Sezer’in uyarıları...

BÜTÜN bir yıl boyu yaşadıklarınızı tutar da birileri yılın son günü, hem de kafanızı istirahate, gönlünüzü yeni yılı keyifle karşılamaya hazırladığınız bir sırada karşınıza çıkarır da;

"Al işte... Şunları şunları yaptın, şunları beceremedin" derse elbet canınız sıkılır.

En azından;

"Şimdi sırası mı be kardeşim?" diyesiniz gelir.

Peki ama ya onu hak etmişseniz?

Maalesef yaşamın acımasızlığı, en keyifli anlarınızda bile can sıkacak gerçekleri karşınıza çıkarıyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in yeni yıl dolayısıyla yayınladığı mesajı o gözle okuduk.

Elinde olsaydı eminiz Sayın Sezer, on cümlelik "pembe" bir "yeni yıl" mesajıyla hepimizin gönlünü alır, bitirirdi.

Ama öyle yapmamış. Daha doğrusu yapamamış... Türkiye’nin yeni bir yıla mutlulukla girmesini dilerken çok önemli bazı gerçekleri görmezden gelmemesi gerektiğini dikkatli bir dille kamuoyuna anımsatma gereğini duymuş.

Sezer uluslararası ilişkilerdeki adaletsizliklerden yakınmakla başlamış, sözü ulusal birliğimize, terörle mücadeleye, yargı bağımsızlığına, dokunulmazlıkların sınırlandırılmasına, milletvekili seçim sisteminin düzeltilmesi gereken taraflarına getirmiş.

Elbet bunların hepsine değinmek olanağı yok. O nedenle en önemli saydığımız sözlerini ele alacağız:

Sezer özellikle Türk ulusunun ve Türkiye’nin bütünlüğünü ilgilendiren tartışmalara değinmiş.

"Türk devletine yurttaşlık bağıyla bağlı olan herkesin Türk sayılması, Türk ulusunu oluşturan öğelerin etnik kimliklerinin yadsınması anlamına gelmemektedir.

Tam tersine, etnik kökeni, dini ne olursa olsun tüm yurttaşların Türk ulusu olarak adlandırılması, yurttaşlar arasındaki eşitliğin sağlanması, ’çoğunluk’ içinde bulunan çeşitli etnik kökenli yurttaşların ’azınlık’ durumuna düşmesini önleme amacına yöneliktir"
demiş.

Sezer’in bu görüşünü pekiştiren öteki sözlerinden de alıntı yaparak devam edelim. Şöyle diyor:

"Ulusal birliğimize, bölünmez bütünlüğümüze zarar vermeyi amaçlayan (...) Lozan Antlaşması’nda yer almayan ve Türkiye’nin egemenlik haklarıyla bağdaşmayan kimi beklentilerin gündeme getirilmesine anlayışla yaklaşılması beklenemez."

Sezer’in bunları, hem Avrupa Birliği’nin ülkemizde olabildiğince çok azınlık yaratmaya çalışan yetkililerini hem de "Kürt" kökenli insanlarımızı "ayrı bir halk, ayrı bir ulus" olarak görmek ve göstermek isteyen içerideki ayrılıkçıları uyarmak amacıyla söylendiğini düşünüyoruz.

Sezer bu konunun altını çizmekle doğru yapıyor. Çünkü Türkiye’de bazı şeyleri yanlış anlama eğilimi çok yaygın. Bireylerimiz bir tarihte "demokrasi"yi, "polis dövmenin cezasız kalacağı bir düzen" zannederdi. Şimdi de Avrupa Birliği’ne üye olmayı Türkiye’den ayrılma hakkı sananlar var.

Onlar öyle sanmaya devam etsinler. Biz akıllarının 2006 yılında başlarına geleceğini umarak size yeni yılda mutluluklar diliyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları