Sık sık bayılıyor musunuz?

Orta yaş virajını dönmeye çalışan bir hastam, muayenehanemde dün gece yaşadıklarını korku ve telaş içinde anlatıyordu.

Gece yatağından su içmek için kalktığında baş dönmesi, bilinç karmaşası ve sersemlik hissini takiben bayılmıştı! Gürültüyle uyanan eşi onu yerde bilinçsiz görünce korkmuş, yakın bir hastaneden ambulans istemiş ama o birkaç dakika içinde uyanmış ve kısa sürede toparlanmıştı.

Bu, biz hekimlere pek de yabancı olmayan bir hasta öyküsüdür. Aniden ayağa kalktığınızda yer çekiminin yarattığı etkiyle gövde ve bacaklarınızdaki kan göllenmesi biraz abartılı olursa (ve bu esnada dolaşım sisteminiz kendisini kısa sürede toparlayamazsa) geçici bir şuur kaybı tehlikesi her zaman vardır. Bunun nedeni dolaşım sisteminizin beyninize ihtiyacı olan kanı (kısa bir süre için) pompalayamamasıdır.

Baş dönmesi, sersemlik duygusu, bilinç karmaşası, görme bulanıklığı kan basıncındaki ani düşüşün ilk belirtileridir. Eğer vücudunuz koruyucu sistemleri devreye sokup sorunu zamanında çözümleyemezse, baygınlık ve daha uzun süreli bir bilinç kaybından kasılmalara kadar giden ağır sonuçlar da ortaya çıkabilir. Bazen çarpıntı, solukluk, yorgunluk, halsizlik, terleme gibi belirtiler de geçici şuur kaybının öncesi ve sonrasını oluşturabilir.

Eğer aniden ayağa kalktığınızda ya da yatar veya oturur durumdan dik duruma geçtiğinizde saniyelerden daha kısa bir sürede otomatik olarak harekete geçen sistemleriniz normalse, bu sorunları kolay kolay yaşamazsınız. Arızalanmışsa, hele bir de bu arıza zamanında tanınıp onarılmamışsa işiniz zordur.

NEDEN OLUYOR?

Bu kendiliğinden devreye giren ve kolay kolay bozulmayan refleks mekanizmalarının en önemli düşmanı kullandığınız ilaçlardır. Depresyon tedavisinde kullanılan bazı antidepresan ilaçların Kinidin, Levodopa ve bazı hipertansiyon ilaçlarının bu refleksleri çalışmaz hale getirebildiği bilinmektedir. İlaçlarla oluşan bu tip bayılmalar, ilaçların kesilmesiyle ortadan kalkacaktır. Aynı sorun idrar söktürücü ilaçların dikkatsiz kullanımı ile oluşan su kaybı ve atar damarlarda genişlemeye yol açan kalsiyum kanal bloke ediciler ve nitratlarla da oluşabilmektedir.

Cinsel güçsüzlüğün tedavisinde kullanılan Viagra ve benzeri ilaçların da bu tür yan etkilerinin olduğu bilinmektedir. Özellikle hipertansiyon ilaçlarını kullanırken görülen bayılmaların başlıca nedeni ilaç hakkında yeteri kadar bilgi edinmemektir. Prazosin, Klonidin, Reserpin ve Metil dopa içeren tansiyon ilaçlarında bu problem daha sık yaşanır.

Vücutta birden bire ve fazla miktarda su kaybına yol açan kusma, ishal ya da aşırı terlemeleri takiben de bu sorun yaşanabilmektedir. Ağır kan kayıpları, potasyum ve sodyum seviyesindeki ani düşmelerde de pozisyona bağlı kan basıncı düşmeleri ve bellek kaybı sorunu görülebilmektedir. Ani bellek kaybının kalp ritim bozuklukları ve kalp krizlerine bağlı ağır kan basıncı düşmelerinde de görülebildiği bilinmektedir. Yaşlıların bu sorunla karşılaşma olasılığı daha yüksektir.

Eğer ayağa kalkar kalkmaz ortaya çıkan sendeleme, baş dönmesi, bilinç karmaşası ve geçici bilinç kaybı sorunu ile karşılaşırsanız, bu sorunun mutlaka doktora iletilmesi gereken bir problem olduğunu unutmamalısınız.

Denge ve esneklik egzersizleri

Denge egzersizleri yapmak, dengenizi ve koordinasyonunuzu geliştireceği gibi, düşme nedeniyle yaralanma riskinizi de azaltır. Esneme hareketleri kasların sertleşmesini önleyerek duruşunuzu düzeltir ve varsa ağrılarınızı en aza indirir.

Denge, bedenin kendini doğru tutabilmesidir. Bu sistem görevini otomatik olarak gerçekleştirir ama egzersiz ve antrenmanla geliştirilebilir.

Esneme ve diğer hareketler aracılığıyla beden esnekliğinin artması, yaşam kalitesini ve süresini artırmak için yararlıdır. Esneme hareketleri stresi ve kas ağrılarını azaltmanın, performansı yükseltmenin yanı sıra egzersiz seansı sırasında ve sonrasında gevşememizi de sağlar.

Esneme hareketleri bir eklemin bükülme ve gerilme yeteneğini sürdürebilmesi için gereklidir.

Denge ve esnekliği geliştiren bazı egzersizleri not alabilirsiniz.

Tai Chi: Denge ve esnekliği geliştirmek açısından özellikle yararlıdır.

Yoga: Yoga hareketlerinin birçoğu düzgün duruş gerektirdiğinden, sağlam durmamızı sağlayan kasların güçlenmesine yardım eder.

Pilates: Esneklik, denge ve koordinasyon üzerinde odaklanan bu egzersiz, kas gücünü ve tonunu da artırır.

Denge topları: Hem ucuz hem de çeşitli şekillerde kullanılabildiğinden, evde egzersiz yapmak için oldukça yaygınlaşmıştır.

n Egzersiz Uzmanı Özcan KIZILTAŞ

Ara öğünler ne işe yarıyor?

"Uzun Yaşam Diyeti"nin ayrılmaz bir parçası sabah ve öğleden sonranın ara öğünleridir. Ara öğünler bize ana öğünler arasında gerekli enerjiyi sağlarken bir yandan da kan şekerini aynı düzeyde tutup hem açlık hissetmemizi, hem de diyabet ve diğer hastalıkların gelişmesini önler. Ara öğünlerde enerjiyi tam-tahıllar, meyveler, sebzeler ve belki biraz da yoğurt, peynir ya da bir avuç badem gibi proteinler tüketerek sağlayabiliriz.

Geceleri kitap okurken ya da televizyon izlerken bir şeyler atıştırmayı sevenler için bu diyet üçüncü ara öğüne izin verir. Akşam yemeğindeki küçük bir parça tatlıyı ya da meyveyi daha sonraki saatlerde yemek için ayırabilirsiniz. Hem kilonuzu kontrol altında tutmak hem de rahat uyuyabilmek için gece ara öğünlerinin hafif olmasına özen gösterin. Taze meyveler, donmuş meyve suları, taze ya da donmuş yoğurt, yağsız patlamış mısır gibi sağlıklı ve lezzetli seçimler yapabilirsiniz.


Kaçamak yasak değil

Kaçamaklar sizin çok sevdiğiniz, özlemini çektiğiniz ama çoğu diyetin izin vereceğini düşünmediğiniz yiyeceklerdir. Kaçamak yaparken ölçüyü kaçırmadıkça iyidir. Bazen kırmızı ışıkta geçmek sizi asla çok fazla üzmemelidir. Ama sadece bazen!

Kaçamak yiyecekleri diyetinize katmanın bilimsel bir mantığı vardır. Sağlıklı besin seçimleriyle uzun yaşam arasında bağlantı kuran kanıtlar, ara sıra bir kaçamak yapabileceğinizi de söylemektedir.

Eğer hedefiniz kilo vermekse kaçamakları şimdilik bir kenara bırakmayı ve egzersiz programınızı yoğunlaştırmayı düşünmelisiniz.


