Segolene seçilseydi Elysee Sarayı’na François ile birlikte mi çıkacaktı?

Fransa cumhurbaşkanının konutu Elysee Sarayı "aldatma hikayeleri" açısından bol malzeme sağlayan bir yer. François Mitterrand’ın, Cecilia Sarkozy’nin, şimdi de François Hollande’ın aldatma hikayeleri iyi eğlendiriyordur Fransızları.

Segolene Royal’in "François’dan evi terk etmesini istedim. Duygusal hayatını istediği gibi yaşasın" açıklamasını yaptığı gün Hillary ve Bill Clinton ekranda.

Şefkatle yanaktan öpüşürken Bill’in kolu Hillary’nin belinde.

Hillary "Beyaz Saray’a girdiğimde Bill dünyayı dolaşarak ABD’nin gönüllü elçiliğini yapacak" diyor. Beyaz Saray’a seçileceğinden emin görünüyor. Bill Clinton’un yanında olacağından da.

Yıllar öncesine dönersek Clinton’lar da bir aldatma hikayesinin, Lewinsky skandalının tam göbeğindeki değiller miydi?

Hillary’yi Segolene’den daha az cesur kılan sadece evlilik bağı mı?

Amerikan toplumunun sonuçta Fransız toplumundan daha muhafazakar olması mı?

Yoksa sadece Hillary’nin daha içten pazarlıklı olması mı?

Meğer Segolene Royal’in, 30 yıllık hayat arkadaşı ve dört çocuğunun babası Sosyalist Parti lideri François Hollande ile ilişkisi iki yıldan beri sallantıdaymış.

Meğer Royal, cumhurbaşkanlığı kampanyası sırasında halkın önüne gülerek çıkarken büyük bir dram yaşıyormuş. İçi kan ağlıyormuş.

Royal ile Hollande arasında ilişkinin kötüye gittiğini ortaya atan iki gazeteci.

Raphaelle Bacque ile Ariane Chemin’in birkaç ay önce piyasaya çıkan "Ölümcül Kadın" kitabında Hollande’ın hayat arkadaşını aldatmasıyla ilgili önemli ipuçları var.

İHANETLER DEVAM ETTİ

Kitabın bir yerinde Royal kıskançlığın pençesinde. Hollande’ın yanından ayırmadığı sarışın, güzel bir gazeteci var. Royal gazeteciye haddini bildirmek için devreye oğlu Thomas’ı, kardeşi Gerard’ı sokuyor. Neticede, bir dergide çalışan gazeteci genç kadın Hollande’ın çevresinden uzaklaştırılıyor.

Ama Sosyalist Parti liderinin ihanetleri devam ediyor. İşin garip yanı, çift arasındaki anlaşmazlıkları ilk ortaya atan "Ölümcül Kadın" kitabının yazarına Royal-Hollande ikilisi 150 bin Euro’luk dava açmış.

Bir göz boyama davası olsa gerek?

Zira Royal dört gün önce piyasaya çıkan "Bir Yenilginin Kulisi" kitabında açıkça Hollande ile yollarını ayırdıklarını açıklıyor.

"Artık benim hayat arkadaşım değil" diyor. Bir efsane çöküyor.

Evlenmeden, imza atmadan dört çocukla ve başarılı bir politik kariyerle 30 yıl süren beraberlik sona eriyor.

Yine bu kitaptan Segolene Royal’in, Sosyalist Parti’nin 2008 sonbaharında yapılacak kongresinde Hollande’a karşı aday olacağını öğreniyoruz.

Kimileri bunu "aldatılmış kadının intikamı" olarak da görüyor. Royal’ın siyasi ihtirasını görmezden gelen, cumhurbaşkanlığı yarışında iyi bir performans gösterdiğini yabana atan bir görüş bu. Royal, tıpkı Hillary Clinton, Margaret Thatcher kumaşında bir kadın.

AKLIMI KURCALAYAN SORU

Peki Royal cumhurbaşkanlığı seçimlerinden başarıyla çıksaydı, Elysee Sarayı’nın yolunu Hollande ile birlikte mi tutacaktı? Yoksa Elysee Sarayı’na yerleşmeden hayat arkadaşına kapıyı mı gösterecekti? Aklımı kurcalayan soru bu.

Royal ile Hollande beraberliğinin bitmesine şöyle ilginç bir yorum getirenler de var: "Bu ayrılık meselesi altı ay sonra Elysee Sarayı’nda Cecilia ile Nicolas Sarkozy arasında kopacak fırtınanın normal karşılanmasını sağlayacak."

Öyle ya, kocasını başka bir adam için terk eden, sonra geri dönen Cecilia’nın ne yapacağı hiç belli olmaz.

Zaten Elysee Sarayı da "aldatma hikayeleri" açısından bol malzeme sağlayan bir yer. Mitterrand’ın evlilik dışı kızı Mazarine Pingeot’yu hatırlayın. Mitterrand cumhurbaşkanı iken Mazarine’in kızı olduğunu noter önünde tanımıştı. Cumhurbaşkanlığı sırasında evlilik dışı çocuğunu tanıyacak bir devlet adamı da kolay kolay gelmez yeryüzüne.

Mitterrand’ın, Cecilia’nın, şimdi de Hollande’ın aldatma hikayeleri iyi eğlendiriyordur Fransızları.
Yazarın Tüm Yazıları