Semboller ve silüetler

Büyükşehir Belediyesi dün kentin kıyı şeridiyle ilgili düşündüğü projeleri tanıttı. Proje biterse farklı bir İzmir olacağı kesin. İtirazlar başlamadan, davalar açılmadan; herkes ne söyleyecekse söylesin bu sefer; ya da sonsuza kadar sussun. Olur mu?

Haberin Devamı

Hep iki şey önemli oldu benim için...
Semboller ve silüetler...
Bir şeyi anlatırken de, yazarken de, tarif ederken de, hayal ederken de sembolleri hiç unutmadım. Unutamadım...
Bir yeri gözümde canlandırırken de; o sembollerden yola çıkarak tanımlamalar yaptım.
O yüzden semboller benim için hep güçlü objeler, güçlü kavramlar oldu.
Elbette kendime göre...
Öyle herkesin ilk aklına gelen isimlerden, kişilerden, olaylardan, mekanlardan kaçarak...
Kendi adresimi belirleyerek, kendi sembolümü seçerek bir yürüyüşü tercih ettim.
Örneğin Paris deyince benim sembolüm; Eiffel ya da Champs Elysees değildir.
Notre Dame Katedrali’dir.
Ya da Paris’in göbeğindeki opera binasıdır.
Eiffel de beni cezbeder; aklıma gelir ama...
Notre Dame hafızama farklı kazınmıştır.
Semboller neyse silüetler de öyle...
Her kentin kafamda farklı bir panoramik görüntüsü vardır.
Sizin yok mudur?
Hep o silüeti bulmak istemez misiniz?
Ya da yeni bir silüet yaratırken; hayal ettiğiniz o panoramik fotoğrafı gözünüzle görmeyi arzu etmez misiniz?
Ben hayal ediyorum.
Ve bulmayı istiyorum.
Sevdiğim kentler için...
Ve elbette tutkuyla bağlı olduğum, yaşadığım coğrafya için...
Ege’nin her karesi, İzmir için...

Haberin Devamı


Bizim kentlerimiz panoramik
fotoğrafta sınıfta kalır

Kabul edelim ki...
Kentlerimizin görüntüsü kötü; yani mimari açıdan sınıfta kalırlar.
Silüet ise berbat...
Düşünüyorum da; panoramik bir bütünlük hangi şehrimizde var?
Bence bütünsel bir planlamadan, bir güzellikten söz etmek mümkün değil.
Ancak kesitler alabilirseniz; ancak bu şekilde biraz da olsa yırtabilirsiniz.
Bir de gecenin güzelliği olmasa; o gecenin alacakaranlığı, kentin ışıkları gündüzün bozukluklarını kapatmasa...
Durum çok daha felaket...
Ben ise hem gece, hem de gündüz güzel kentler istiyorum.
Dünyadan örnekler vermek de istemiyorum.
Çünkü ben İzmir öyle olsun; Ege’nin tamamı öyle olsun; İstanbul’un güzellikleri artsın, Türkiye’nin her kentinin özgün yapıları olsun istiyorum.
İzmir; o konuda biraz şanslı...
Her ortasında deniz olan şehirler gibi, biraz da Akdenizliliğin verdiği o havayla...
Nostalji yapıp, “Nerede o eski İzmir fotoğrafları” demeyeceğim; ama İzmir’e de bir el atılması, bazı rötuşlar yapılması gerektiğini biliyorum.
Şu anlaşıldı ki; bir kentin gelişmesinde küçük müdahaleler yetmiyor; kenti planlarken iki yarım bir etmiyor.
İlle de bütünü düşünmek, ille de silüetin tamamını tasarlamak gerekiyor.
Bunu İzmir yapsın; “kentsel dönüşümü” kulağa hoş gelen bir kavram olmaktan çıkarsın, somut adımlar atsın.
Ve örnek olsun...
Neden olmasın?

Haberin Devamı


Denizden neden bu kadar uzaktayız

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, dün Körfez ile ilgili yeni projesini açıkladı. Körfez’in yeni tasarımında dört ayrı çalışma yapılacak; her bölgeye özel tasarımlar hazırlanacak. Bu projeyle ilgili yaklaşık 40 kişiden oluşan ekip; bir yıldır çalışıyordu. Kocaoğlu; geçenlerde sohbet ederken; neredeyse her hafta sonunu bu ekiple geçirdiğini bizlere söylemişti. Ben şuna inanıyorum.
Bir kenti yeniden tasarlarken; önce en cazip olan, herkesin buluştuğu yerden başlamak gerekiyor. Yani bir güzellik yaratmadan; diğer adımları atmak her zaman zor oluyor.
İzmirliler; denizden yeterince yararlanamıyor. Elbette birçok nedeni var. Ama denizden kopuk bir yaşam sürdürüyor. Kentin kıyısı oysa hayatın renklerini sunacağımız yerler...
Örnek tasarımlara baktım; beğendiklerim var, eksik bulduklarım da...
Ama en azından bir niyet var. O da kentin silüetini değiştirmek...
Eminim; küçük rötuşlar bile çok kısa sürede etkisini gösterecektir.
Hep söylüyorum; Türkiye’nin vitrinine çıkacak en önemli kentlerden biri İzmir...
Elbette şarkılarda dile getirildiği gibi “Güzel İzmir” olması kaydıyla...

Haberin Devamı


İtirazlar başlar mı?

Şimdi bu işler deniz kıyısında olacak ya; İzmir’in kıyılarında, Salalı’dan Narlıdere’ye kadar olan bölümde... Kıyı kenar çizgisinin olduğu yerlerde... Bir, iki kafe; bir, iki restoran tarzı da konarsa; hemen itirazlar başlar. “Ticari alanlar yaratılıyor” diye... Aman ha... İstemezükçüler yine devreye girer; hemen bir kulp bulurlar mı? Valla bulurlar... Belli olmaz... O yüzden en başından konuşmalı; sonra da sonsuza kadar susulmalı...

 

Yazarın Tüm Yazıları