Sivil yardım zamanı

İKİ hafta sonra bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tsunami felaketine çeyrek milyon kurban veren Güneydoğu Asya ülkelerini dolaşacak.

Başbakan’a Kızılay ve daha ilk günden itibaren afet bölgesinde özveriyle çalışan Türk sivil toplum örgütlerinin temsilcileri eşlik edecek.

O güne kadar Türkiye’de toplanan bağışların Erdoğan tarafından BM Genel Sekreteri Kofi Annan’a temsili çekle sunulması da planlanıyor. Böylece Türk toplumuna, ‘Yardımlarınız yerine ulaştı’ mesajı verilecek.

* * *

Tsunami felaketi, devlet eliyle yardım geleneğinin iflasını kanıtladı.

17 Ağustos depreminden sonraki ilk ayda toplanan yardım miktarı 33 trilyon lira, yani o günkü kurla 72 milyon dolara ulaştı.

Güneydoğu Asya felaketi için yaklaşık aynı sürede toplanan yardım rakamı sadece 8 milyon YTL, eski hesapla 8 trilyon lira veya 6 milyon dolar.

Teşbihte hata olmaz. Madem ki;

- Biz bu acıyı biliriz,

- Yardım bekleyen yardım etmeli,

- İlk uzanan el bizimki olmalıydı

gibi vicdani muhasebe kriterleriyle iki felaketi kıyaslıyoruz.

O zaman 17 Ağustos’taki temel kaldıracı neden unutuyoruz?

Unutmayın ki Türkiye’de sivil toplum, 17 Ağustos acısıyla rüştünü ispatladı.

18 Ağustos sabahı devletinden umudunu kesen halk örgütlendi.

Ardahan’dan sebze, Konya’dan bulgur, İstanbul’dan ilaç taşındı.

Enkazı akrabalar kaldırdı, öğrencileri hayırsever okuttu.

Ama çok geçmeden 28 Şubat refleksi devreye girdi.

Sivil toplumun yardım kampanyaları yasaklandı, paralara el konuldu.

Peki yardımda devlet tekeli başarılı oldu mu?

Ne yazık ki hayır. Deprem konutları yetişmedi, afetzede kışı çadırda geçirdi.

Dahası, devletin bakanı kalktı, ‘IMF’den 500 milyon dolar deprem yardımı geldi, gece yarısı hesaba geçirip memur maaşı ödedik, sıkıntıyı aştık’ dedi.

Örnek çok yerimiz az; ama meramımızı herhalde anlatabildik.

Yardım konusunda devletle halk arasındaki güven bunalımı yeni değil.

‘Türk halkı neden duyarsız?’ sorusuna yanıt arayanlar meselenin bu yanına da kafa yormak zorunda.

Çünkü yardım tartışmalarının göbeğinde Kızılay var.

Kızılay’daki yönetim kavgası sırasında ortaya atılan yolsuzluk iddiaları, afet bölgesine yollanan çürük çadır görüntüleri de hafızalarda. Dahası kamunun müsrif imajı da Kızılay’a yardımcı olmuyor. Çarçur edilen vergiler, hortumlanan bankalar bu ülkenin gerçeği.

* * *

Tsunami seferberliğinde sivil topluma yasak kalktı.

5 Ocak tarihli genelgeyle sivil toplum örgütlerinin yardım kampanyaları düzenlendi, yurtdışına para çıkışı kolaylaştı. Bu sayede bayramda bölgede 10 binden fazla kurban kesen Kızılay’ın yanı sıra Deniz Feneri, Türk Pasifik İşadamları Derneği, Psikologlar Derneği, GEA Arama Kurtarma Derneği gibi sivil toplum örgütleri Güneydoğu Asya’da yara sarabildi.

Deniz Feneri Genel Sekreteri İbrahim Altan’a yardımdaki zafiyetin/rötarın sebebini sorduk. Mantıklı gelen bir açıklama dinledik:

- Önceleri felaketin boyutu yeterince anlaşılamadı. Sonra araya kurban telaşı girdi. Hatta YTL’ye geçiş bile hesabı biraz karıştırdı galiba. Ama şu sıralar yardım başvuruları çok arttı, adeta üzerimizde baskı kuruldu.

Ezcümle yardım etmek isteyenin yolu açık.

Birine güvenmiyorsanız diğerine başvurun.

Gönlünüze, mezhebinize göre yardım kuruluşu seçin. Korkmayın, bu yarışta kimse geride kalmaz, üstelik her halükárda insanlık kazanır.
Yazarın Tüm Yazıları