Sen de az değilsin yüksek yargıcım

27 Mayıs oldu, darbeye meşruiyet sağladın.

Haberin Devamı


Başbakan asıldı, idama hukuki kılıf uydurdun.

Darbeci istedi, anayasa hazırladın.

12 Mart oldu, suspus oldun.

12 Eylül oldu, Kenan Evren’in önünde el pençe divan durdun.

28 Şubat oldu, askerin verdiği brifingleri ayakta alkışladın.

E-muhtıra verildi, “gık” demedin...

Toplum yaklaşımını esnetti, sen katılaştırdın.

Ve gün geldi...

İktidar senin çanına ot tıkamaya kalktı...

Başladın “Gün doğdu hep uyandık / Siperlere dayandık” marşını çığırmaya...

Başladın “Pakistan direnişi yolumuzu aydınlatıyor” diye slogan atmaya...

* * *

Nâzım’ın diliyle söyleyecek olursak:

“Kabahat senin” demeye dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin, benim canım yüksek yargıcım...


Kafa dağıtmak için en doğru beş eylem

Haberin Devamı


“BENDEN SONRA DEVAM”:
“Ferrari’sini satan bilge” geleneğinin Türkiye’deki en önemli temsilcilerinden eski bankacı Akın Öngör’ün “Benden Sonra Devam” adlı kitabını okumak... Özellikle bulundukları makamlarda kendilerini vazgeçilmez görüp “Benden sonra tufan” diyenlerin kafasını dağıtmaya bire bir.

“KURTLAR VADİSİ – GLADIO”: Nasıl olsa vizyonda değil... Nasıl olsa gündemden düştü... O halde al DVD’sini ve seyret... Çakma “Pelikan Dosyası” filmiyle kafa dağıt.

CANDAN ERÇETİN: Müzik güzel... Ses güzel... Şarkılar güzel... Çık uzun yolculuğa, koy arabanın CD çalarına Candan Erçetin’in son albümünü... Ve dağıt kafayı...

OKAN BAYÜLGEN: Tekrara düşse de... Çocuksu anket sorularıyla zekâmızı horlasa da... Konuk profilinde gözle görülür bir kalite kaybı yaşasa da... Yine de Türk televizyonlarında Okan Bayülgen’in programları kadar kafa dağıtanı ne yazık ki yok... İzlemeye devam o zaman.

TWITTER’DA DANS: Zengin ile yoksulun, ünlü ile ünsüzün, kibar ile terbiyesizin, aptal ile zekinin, pul biriktiren ile Hindistan’a bir “baba” bulmaya gidenin, cinsel tok ile cinsel açın... Eşit ilişki kurduğu “Twitter” denilen aleme girip birkaç saat oyalanın... Kafanız dağılmazsa para yok.


Taş vs. yumruk

BİR: Taş baş yarmadı ama yumruk burun kırdı.

İKİ
:
Taş özür diletmedi ama yumruk diletti.

ÜÇ
:
Taş bazılarının içindeki demokratı ortaya çıkaramadı ama yumruk bazılarının içindeki faşisti çıkardı.

DÖRT: Maganda Van’da taşı tercih etti ama Samsun’da yumruk oldu.

BEŞ: Taştan sonra kimse şerefsiz demedi ama yumruktan sonra şerefsiz çığlığı atıldı.

ALTI: Taştan sonra Antalya’da yaprak kımıldamadı ama yumruktan sonra Hakkari acayip karıştı.

Haberin Devamı

YEDİ: Taştan sonra tutuklanan maganda olmadı ama yumruktan sonra oldu.

 

Günahın kefareti

MAHKEME gereğini düşündü...

Ve şu kararı verdi:

“İlhan Selçuk’un özel görüşmelerini Ergenekon İddianamesi’ne koyan üç Ergenekon savcısının (biri Zekeriya Öz) eylemlerinin kınanmasına... Ve bu kınamanın gazetelerde yayınlanmasına...”

Madem özel görüşmeleri iddianameye koymak kınanması gereken bir davranıştır ve bu kınama gazetelerde yayınlanmalıdır...

O halde soralım:

Özel görüşmeleri sevinç çığlıklarıyla yayınlayanlar günahlarının kefaretini nasıl ödeyecekler?

Mesela...

Taraf Gazetesi, İlhan Selçuk’la ilgili mahkeme kararını dikkate alarak bir kınama bildirisi yayınlasa...

Acaba günahlarının kefaretini ödemiş olur mu?

 

Haberin Devamı

Anladım ki...

İstanbul bisiklet için uygun bir şehir değilmiş.

Bir reklam filmini Maldivler’de çekmek, o reklam filminin başarılı olacağı anlamına gelmezmiş.

“Erdoğan / ABD Başkanı görüşmesi”, bir tür 3 aylık resmi görüşme halini almış.

Işın Karaca / Demet Akalın / Hande Yener üçlüsünün aynı anda albüm çıkarmasının “popta büyük patlama” ile ilgisi yokmuş.

Nisan ayı sinemaya gitme isteğinin en aza indiği aymış.

Harbiye’deki “Şerif” adlı mekan, dışarıdan “mukassi” görünse de, içinde bin türlü letafet barındırırmış.

Popüler dünyada “Aşk var mı aşk” sorusuna “Öyle bir şey olursa ilk sizin haberiniz olur” diye yanıt vermek epey yaygınlaşmış.

Yazarın Tüm Yazıları