Tansu& Ertuğrul instacom

Tansu her sabah fotoğraflarla “Günaydın” diyor. Her akşam da “İyi geceler”. Gün içinde de aklına ne eserse, neye kafası takılırsa ona dair bir şey diyor paylaştığı fotoğraflarla.
Her sabah “Bakalım Tansu bugün nasıl günaydın demiş?” derken buluyorum kendimi. Mutlaka sanat var işin içinde, mutlaka bir hoşluk var.
Duruş var, duruş!
Söz konusu Tansu olunca bir şeyler zaten başka türlü olamaz. Tepkisi de, etkisi de hep kendine has ve asildir Tansu’nun.
Farklıdır. Merttir.
İnsanı düşündürür ve bir de dümdüz gider. Hayatta hiçbir düşüncesini, fikrini, hissini paylaşmaktan çekinmeyen yegane harbi insandır Tansu.
Takipçileri müptelası. Hiç şaşırmıyorum.
Ben yıllardır müptelasıyım Tansu’nun.
Tansu’yu sizler Ayşe Arman röportajıyla tanıdınız gibi oldu. Benim şansımsa onu 10 yaşımdan beri tanımak. Harbi şanslıyım bu anlamda.
İşin ilginç yanı bir de şudur; insan Tansu’dan bahsetmeye başlayınca istem dışı ha bire içinde “harbi” olan cümleler kurmaya başlar.
Dünyada harbi eşi benzeri az bulunur bir insandır çünkü! (Elimde değil harbi harbi dememek:)
Bir saniyede yüz bin tane bilgi verir adama. Buna kotların neden yumuşatıcıyla yıkanmayacağı dahildir mesela veya domatesin kabuğunun soyulma teknikleri ya da ne bileyim Rembrandt üzerine bir detay.
Bir konu aklına mı düştü, hiç bekletmez Tansu, anında söyler.
Tansu ve Ertuğ-rul’un Instagram’da birbirlerine yaptıkları yorumlar sitcom gibi.
“Aha” diyorum, “Tansu şimdi kesin bomba bir yorum yapacak” ve yapıyor tabii. Katılıyorum gülmekten.
Onların Instagram’daki bu hallerine “Instacom by Tansu&Ertuğrul” diyorum.
Bunu kaç zamandır yazacaktım.
Oh be, yazdım rahatladım!
Yonca
“harbiden”

Aşk diliyorum

Yeni yıla az kaldı.
Bunca rezil rüsva ve ikiyüzlü her şeye inat, içimde iyi dilekler yazma ihtiyacı var.
Bir sihir olsun, okuyanın dileği buysa olmuş olsun istiyorum.
Kendimce sihircilik oynamak istiyorum.
Cuma günü özgürlük diledim.
Hepimize...
Bugünse aşk dilemek istiyorum bulmak isteyenlere.
İnsana güç ve cesaret veren aşk.
Keyif veren aşk...
Yaptığın her şeyden keyif aldığın, her anın tadını dibine kadar çıkardığın bir aşk.
Olmadık hayaller kurup oldurabildiğin bir aşk. Hayallerin en olmazlarını gerçekmiş gibi yaşadığın, öyle hissettiğin bir aşk...
Cilveli, işveli, küsünce barışması kolay ve oyunun parçası olacak kadar kıvamında ateşli bir aşk...
İnsana kendini dünyanın en güzel insanı gibi hissettirecek, yürüyüşünü değiştirecek, baktığı her yeri rengarenk gösterecek bir aşk...
Her konuda anlaşamasan da esas olan konularda anlaşabildiğin, uyumsuzluklarının çekiciliği olan bir aşk.
Güvenebildiğin bir aşk.
Pişmanlık duymayacak olduğun bir aşk. Dürüst, şeffaf bir aşk.
Yaşın kaç olursa olsun, sana kendini yaşsız, ölümsüz hissettirecek bir aşk.
İhtimamın kanıksanmalarla kaybolmadığı, aşkı yakalamış olmanın en büyük şans olduğunu her an bilip şükrettiğin bir aşk...
İsteyene çoğalma duygusu veren bir aşk...
İsteyene bireyselliğini, özgürlüğünü koruyabildiği, başkası için kendini unutmak zorunda kalmadığı bir aşk...
Aşıkken, kendin gibi olabildiğin bir aşk diliyorum herkese.
Herkesin gönlüne göre...
Gönlünce!
Yonca “dilek#2”

Gündeme dair bir atasözü

‘The Görüm-cem’den duydum, çok hoşuma gitti.
“Ayarını bozduğun kantar gün gelir seni tartar.” Nokta.