Plus Tax

BAŞLIĞI görünce ‘‘Bu da nereden çıktı?’’ diye yadırgamış olabilirsiniz. Haklısınız ancak bugünkü konumuzun esprisi bu başlıkla ilgili...

Başlıktaki ‘‘plus tax’’ İngilizce bir sözcük ‘‘ilave olarak vergi’’ anlamına geliyor. Bu sözcüğü, Amerika'da alış-veriş yaparken sık sık duyuyorsunuz.

Örneğin, New-York'ta bir mağazada alış-veriş yapıyorsunuz. Kasaya yaklaşıp ödeme yaparken, etiketinde 100 dolar yazan bir kazak için 108, 25 dolar isteniliyor. Dayanamayıp; ‘‘Üzerindeki etikette 100 dolar yazıyor’’ diye itiraz ettiğinizde, kasiyer sakin bir şekilde ‘‘plus tax’’ yani ‘‘ilave olarak vergi’’ yanıtını veriyor.

ABD KDV'Sİ YÜZDE 8,25

Amerika'da, katma değer vergisi yok. Ancak KDV benzeri ‘‘sales tax’’ yani ‘‘satış vergisi’’ diye adlandırılan bir vergi uygulanıyor. Verginin oranı; gelişmesi öngörülen bölgelerde daha düşük tutularak, eyaletlere göre değişebiliyor. Örneğin New York'ta uygulanan satış vergisinin oranı yüzde 8.25... Bir mal alırken, kasada duran görevli, malın bedeline yüzde 8.25 satış vergisi ekliyor. Daha doğrusu, yazar kasalar buna göre programlanmış, size fiş verirken mal bedeline yüzde 8.25 satış vergisini ekleyiveriyor...

Başka ülkeden, örneğin Türkiye'den gelmişseniz, olayı başlangıçta yadırgıyor, itiraz edercesine soruyorsunuz, onlar da ‘‘plus tax’’ yani ‘‘ilave olarak vergi’’ diyorlar. Başlangıçta şaşırıyorsunuz ama kısa süre içinde alışıyorsunuz...

İnsanoğlu nelere alışmıyor ki...

Bizler de, yıllardır ‘‘vergi tabanını genişleteceğiz’’ deyip, bunun için ‘‘vergi oranlarını düşüreceğiz’’ vaadinde bulunan, ardından da vergi oranlarını yükseltip, vergi tabanını daraltan, hükümetlere alışmadık mı?

Yıllardır, yolunacak ya da ‘‘yolunan kaz’’ olmaya, ek vergilere, geçici olarak getirildiği açıklanan vergilerin, kalıcı olmasına alışmadık mı?..

Asgari ücretliden bile vergi alınırken, trilyonluk transfer ücreti ödenen futbolcuların gelir vergisinden müstesna tutulmasına, yüzmilyarlarca liralık Hazine Bonosu ve Devlet Tahvili faiz geliri elde edenlerden, vergi alınmamasına alışmadık mı?..

Nelere alışmadık ki?

ABD'NİN İKİ KATI VERGİ

Neyse... konuyu dağıtmadan, tekrar ABD'ye dönelim.

ABD, dünyanın dev ülkelerinden biri, onların da en önemli gelir kaynağı, vergi geliri... Dönüp bakıyorsunuz, adamların KDV benzeri vergilerinin oranı yüzde 8.25... Türkiye'ye bakıyorsunuz, yaklaşık 20 yıl önce yüzde 10 olarak getirilen KDV'nin oranı, birer ikişer puan artırıla artırıla yüzde 18'e ulaşmış.

ABD'de, KDV benzeri verginin oranı yüzde 8.25, Türkiy'de uygulanan KDV'nin oranı ise yüzde 18 yani Türkiye'deki oran ABD'dekinin iki katı hatta iki katından da fazla... Türkiye'de toplanan KDV'nin, toplam vergi gelirlerine oranı yüzde 34. Bu da ayrı bir rekor ve AB ülkelerinin yaklaşık iki katı...

Dünyanın dev ülkesi ABD, vergiyi toplayabilmek için oranı düşük tutmuş ve ‘‘Ağaçlarla uğraşırken ormanı göremeyen’’ durumuna düşmemiş. Biz de, yıllardır oran yükselterek, vergi gelirini artırmaya çalışmışız. Hangisi doğru?

Yüzde 60-65'i bulan, ‘‘kayıtdışı ekonomi’’ oranı, sorunun en anlamlı yanıtı değil mi?

Enflasyon düzeltmesindeki hata

DÜNKÜ
Hürriyet'te, Ege Cansen ‘‘Enflasyon Düzeltmesi’’ başlıklı yazısında ‘‘Enflasyon İndiriminde Ciddi Bir Yöntem Hatası Var’’ başlıklı yazımızı değerlendiriyor ve Gelir Vergisi Kanunu'nun, enflasyon düzeltmesi ile ilgili 76. maddesinde yöntem hatası olmadığını belirtiyordu.

Sayın Cansen, ekonomi dünyasının teorisini ve pratiğini çok iyi bilen, değerli bir otorite. Yazılarını sürekli okuyup yararlandığım hatta bazılarını da kesip sakladığım seçkin bir iktisatçı.

Sözünü ettiği yazıda özetle, enflasyon indirimi oranının hesaplanmasında, vergilendirme açısından yöntem hatası olduğunu belirtmiştim. Yine de aynı görüşteyim. İki somut örnek vererek, iddiamı savunmak istiyorum.

1- Oranlar arasında ciddi fark var: Enflasyon oranı ile enflasyon düzeltmesine esas alınan ‘‘enflasyon indirimi oranı’’ arasında, büyük fark var. Son dört yılın oranları tabloda gösterilmiştir.

Görüldüğü gibi, enflasyon düzeltmesine esas alınan enflasyon indirimi oranı, DİE'nin açıkladığı enflasyon oranının (2001 hariç) çok üzerinde. Bu da, Gelir Vergisi Kanunu'nda yeralan, belirttiğimiz yöntem hatasından kaynaklanıyor.

2- Dönemler Yanlış: Gelir Vergisi 1 Ocak-31 Aralık dönemi gelirinden alınıyor. Oysa enflasyon düzeltmesine esas oran 1 Kasım-31 Ekim dönemine göre hesaplanıyor. Burada da, [dönem farklılığı] var.

Ne dersiniz, yukarıdaki birbiriyle çelişen verilere baktığımızda, ortada yöntem hatası yok mu?
Yazarın Tüm Yazıları