköy yakasında birkaç polisin gerçekleştirdiği rezaleti ortaya çıkaran muhabirler, karakolda bir odaya sokuluyorlar. Karakol amiri gelip ‘‘Başınıza bir şey gelmesini mi istiyorsunuz?’’ diyerek tehdit ediyor. Basına bütün bunlar yapılırken, bu ülkeyi yönetenlerden gık çıkmıyor.

Muhalefet döneminde, gazetelerin ve gazetecilerin bir tarafını yalayacak hale gelenler gözlerini yummuş bekliyorlar.

Hayır beklemiyorlar...

Doğruları yazan gazetecilere diş biliyorlar. Yapılanları sessizce onaylıyorlar. Biz de bu Türkiye'de o iktidar senin, bu iktidar benim umut arıyoruz..

Bu memlekette Anayasa, manayasa değil, önce Partiler Yasası değişmeli. Değişmeli ki, bu pislikleri bir tekmeyle atalım.

Ya Partiler Yasası değişecek zaten, ya rejim...

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İnsanlar, insanlar tarafından insan gibi yönetildiği zaman.













Yazarın Tüm Yazıları