Rekabet üzerine çeşitlemeler (6)

REKABETE muhalefet nasıl anlaşılacaktır?

Bir piyasada az sayıda ya da tek bir firmanın olması rekabete aykırı bir durum mudur?

Geçen haftalarda söz edildiği gibi, dış ticaret serbest olduğu sürece, piyasadaki üretici ya da satıcı sayısının azlığı rekabeti azaltan bir etken olmayabilir. Yurt dışındaki üretici ve satıcılarla rekabet etmek zorunda kaldığından, yurt içindeki az sayıdaki ya da tek bir firma da rekabetçi olmak zorundadır. En büyük rekabet uluslararası rekabettir.

PİYASANIN KAYMAĞI

Aynı malın farklı firmalarca aynı fiyattan
satılması rekabetin engellendiği anlamına mı gelir? İki rakip firma anlaşıp mallarını aynı fiyattan satıp rekabeti mutlaka önleme gayreti içinde midirler? Bu soruların hiçbirinin yanıtı kesinlikle ‘evet’ değildir.

Yeni bir teknoloji üretip tek başına ürettiği mala istediği fiyatı biçen bir firma rekabete aykırı hareket ediyor diye suçlanabilir mi? Yine daha önce söz edildiği gibi, fikri mülkiyet haklarının korunması çerçevesinde, bu firmaya zaten belli bir süre tekel olma hakkı tanınmıştır. Yenilikleri ve ilerlemeyi teşvik adına rekabetten uzaklaşılmasına bir süre izin verilmiştir.

Teknolojik üstünlüğü korunan bir firma çoğu kez malını en yüksek fiyattan piyasaya çıkarır. Toplumun belli bir kesimine (yüksek fiyattaki potansiyel müşteri) ürününü sattıktan sonra aynı fikrin bir başka çeşidini piyasaya sürer. Bir önceki mal ucuzlar, yeni mal eskisinin fiyatına, hatta daha pahalı olarak piyasaya girer.

Her yeni mal önce pahalı malı alabilecek gruba hitap eder. Üretici bu yolla piyasanın kaymağını yemek istemektedir. Daha sonra daha geniş kitlelere ulaşabilmek için malın fiyatı tedricen düşer. Aynı malı pahalı alanlar ucuz alanlara göre malı daha fazla kullanmışlardır. Bekleselerdi, malı daha ucuza alabileceklerdi.

Bilgisayar, televizyon, telefon piyasaları bu çeşit piyasalardır. Kısa dönemde bu çeşit ürünleri üretenler pahalıyı alabilecek dar kesimlere hitap ettikten sonra, fiyat düşüşleri yoluyla potansiyel müşteri kitlesini artırırlar (piyasanın kaymağını yemek). Uzun dönemde ise, teknolojik gelişmeyle maliyetler de düştüğü için fiyatlar ucuzlar.

Örneğin, ilk hesap makineleri piyasaya çıktığında, toplama-çıkarma yapan makineler 100 dolara kadar satılıyordu. Onlar 25-50 dolara düşüp logaritma ve istatistiksel hesaplar yapan makineler 100 dolara satılmaya başlandı. Piyasanın kaymağını yediler. Teknoloji sayesinde bu çeşit makineleri üretmek o denli ucuza üretilmeye başlandı ki, toplama-çıkarma yapan makineleri artık kredi kartı boyutunda hediye veriyorlar.

ZAMAN GEREKİR

Otuz yıl önce üniversitelerimizde yüz binlerce dolara alınmış kart okutarak çalışan bilgisayarların bellekleri bugün bin dolara alınan diz üstü bilgisayarlardan daha güçsüzdü. Teknoloji ilerledi. Fiyat düştü. Piyasanın kaymağı bitti, yine fiyat düştü.

Bu gözlemlerimizin hiçbiri bu piyasalarda izin verilenin dışında rekabet dışı hareketlerin ötesinde bir şeyler yapıldığı izlenimini vermiyor. O günlerde, o hesap makinelerini üretenlere piyasanın kaymağının yenmesine izin verilmeseydi, bugün bizler gelişmiş bilgisayarları dizimizin üzerinde koyup dünyanın dört bir tarafı ile istediğimiz gibi bilgi alış-verişi yapamayacaktık, konuşamayacaktık.

O halde, rekabet denen kavramın bir de zaman boyutu vardır. Bazen rekabetin oluşması zaman ister. Acele davranıldığında, hiçbir zaman rekabet şartları oluşturulamayabilir.
Yazarın Tüm Yazıları