Tatil her zaman rahatlatmıyor

Oğlumun nesi en çok bana çekti diye incelerim onu bazen kendi kedime... Kimileri tipini bana benzetir. Açıkçası ben benzetmem. Zaten tipinden daha çok karakteristik özellikleri yakalamaya çalışırım.

Daha çok babasının özelliklerini görüyorum onda. Ve kardeşimin... Benden alamadan kardeşimden alması bazı şeyleri, hafif bozulmama da sebep olmuyor değil. Ne var ki yapacak bir şey yok.

Peki benden hiç mi bir şey almadı...

Valla gördüğüm kadarıyla almış olduğunu, almamış olmasını tercih ederdim: 8 kişilik bir masa kurulmuş. Çocuklar oynuyor, büyükler yerleşti, mezeleri tırtıklıyor. Çocukların yemekleri gelince seslendik. Feride, koşarak geldi yerine oturdu. Sinan kafasını kaldırdı ve masada onun oturacağı yerde sandalye olmadığını görünce öylece olduğu yerde kaldı. Masaya yanaşmadı bile. Kendi çocukluğumu hatırladığımdan hemen oraya sandalye koyduk ve Sinan masamıza teşrif etti.

Ne yapabilirdi: Masaya gelip, "Aaa benim sandalyem nerede" deyip, bir sandalye çekebilirdi.

Yapmadı, sustu pustu.

Yahu benim bu çekingenliğimi, pasifliğimi üzerimden atmam kaç yılıma ve saatle süren duvar terapisine (yani kendi kendine, kızım böyle olmaz kendine gel, muhabbeti) mal olmuştu. Şimdi bu çekingenliği oğlumda da görüyorum.

Dahası da var: Tiklerimiz... Okul zamanı gerildiğinde tikler ortaya çıkmıştı. Hem de yuvadayken. Mesela müsamereye hazırlanırken. Ama yaz tatilinde geçmişti. Sonrasında ara ara tiklenmeler yeniden görülür oldu. Farklı farklı şekillerde. Annem, "Oğlanı rahat bırak, sen de tikliydin. Büyüyünce geçer" dedi. Beraber yolculuk yaptığımız bir baba, "Aynı tik bende de vardı, hiç lafını bile etmeyin" dedi.

Ben tik yazısını araştırıp bu sayfalara çoktan taşımıştım zaten... Evet, hiç laf edilmemesi, böyle bir şey yokmuş gibi davranılması gerektiğini biliyorum. En azından bir süre için. Ne var ki karşınızda sürekli sağ gözünü kırpan biri olunca kendinizi tutamayabiliyorsunuz. Ben de ona göz kırpmaya başlıyorum. Gülüşüyoruz.

Bazen azalıyor, o da bunu fark ediyor, hatta bana soruyor, "Anne azaldı di mi" diye. Ama ödev için masaya oturduğumuz anda, ya da yeni çocuklarla tanışıp oynayabileceği bir ortama girdiği anda coşuyor tiklerimiz...

En komiği de şu oldu: Bizim iş yerinde bir arkadaşımız var. Sinan’la arası çok iyi, çünkü Sinan’dan daha fazla Spiderman ıvır zıvıra sahip. Dilinde de yuvarlak küpesi vardır Oktay’ımızın. Piercing yani. Ve bir alışkanlığı var, dilini dişinin üzerinden gezdirerek küpeye takar.

Sinan geçen gün bizim işe geldi ve Oktay’ın yanında epey kaldı. Beraber takıldılar. Akşamına bir baktım, aynı hareketi bizimki de yapıyor.

Tikler ya da bu tip hareketler, bazen başka birinin yaptığını taklit olarak ortaya çıkabiliyor. Hatta ilk aranan sebep bu. Ama belli bir süreyi aştıktan sonra kontrolü ele geçirmek lazım.

Artık şu yaz bitsin de normal düzenimize dönelim, kontrollerimizi yapalım.

Disiplin başlasın artık!

Gözünüzü dişlerinden ayırmayın

İnsanlar "diphyodont" canlılardır; yani yaşamları boyunca iki dişlenme dönemi geçirirler. İlki 20 adet geçici dişin ağızda bulunduğu "süt dişi" dönemi. Bebek doğduğunda 20 süt dişi çene kemiğinin içinde zamanı gelince çıkmayı beklemektedir. İkinci dönem ise, 6 yaş civarı. Süt dişlerinin yerlerini 32 adet sürekli dişe bırakmaya başladıkları "daimi diş" dönemi. Bebeğin ağzında dişlerin ilk görünme zamanları 6-8 aylar arası.

