Plajlar kayboluyor

THE Guardian’ın pazar günleri çıkardığı The Observer gazetesinde 10.07.2011 günü çıkan bir ‘çevre’ haberini göndermiş okurumuz. Haber; HES’lerin doğadaki etkilerini anlatıyor.

Haberin Devamı

“İtalya’nın en önemli plajları kıyı erozyonu, rüzgâr, yükselen deniz seviyesi, hidroelektrik santralları (HES) ve artan yapılaşma yüzünden kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya.
İtalyan elitleri bu yaz sahil kenarlarına, plajlara gittiklerinde gördükleri manzara karşısında şok yaşadılar. En beğendikleri plajlar ortadan kaybolmuştu. Geleneksel olarak kültür ve siyaset dünyasından tanınanların uğrak yeri olan Roma yakınlarındaki Capocotta plajına gelenler birkaç santimetrelik kum ve burayı nasıl geri kazanırız sorusuyla karşı karşıya kaldı. 30 metrelik plaj adeta yutulmuş.
Uzmanlar nehirlere inşa edilen hidroelektrik santrallarını (HES) suçluyor. Nehir yataklarıyla taşınan kumul miktarı azalınca fırtına vb. etmenlerle uçan kumların yerine yenisi gelmiyor.
Yeşiller Partisi Başkanı Angelo Bonelli durumun ciddiyetini şöyle anlatıyor: ‘Tiber Hehri Akdeniz’e 25 yıl önce 400.000 metreküp kum taşırken bu rakam 80.000 metreküpe düşmüş durumda.’
İtalya’nın sahilleri 1950 ile 2000 yılı arasında toplam 5 milyon metreküp kum kaybetmiş. Aşırı yapılaşmaya ilave olarak iklim değişikliği yüzünden şiddeti artan fırtınaların ve yükselen deniz seviyesinin de etkisi var.
Romano Prodi’nin de uğrak yeri olan L’Ultima Spiaggia sahilinde ise 15 metrelik plaj kamyonlar ile taşınan kumlar sayesinde kurtarılabilmiş. Bilim adamlarına göre 1.000 km’lik sahil şeridi sürekli erozyona uğruyor.”
Bu yazıyı bir de Türkiye’de bildiğiniz çevre ile örtüştürürseniz İstanbul ve Karadeniz’deki plajların nasıl kaybolduğu gerçeği ile karşılaşırsınız.

Haberin Devamı

ESKİDEN “Ne sağcıyız ne solcu, futbolcuyuz futbolcu” diye bir sıyırtma yolu vardı; şimdi o da bitti, hadi bakalım kolay gelsin!
Bülent SOYLAN

Karşılıksız bir uzlaşma olur mu

AKP-CHP arasındaki ‘uzlaşma metni’ tutuklu fakat seçilmiş vekillerle ilgili herhangi bir yasal düzenleme taahhüdünde bulunmuyor. Neden! Yasama bugün hükümetin (yürütmenin) sayısal tahakkümü altında, yasama AKP’nin gücünü yansıtıyor.
Başbakan gücünün farkında ve uzlaşmanın şartlarını kendi dayatıyor. Metindeki bir diğer tespit... Parlamentonun yansıttığı halk iradesinin temsil kabiliyetinin yüksekliği, AKP’nin, Başbakan’ın iradesine, BDP’nin İmralı’nın iradesine tabi olduğu bir parlamentonun temsil kabiliyetinin ne kadar çoğulcu olduğu tartışmalı... Herhangi bir kazanım olmadığı halde CHP’nin neden direnmekten vazgeçtiği hususu ikna edici değil...
MHP’nin kritik virajlardaki (Cumhurbaşkanlığı seçimi vs.) her zamanki uyumlu muhalefeti de nazara alınınca, parlamentonun tam kadro çalışmasından nasıl bir muhalefetin ortaya çıkacağı merak konusu.
Hal böyle iken, CHP’nin muhalefet diye ortaya koyduğu bu tavrı ve “hiçbir şey” karşılığı uzlaşması, ana muhalefet için ne kadar ümit verici?
S.Ö.