Doygunluk hissi biraz da tatlara bağlıdır

Herhangi bir yemekten dört, beş lokma yedikten sonra tat duyuları bu yiyeceğin lezzetine karşı duyarsızlaşır. Bu nedenle ızgara tavuktan bir lokma bile yiyecek durumda olmadığını düşünen biri, çikolatalı sufle veya dondurmalı sütlaç için midesinde hálá yer bulunduğunu hissedebilir. Tatlara bağlı doymuşluk farkındalığı gelişince tıka basa yemenin önüne geçilir ve kişi istenmeyen kalorilerden uzak kalmış olur. Bu deneyim sizi kilo almaktan kurtarabilir.

Soya neden yararlı?

Balık, tavuk, kırmızı et, süt ve peynir gibi hayvansal proteinler, yaşamsal dokuz amino asitin tümünü birden sağladığından, komple protein olarak adlandırılır. Fındıklar, baklagiller gibi bitki proteinleri, temel aminoasitlerin bir ya da ikisini içermediklerinden tamam-olmayan proteinler olarak adlandırılır.

Soya fasulyesi ise tıpkı kırmızı et gibi dokuz amino asit içerdiğinden çok farklı bir bitkisel protein olarak kabul edilir. Soya fasulyesi ayrıca bazı kanserlerin oluşma riskini düşüren isoflavonlar da içerir. Aralarında tofunun da bulunduğu çeşitli gıdaların yapımında kullanılır. Soyayı diyete katmanın başka bir yolu ise ayrıştırılmış soya proteini tozunu meyve sularına ya da yulaf ezmesine karıştırmaktır. Soya kıyması veya soya etinden de faydalanabilirsiniz.

BİR SORU

Nar suyu kolesterolü düşürür mü?

Diğer bütün meyve suları gibi nar suyu da polifenoller başta olmak üzere tam bir antioksidan deposudur. Bununla birlikte nar suyunun diğer meyve sularına göre antioksidan kapasitesi daha yüksektir. Antioksidanlar LDL (kötü) kolesterolü azaltmak gibi kalp sağlığını koruyucu birçok etkiye sahiptir. Günde bir bardak nar suyu tüketerek kalp-damar hastalıkları riskinizi azaltabilirsiniz.

Nar suyunun bazı reçeteli ilaçlarla etkileşimi olabilir. Özellikle yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar ile kullanıldığında kan basıncında aşırı düşmeye neden olabilir. Bu nedenle kullandığınız reçeteli bir ilaç veya herhangi bir besin desteği varsa, nar suyu tüketmeye başlamadan önce ortaya çıkabilecek ilaç-besin etkileşimi konusunda doktorunuzdan bilgi almayı unutmayın.

BİR SORU

Son tahlillerimi yaptırdığımda, "insülin direnci" olduğunu ve kilo vermem gerektiğini söylediler. Neden kilo vermek zorundayım?

İleri yaşlarda çıkan diyabet genelde kilo fazlalığı ile yakından ilgilidir. Eğer olması gerekenden fazla vücut ağırlığına sahipseniz, pankreasın ürettiği insülin vücudunuzdaki aşırı yağ nedeniyle daha az etkili hale gelecektir. "İnsülin direnci" olarak tanımlanan bu durum, vücudunuzdaki fazla yağın azalmasıyla yani kilo vermeyle engellenebilir.

Sizin için sağlıklı sınırlar içerisinde olan uygun kiloya ulaşmanız ve kan şekeri kontrolünü sağlamanız, hem diyabet komplikasyonlarının azalmasını hem de hipertansiyon ve kalp sağlığı gibi diğer rahatsızlıkların ortaya çıkma riskinin azalmasını sağlayacaktır. Hafif veya orta derecede bir egzersiz programı, düşük glisemik indeksli ve düşük glisemik yük içeren bir diyet, pankreasın aşırı insülin üretmesine engel olurken kalp ve damarlarınızın da korunmasını sağlar.
Yazarın Tüm Yazıları