Pek çok çocuğun yaşı küçük olmasına rağmen diş sorunları gözle görülür halde. Oysa sağlıklı dişler sağlıklı bir hayatın temeli. Ve bu da bebeklikten itibaren sağlanmalı. İstanbulsmile’ın diş hekimlerinden Kıvılcım Teksöz, çocuklarımızın ağız ve diş sağlığı için bilmemiz ve yapmamız gerekenleri hatırlattı.

Diş çıkartma döneminde sizi neler bekler?

Bebekler konuşamadıkları için tam olarak sıkıntılarını ifade edemez; ancak ortak bazı belirtiler bunu açıklar:

4 Yakınma, mızmızlanma

4 Başta eller, parmaklar olmak üzere her şeyi ağzına götürme ve ısırma.

4
Tükürük akışında artış

4
Ateş yükselmesi, halsizlik, burun akıntısı

Bu dönemi rahat geçirebilmek için ne yapmalı?

4
Çocuğa diş etlerini kaşıması için bisküvi, salatalık gibi yiyecekler verilebilir.

4 Diş kaşıyıcıları, aynı şekilde "first teeth"in parmağa takılan fırçası buzlukta soğutularak çocuğa verilebilir.

4 Çocuk doktoruna sorularak ateş düşürücü ilaçlar uygulanabilir.

Diş macunu ve diş fırçası kullanmaya ne zaman başlanabilir?

Bebeğin ilk dişleri ağızda belirdiğinde. Hatta dişler sürmeden önce de "pamukçuk" oluşumunu engellemek için, temizlenmelidir. Günümüzde kullanımı kolay bebek diş fırçaları var.

Bebeği uyurken ağzında biberonla bırakmak neden tehlikelidir?

Tüm gece boyunca diş yüzeyine yapışan ve tükürükle yıkanamayan içecek tabakası "erken çocukluk dönemi çürüğü"ne sebep olur. Eğer mutlaka uyurken biberon kullanılıyorsa içine sadece su konulmalı.

Bebeğin ilk diş hekimi ziyareti ne zaman yapılmalıdır?

1 yaş diş hekimi ile tanışmak için uygundur.

Beslenmenin bu dönemde ağız-diş sağlığına etkisi var mıdır?

Özellikle ilk 6 ay, mümkünse 1 yaşına kadar anne sütüyle beslemek çok önemli. Anne sütüyle beslenen çocuk şeker, nişasta gibi ağızdaki bakterilerin asit üretmek, dolayısıyla diş çürüğüne sebep olmak üzere kullandıkları karbonhidratlarla karşılaşmaz. Ek gıdalarla beslenen çocuklarda öğünlere eklenecek basit şekerlere özellikle dikkat etmek gerekir. Günümüzde iki tür yanlış beslenme olgusuyla karşı karşıyayız. İlki açlık veya yetersiz beslenme. Diğeri aşırı beslenme yani obezite. Yetersiz beslenmede kalsiyum ve D vitamini eksikliklerinde kemik ve dişlerde zayıflama, C vitaminin az alınmasında ise diş etlerinde sorunlar ortaya çıkar. Aşırı beslenmede diş çürüğü riski artar.

Çocuktaki çürük riski önceden belirlenebilir mi?

Diş çürüğü, bulaşabilen -özellikle de anneden, çocuğa bakan kişilerden- bir enfeksiyon hastalığıdır. Hem anne, bakıcı vb. kişilerin hem de çocuğun çürüğe yatkınlığı, basit ve maliyeti düşük tükürük testleri ile belirlenebilir.

6-8 ay: Alt ön dişler

7-9 ay: Üst ön dişler

9-13 ay: Kesici dişler tamamlanır

12-15 ay: Arka azı dişleri

16-18 ay: Köpek dişleri

20-30 ay: Diğer azı dişleri

Hafta sonu çocuklara sihir atölyesi

Hafta başında Harry Potter serisinin beşinci filmi, Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nın galasını yapan Levent Kanyon’da sihir devam ediyor. Gala sırasındaki yoğun ilgiden ilham alınmış olsa gerek, bugün ve yarın çocuklar için sihir atölyesi düzenliyorlar.

Alışveriş merkezinin B2 katındaki meydanda düzenlenecek atölye çalışmaları sırasında çocuklara, sihirbazlığın ipuçları öğretilecek. Çocuklar öğrendiklerini uygulama fırsatına da sahip olacaklar. Ayrıca günboyu profesyonel sihirbazların sahne şovları olacak.

Sihir atölyesi hafta sonu boyunca 13.00, 15.00 ve 17.00 saatlerinde tekrarlanacak. Sihirbaz şovları ise 18.00’de başlayacak. Etkinliğin tamamı ücretsiz ve tüm çocuklar davetli.
Yazarın Tüm Yazıları