Haberin Devamı

Vergiden kurtuluş günü

İSMMMO verilerine göre her aile gelirinin % 53.33’ünü harcamalarındaki dolaylı ve direkt vergi olarak devlete ödüyor. LDP Genel Sekreteri Olcayto Satı bunu hesaba dökmüş: “365 günün % 53.3’ünü oluşturan 194.6 gününe kadar vergi için çalışmış oluyorsunuz, bu hesaba göre 1 Ocak sabahından yılın 195. günü olan 14 Temmuz’a kadar yemeden, içmeden, ailenize en ufak bir şey almadan çalışıp vergilerinizi anca ödemiş olduğumuzu sembolik olarak kabul edebiliriz” diyor. İşte bu 14 Temmuz’u da ‘Vergiden kurtuluş günü” olarak kutlamak gerektiğini söylüyor! Ama sembolik.

Apoyevmatini nasıl kurtuldu

TÜRKİYE’de yayın yapan tek Rumca gazete Apoyevmatini nihayet kurtuldu.
‘İkindiye ait’ anlamına gelen Apoyevmatini, 11 Temmuz 1925’ten beri İstanbul’da çıkıyor. İlk yıllardaki tirajı 15-30 bin arasında değişir. Beyoğlu’ndaki Suriye Pasajı’nda halen eski metotlarla ve siyah-beyaz olarak yayınlanan gazete bugün haftalık olarak yayınlanıyor, yaklaşık 500 adet satıyor. Geçen hafta Cumhuriyet, gazetenin ekonomik nedenlerle kapanma tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğunu yazdı. Bilgi Üniversitesi öncülüğünde abonelik kampanyası başlatıldığı duyuruldu. Apoyevmatini’nin sahibi Mihail Vasiliadis’e göre, Türkiye’de anadilinde yayın yapan azınlık gazetelerinin sorunlarının başında; resmi ilan alınamaması, gençlerin giderek anadilini unutması ve internet ortamında yayın yapılmaması geliyor... Vasiliadis “Bizim gibi negatif ayrımcılığın kurbanı olan bir gazeteye pozitif ayrımcılık yapılması gerekmez mi?” diye soruyor. Apoyevmatini’nin aylık gideri 10-12 bin TL dolaylarında. Bu giderin % 40’ını cemaatten alınan ilanlarla karşılıyor. Ancak 6-7 bin liralık açığı var. Tabii bu bir ilgisizlik. Ayşenur Aslan dün CNN Türk’te Medya Mahallesi programına Vasiliadis’i çıkardı. Söyledikleri internete düştü; herkesin gözleri açıldı. Abone ilgisi nedeniyle gazete ‘şimdilik’ kapanmaktan kurtuldu.

Haberin Devamı

İDO çaya da zam yaptı

İDO özelleştirildikten sonra zam geldiğini yazdık. Okurumuz Pendik-Yalova 6 lira iken 7.5 lira olduğunu yazdı. Ancak, İDO, öyle bir açıklama yapıyor ki; bizi laf kalabalığına boğuyor. Zam yapılmamış gibi gösteriyor. İDO’nun yeni zammı da içeride oldu. Çay 50 kuruştan 75 kuruşa çıktı; poğaça da 1 lira oldu. Büyükşehir’i çok arayacağız galiba.

Sizce adalet böyle mi olur?

S.Z.K. adlı okurumuz ‘Hepsi sınıfta kaldı’ başlıklı yazıyı yazan Yılmaz Dağdeviren’i eleştiriyor:
“Adil vatandaşım! Çok arzu ettiğin küme düşürme olayı gerçekleşir ve 3 yıl sonra da mahkeme ‘Şike yok’ kararı verirse vicdanın rahat olacak mı? Yoksa, ‘Olan oldu, istediğimiz yerine geldi. Gerisini onlar düşünsün’ mü diyeceksiniz? Fenerbahçe’nin galibiyetleri sırasında şike kokan bir pozisyon hatırlayabiliyor musun? Korcan’ın yediği golü örnek göstermeye kalkarsan, ben de sana ‘Öyleyse neden Volkan da tutuklanmadı?’ diye sorarım. Futbolda yalnız Fenerbahçe’nin rakiplerinin mi hata yapma ihtimali olamaz. A benim adil vatandaşım. Hınçlarından biraz sıyrıl da normal düşünmeye çalış.”

Yazarın Tüm Yazıları